Portre «İşte Bay Yüzde On» Sâbık ve sakıt Başbakanın, deni- lebilir ki, İktidarı hangi yolda kullanacağı konusunda bir tek mü- şaviri Fatih Rüştü Zorluydu. Fatih Rüştü'nün bu derece bü- yük nüfuza sahip oluşunda Adnan Menderesle ayni sihri rabıtalar kla- nmna mensup oluşunun rolü büyük- tür. Gerçekten, Emel Zorlu İle Ber- rin Menderesin anneleri kardeştir- ler. Emel Zorlunun babası Tevfik Rüştü Arastır. Fatih Rüştü kayın- pederi Tevfik Rüştü Arasın Dışiş- leri Bakanlığı zamanında kolayca ve süratle yükselme imkânını elde etmişti. O samanlar sabık başba- kanın göze girmek için Fatih Rüş- tüye, sihri rabıtalardan da istifade ile bir nevi dalkavukluk ettiği bir vakıadır. D.P. iktidara gelince roller değişti. Kadınların ikbal kay- gılariyle yaptıkları telkinler (o neti- cesinde sabık Başbakan, bütün dev- let mekanizması içinde, kendisine en yakın yüksek memur olarak Dilişleri Bakanlığı iktisadi İşler Umumi Kâtip Muavini ve Milletle- rarası İktisadi İşbirliği (o Teşkilâtı Genel Sekreteri Elçi Fatih Rüştü Zorluya seçti. Fatih Rüştü tahsil hayatında a- lelâde bir talebeydi. Ama Hariciye ye intisap ettikten sonra kayınpe- derinin iltiması sayesinde yükselme yolunu buldu. Gerçekten, bir müd- det hukuk müşavirliği kadrosunda istihdam edildikten sonra tekrar meslek kadrosuna döndü ve kendi arkadaşlarına nazaran hayli kıdem kazandı. Harbin sonlarına doğru Beyrut'a başkonsolos oldu. Harpten sonra İktisadi yardım konusunun kazan- dığı önemden istifade etmeği dü- şünen hariciyeci de odur. Tica- ret anlaşmalarının müzakeresin- de, "Balıkpazarı pazarlığı" için lü- zumla kurnazlığa mükemmel dere- cede sahip olan Fatih Rüştü bu a- landa hayli başarı kazandı. C.H.P. Hükümeti Fatih Rüştüyü bir kıy- met sanarak Marshall Yardımı iş- lerinin başına geçirdi. Zorlu, bu mevkide, o devirde kimsenin anla- madığı -fakat kolaylıkla (o öğrenil- mesi mümkün- konularda dosyaları, telgrafları gizlemek suretiyle İşle- ri bilen ve binacnaleyh aranan fek adam olmanın kolayını bulda. Bu AKİS 13 TEMMUZ 1960 süratle memlekette iktisat kültürü- nün, o sıralarda son derece geri ol- ması sayesinde, kendisini bulun- maz bir iktisatçı - diplomat olarak satmak imkânını elde etti. Fatih Rüştü, sabık Başbakanın daima kulağının dibinde idi. NATO nezdindeki Daimi Delegeliğe tâyin edildiği zaman bile, Menderes ona sık sık Ankaraya çağırır, o da, can ciğer dostu Haydar Görkün odasın- da velinimetinin kendisini kabul et- F. Rüştü Zorlu düzenbazlar kralı meşine intizaren karargâh kurar ve el altından aldığı ve verdiği e- mirlerle Dışişleri Bakanlığını fülen idare ederdi. İşte, o andan İtibaren Zorluya memleketin başına gelen bütün iktisadi felâketlerin menşe- inde görmek mümkündür. Liberas- yonla birlikte enflasyonu yürütme politikasının, hesapsız n ların, münakaşamız ihalelerin, plan düşmanlığının altında yatan el dai- ma onun eli olmuştur. Menderesin kulak verdiği tok adauu Fatih Rüştü olması bütün devlet dairele- rinin -hattâ Mili Savunma Bakan lığının- fülen onun eline geçmesi ve her işin tam bir keşmekeşe sap- lanması neticesini doğurmuştur. Zorlu, gerek Devlet daireleriyle, gerek yabancılarla münasebetlerin- de her şeyi mubah gören bir adam- dır. Hakikatleri tahriften, en adi yalanları (söylemekten ve şantaja başvurmaktan Katiyen çekinmez. Fatih Büstü için, resmi müna- sebetlerinde normal olan ölçüler münasebetlerinde de nor- ir. Her kredi, her ihale ve- silesiyle ceplerini doldurmayı iti- yat edinmişti. En büyük işlere el atmaktan korkmayan bu adam için ihtilas o derecede ikinci tabiat hâlini almıştı ki, artık oturmaması gereken devlet binalarını tahliye etmezdi. Yabancı protokol dairele- rinin önünde kiracılarla en çirkin ihtilâflara düşmekten utanmaz ve delagasyonunun o tahsisatını türlü yollardan soymaktan o çekinmezdi. Tenezzülü pek boldu. Bu maksatla, etrafında is adamlarından ve bir takım sonuncu sınıf süfli memurla- rndan müteşekkil bir iç çevre kur- muştu. . Fatih Rüstü'nün kaabiliyetleri ve bilgisi mevkiinin ve hırslarıma çok altında kalıyor ve bu onu tecavüz, karlığa zorluyordu. Ayrıca ta- mahkârdı. Paraya mukavemeti hiç mi niç yoktu. Fatin Rüştü büyük aşklara kapılabilecek (kadar hissi atılışlar yapabilen ve zaman zaman romantik olabilen bir adamdır da. "ismi sık sık geçen güzel bir hanı- ma karşı -başkalarına karşı vazge- çemediği gündelik eğilimlere rağ- men- derin ve içten bir bağlılığı ol- duğu muhakkaktır. Şüphesiz Fatih Rüstü aşk hayatında bile, devlet parasını kullanıyor, hususi hayatını resmi işlere karıştırıyor, meselâ ya- bancı Sefaretleri, metresinin de res- mi yemeklere çağırılması için Zor- laya biliyordu. Fakat, umumiyetle bilinen ve diğer DP. şahsiyetlerin- de görülenin aksine en temiz kalmış tarafı da -kalabildiği kadar- bu aşk tarafıdır. Ruhunun bu tarafına sığı- narak bu badireden sıyrılabilir miy- di? Buna da, pek şedit görünüşlü bu adamm hakikatte İradenin "İ" sinden bile mahrum oluşu mâniydi.