DÜNYADA OLUP BİTENLER Kongo Beyaz kini Batı Almanyadaki küçük Belçika garnizonlarında herkes şaşırmış- tu. Subaylar, Brükselden aldıkları bir emre uyarak alelacele gönüllü topla- mağa girişmişlerdi. Yeni bağımsızlı- ğına kavuşan Belçika Kongosunda vaziyet berbattı. Zenci askerler isyan etmişler ve beyaz ahaliye ve bilhas- sa Belçikalılara tecavüzlere başla- mışlardı. Belçikalı kadın ve çocuklar Kuzeyde Fransız Kongosuna, Güney- de Portekiz idaresindeki Angola sö- mürgesine kaçışıyorlardı. Kongonun genç ordusunun siyahi neferleri ta- rafından birçok Belçikalının şuurda yakalandığı da rivayet (ediliyordu. Bu durumda yapılacak tek şey, tek beyaz Belçikalı askerin bulunmadığı Kongoya gönüllü sevketmek ve hem Belçikalıların hem de diğer Avrupa- lılarla Amerikalıların tahliyesini sağ- lamaktı. Belçikanın Kongoyu yeni- den işgal etmeğe hiç mi hiç niyeti yoktu. Tek düşündüğü şey, Kral Ba- udouin'in tebaasına zarar verilme- mesini "sağlamaktan ibaretti. Kısa bir süre önce bütün bunların olacağını hiç kimsenin talimin etme- sine imkan yoktu. Belçika Hükümeti, sosyalist muhalefetin de desteğiyle, büyük bir olgunluk göstermiş ve en ufak bir zorluk çıkarmadan Afrika- nın bu büyük sömürgesine bağımsız- lık vermişti. Kral Baudouin, beyaz ü- niformasiyle dedesinin adını taşıyan Leopoldvüle'de bağımsızlık bayram- larında bizzat hazır bulunmuş ve zen- ci halk tarafından bundan önceki ce- surane seyahatinde olduğu gibi bü- yük itibar görmüştü. O sıralarda, hiç kimse eski sömürgeciden -bu kadar anlayış gören Kongoluların, bu kadar büyük bir "beyaz kini" içinde olduk- aklına getiremezdi. Ü goluların birbirine düşmesini önle- mekti. Kongo türlü aşiret ve ırklar arasında bölünmüştü. Hemen her bölgede ayrılma ocereyanları vardı. Sadece, büyük ve genç bir lider -Pat- rice Lumumba- Kongonun birliğini temadi ediyor ve bir avuç zenci aydın- la bu uğurda mücadele ediyordu. Kongonun bağımsızlığım resmen ka- şanması şurasında bütün dava Lu- mumba ile, Aşağı Kongonun lideri Kuauwaba arasındaki (omücadele idi. Kusuwba, işin doğrusu istenirse, Kongonun birliği fikrini güçlükle be- nimsemişti. Aşağı Kongo milliyetçisi olan bu lider, eğer ayrı ırkların otur- dukları bölgelere federe bir statü ve- AKİS 13 TEMMUZ 1960 rüirse Kongonun birliğine razı ola- caktı. Bu sebebten dolayı, Başbakan- lık için Lumumba ile Kusuwaba ara- sında büyük bir mücadele başladı Her iki lider de Milletvekilleri Mec- lisi ve Ayan Meclisi başkanlık divan- larına kendi taraftarlarını seçtirmek için büyük bir çatışmaya giriştiler Neticede, ne o, ne öbürü galip gele- bildi. Lumumba yine de Kusuwaba- ya nisbeti biraz daha ağır bastığı için Başbakanlığa getirildi. Fakat, Lumumba rakibinin federalist tema- yüllerinin ayrılık taraftarlığına ka- dar varmasını önlemek zorundaydı. Bu gayeye varabilmek için Kusuwa- ba'nın Cumhurbaşkanlığına seçilme- si için yardımcı olmak dirayetini gös- terdi. Böylece gerçekten bir devlet adamlığı numunesi de vermiş oldu. Bundan sonra, Kongonun bağımsız- lık içersinde buhransız ilerlemesi bekleniyordu. İşte, beklenmeyen şey o anda ce- reyan etti. Hemen bütün Batı Kongo garnizonlarındaki zenci askerler bir anda isyan ediverdiler. Zenci asker ler, başlarındaki Belçikalı generalle diğer Belçikalı subayların azledilme- sini istiyorlardı. Beyanlara taham- mül edemediklerini ve onlara asla itaat etmeyeceklerini bildiriyorlardı. Başbakan Lumumba ise, 25 bin kişi- lik ordunun yüksek okomutasını ve eğitimini üzerine alacak kadar zenci subay olmadığını biliyordu. Üstelik iyiniyetlerinden şüphe etmek için hiç- bir sebep olmayan Belçikalı subayla- rın yardımına muhtaç olduklarını pek âlâ görüyordu. Leopoldville gar- nizonuna kadar bizzat gitti ve asker- lere hakikati anlatmağa çalıştı. Bu- nun mukabelesi, garnizonun devlet merkezini işgal etmesi oldu. Parla- mento binası ve Başbakanlık dahi ast askerlerin eline geçmişti. Lumumba'- nın öldürüldüğü rivayetleri dolaşı- yordu. Bu rivayetin yanlışlığı sonra- dan anlaşıldıysa da, Lumumba, zenci askerlere hoş görünmek için kendisi- ni öldürmek isteyenlerin Belçikalılar olduğunu iddia eden bir tebliğ yayın- ladı! Bunun üzerine zenci askerlerin hiddet ve şiddeti büsbütün arttı ver beyazlara karşı fiili tecavüzler baş- ladı. Yüzlerce kadın ve çocuk güney, ve kuzeydeki sınırlara doğru kaçı- yor, zenci askerler kamyon ve jipler- le onları kovalıyorlardı. Amerikan Büyükelçiliği bile zenci askerler ta- rafından işgal edilmişti. Lumumba bunun üzerine tek çareyi, Belçikalı Genelkurmay Başkanını azledip Or- duyu Başkomutan Cumhurbaşkanı Kusuwaba'nın emrine sokmak oldu, Kusuwaba va Lumumba, askerlerle, hiç olmazsa, eğitmen olarak birkaç Belçikalı subaya tahammül etmeleri için müzakereye giriştikleri sırada, Kongoda sulana bulanık olduğunu gören Sovyet Rusya, Lumumba'dan karşılıklı diplomatik münasebetlerin tesisini talep ediyordu. İtalya İç harp mi? Geçen haftanın sonunda İtalyada Kuzeyden başlayan grev va çar- pışmalar Güneye, tâ Sicilya Adasına kadar sirayet ediyordu. Her tarafta polis ve jandarma, Komünist Partisi nin kışkırttığı işçilerle çarpışma ha- lindeydi, Hastahaneler adam almı- yordu. Etna Dağının eteğindeki Ca- tania'da polis kurşunuyla bir nüma- yişçi ölmüş, ikisi ağır yaralanmıştı. Palermo'da polisten ve nümayişçi- lerden 40 yaralı vardı. Bütün memle- kette bir haftada 10 ölü, 400 yaralı sayılmıştı. İtalya, gerçekten, sağ ve sol kuvwvetler arasında bir iç harbin arifesindeydi. Hadiseler, neo-faşistlerin Kuzey İtalyada yaptıkları nümayişlerden ve Romadaki Sovyet va Macar Sefaret- lerinin önünde bombaların patlama- sından sonra, Komünist Partisinin Romada giriştiği üzerine çıkmıştı. münist nümayişçiler üzerine ateş a- çınca Kuzeyde Raggio Emilia'da da Komünistler protesto nümayişlerine başlamışlardı. Polis arada da ateş açtı. Polisin ateşiyle Regiie Emilia'da,