DÜNYADA OLUP BİTENLER miş Milletlerin Afrika için bir eği- tim programı yapması lâzımdı, Ike, pek tabii olarak. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Hammarskjöld'ün Kongoda uyguladığı tarafsızlık poli- tikasını beğendiğini de ilave ederek Mr."H"a olan itimadını açıkladı. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri lirligi Bakanlar Kurulu Başkanı Ni- kia Kruşçof Ike'dan sonra konuştu. Kruşçof, pek tabii olarak eline düşen fırsatı kaçırmadı: Ike, uçak kazala- rından bahsetmişti. Ama, U-2 uçağını her nedense unutuvermişti. Yoksa, Rus semalarına keşif uçakları gön- dermek de Sovyetlerin soğuk harbi kışkırtmaları olarak mı görülme- liydi?! Patisteki Zirve Konferansı da bu yüzden suya düşmemiş miydi?! Kruşçof, daha sonra, silahsızlanma meselesine girdi. Silâhsızlanma ko- nusunda Kruşçof, Batının ilk önce vu sonra silahsızlanma istediği- ni ileri sürdü, ama kendisi bu konu- da i işin esasına yeni hiçbir şey ilâve etmedi. Tek yeni teklifi, Batı ve De- nun nötralist Devletlerin temsilcile- riyle genişletilmesinden ibaretti. Bu, Batı tarafından reddi tatsız olacak bir teklift, ama silâhsızlanma konu- sunun teknik taraflarıyla hiç ilgili ol- mayan ve esasen bu konuları bilme- yen nötralistlerin bu Komisyona ka- tılmaları, lâf çokluğundan işlerin sarpa sarmasından başka hiçbir so- nuca ulastıramazdı. Kruşçof, sömürgecilik konusunda Batıya karşı en ağır hücumlarda bu- lundu. Doğu Afrikada devam eden İngiliz sömürgeciliğine ve Afrikada- ki Portekiz sömürgelerine, Güne Afrika Birliğinin ırk ayırması siya- setine ve Fransanın Cezayir politika- sına karşı en ağır hücumları esirge- medi. Yeni Ginede Holândaya ve hat- tâ Puerto Rico'da Amerikaya çatma- ğı da ihmal etmedi. Kongo işinde, Mr. "K”" ya bakılırsa, Mr. "H" taraf tut- muştu. Hakiki Kongoyu sâdece Lu- mumba temsil ettiği hâlde Mr. "H" onu desteklememişti. İşin aslında Mr. "H" ne Lumumba'yı, ne Kasavubu'- yu, ne de Mobutu'yu destekliyordu. Mr. *“'H" bütün hu liderler arasında tarafsız kalıyor ve birinin öbürsünü ifna etmesine müsaade etmemek su- retiyle anlaşmaya varmalarına im- kân hazırlıyordu. Tabii, bu durumda Sovyetlerin Kongoya sızmaları müm- kün olamıyordu. Üstelik, Leopoldvil- le'deki Kongo askeri birliklerine hâ- kim olan Albay Mobutu Sovyet ve di- ger Demirperde Büyükelçilerini Kon- godan çıkarmıştı. Ama, Sovyetler Kongoya illâki sızsınlar diye Mr. "H" m tarafsızlık politikasından dönmesi de beklenemezdi. Kruşçof, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine karşı hü- Genel Sekreterlik maka- cumlarını. mının kaldırılarak yerine üç kişilik bir kollektif sekreterya (o kurulması teklifini ortaya atacak kadar ileri götürdti. Bu üç kişiden biri Batıyı, biri Demirperdeyi, biri de nötralistle- ri temsil etmeliydi. Kruşçofa göre bu suretle sekretaryanın işleri daha ob- jektif bir tarzda yürütülebilirdi. Bir- leşmiş Milletler Anayasasının değiş- tirilmesini gerektiren bu teklif, başta Asya - Afrika Grupu mensupları ol- mak üzere hemen hiç kimseden bü- yük bir iltifat görmeyecekti Kruşçof tan sonra, en büyük kita- bet atraksiyonunu Küba Başbakanı Dr. Fidel Castro yaptı. Castro, göğ- sü açık koyu hâki ihtilâlci üniforma- sı içinde koskoca sakalıyla kürsüye çıktı ve tam dört buçuk saat orasını işgal etti. Büyük bir heyecanla ve inançla konuşuyordu. o Sözlerini sık sık tekrarlamasına ve birçok husus- larda çok aşın gitmesine rağmen Castro bâzı hakikatlere ışık tutma- ğa muvaffak oldu. Küba Başbakanı, Amerikadan şikâyetçiydi.İçlerinden kendisini alkışlamak gelen Lâtin A- merikalı temsilcilerin heyecandan ku- rumuş gırtlakları ve kısılmış dudak- larını seyrede ede, Yankee afferizmi- nin aynı zamanda nasıl bir nevi sö- mürücü emperyalizm teşkil ettiğini anlatti.İkna olmamak kabil değildi. Fakat, Castro, her meselede haklı haksız Sovyetleri tuttuğunu ilân et- tikçe, Yankee emperyalizminden ken- AKİS , 3 EKİM 1960