YURTTA OLUP BİTENLER rı arasında Şefik İnanın babası ve ağabeyleri de vardı. 1920 yılında Simav Yunanlılar tarafından işgal edilince İnan âilesi, Yozgatta bulunan oğullarının yanına göçmek zorunda kalmıştı. Ömer Faik beyin iki büyük oğlu, Faik İnanla, Raif İnan, o sırada idama mahküm olmuşlardı. Şefik İnan, bunları hak- lı bir gururla anlatırken "Benim 'so- yumda ihtilâlcilik var. Talât Paşa- da babamın halasının oğludur" der. Şefik İnan ilkokulun birinci ve ikinci sınıflarını Simavda, geri kalan kısmı ile ortaokulu Yozgatta okudu. 1925 yılında ilkokulu bitirdi 1928 - 1929 ders yılında da Ankara Erkek Lisesinden mezun oldu. Liseyi bitirdi- ği zaman 16 yaşında bir çocuktu. Za- yıf ve hastalıklıydı. Bu yüzden' tah- siline bir yıl ara vermek zorunda kal- dı. Bu bir yıl içinde kendisine iyi ba- kıldı. Bu yüzden bir yılda 10 santim uzadı. 1930 yılında Mülkiyeye girdi. 1933 yılında Mülkiyeyi bitirdikten sonra altı ay İçişleri (Bakanlığında maiyet memurluğu yaptı. Avrupaya gitmek, tahsiline orada devam etmek arzularının başında geliyordu. İlk açılacak müsabaka imtihanına gir- mek kararındaydı. O sırada, 1933 yılının yaz aylarında, İstatistik U- mum Müdürlüğü tarafından bir im- tihan açılmıştı. Genç İnan hemen bu imtihana girdi ve kazandı. Artık en büyük arzusu gerçekleşmiş sayılırdı. 1933 yılının sonunda Parise gitti. Pa- riste İstatistik Enstitüsünü başarıy- la bitirdi. Aynı zamanda Paris Üni- versitesi Hukuk Fakültesine de de- vam etmiş ve bu fakülteden de me- zun olmuştu. Yıl 1937 idi. Bundan sonra genç İnan, doktora sınıfına girdi. Amme Hukuku ve İktisat yük- sek sertifikalarını aldı. Ayrıca "Fran- sada İşsizlik" mevzuunda bir tez ha- zırladı. Fakat İkinci Dünya Harbi dolayısıyle tezini verip doktor unva- nını alamadı. 1939 Ağustosunda yur- da döndü. İstatistik Umum Müdür- lüğünde şube müdürü olarak işe baş- ladı. 1940 yılı Martında da Siyasal Bilgiler Okuluna Bütçe İstikraz öğ- retmeni oldu. Her iki işi birlikte yü- rütüyordu. Aynı yılın Haziran ayında askerlik hizmetine başladı. Askerli- ğini uçaksavar topçu yedek subayı olarak yaptı. İstanbul - Acıbademde- ki 65. bataryada vazife aldı. Birbu- unutamadığı bir hâdise cereyan etti. Bunu ne zaman anlatsa, o günün he- yecanını tekrar yaşar. Hâdise 1941 yılında cereyan etmişti. İkinci Dün- ya Harbi bütün şiddetiyle devam ed- yordu. Her memlekette olduğu gibi bizde de olağanüstü tedbirler alınmış- 18 İnan Pariste Boşuna gezmedi tı. Şefik İnanın bulunduğu batarya- nın da ehemmiyetli vazifeleri vardı. Alınan emre göre, izinsiz uçan her uçağa ateş edilecekti. Şefik İnan bir sabah erkenden kalkmış, bataryanın bulunduğu yere doğru yürümeğe baş- lamıştı. Bu sırada ufukta bir uçak görünmüştü. Batarya başındaki er- ler, emir gereğince, fasılasız rasat yapıyorlardı. Uçak bir Alman aske- ri uçağı idi. Vaziyet gerçekten ciddi bir mahiyet almıştı. Yapılacak iş, u- çaksavar toplarının namlularını u- çağa çevirmek ve ateş etmekti. Çün- kü üst makamlardan aksine bir emir alınmamıştı. Şefik İnan bu sırada, bir iki dakika önce okuduğu o günkü Cumhuriyet Gazetesindeki bir habe- ri birden hatırladı. Haber Almanya Büyük Elçisi Von Papen'in bir uçak- la memleketine gideceğinden bahse- diyordu. "Ufuktaki uçak da bir Al- man uçağı idi. Bataryanın namluları uçağın seyrini takip ederlerken emir verip vermemek o hususunda büyün bir tereddüde; düştü. o Uçağın için- de Von Papen'in bulunması muhte- meldi. Ateş açılır da isabet kaydedi- lirse ve Şefik İnanın aklına gelen İhtimal doğru çıkarsa, memleket bü- yük ve içinden çıkılmaz bir meseler- le karşı karşıya kalabilirdi. Fakat bir yandan da, bu hususta kendilerine hiç bir emrin verilmemiş olduğunu düşünüyordu. Eğer tahmini doğru değil de, buna rağmen ateş açılmaz- sa, o takdirde verilen emre aykırı ha- reket etmiş olmaktan dolayı suçlan- dırılacaktı. Vereceği karar gerçek- den büyük ve mesuliyetli bir karar- dı. Kısa bir tereddüt anı geçiren Şe- fik İnan, sonunda kararını verdi. U- çağa ateş edilmiyecekti. Uçak batar- niyordu. Şefik İnan birden rahatla- ıştı. Vazifesinin icabıyla hâdisele- ri birleştirebilmesi, (tedbirli hareket etmesi, bir emrin zamanında verilme- miş olmasından doğabilecek büyük hâdiseleri önlemişti. Şefik İnan, 1944 yılında ikinci defa askere alındı. Bu sefer, İngiliz- ce bildiğinden Hava Müsteşarlığın- da Ortaşark İngiliz (o Karargâhı ile irtibat subaylığı yaptı. Bir buçuk yıl da böyle çalıştıktan sonra terhis edil- di ve eski vazifesine döndü. 1947 yı- lında İstatistik Umum Müdürlüğün- den ayrılarak Maliye Bakanlığı Tet- kik Heyeti üyeliğine geçti. 31 Mart 1954 yılında İstatistik Umum Müdü- rü oldu. 12 Eylül 1959 da Umum Mü- dürlükten alındı, Türkiye Emlâk ve Kredi Bankası İdare Meclisi üyeliği- ne tâyin edildi. 27 Mayıs İnkılâp ha- reketinden sonra kurulan Geçici Hü- kümette Devlet Bakanlığına getiril- di. Şefik İnan, 29 Ekim 1939 tarihin- de Ankara Palasta yapılan Cumhu- riyet Balosunda mi ve daha u- zaktan görür görmez "içinin ısını- verdiği" Handan hanımla 1941 yılın- da evlendi. Biri kız, biri erkek iki ço- cuğu vardır. İçki içmeyen, gece ha- yatı olmıyan, vaktinin emen he- men tamamını mesut aile yuvasında kitapları ile başbaşa geçiren Şefik İ- nanın son derece sade bir hayatı var- dır. İşte, bu son derece mütevazı ve çalışkan adam, yıllardır o kendisini meşgul eden büyük meselenin halle- dilmiş olmasını da, böylece kendi kendine kutluyordu. Hükümet programı Fakat geçen hafta içinde bu müte- vazi Bakanı meşgul eden mesele Plânlama Dairesinden ibaret kalma- dı. Plânlama Dairesi kurulup işleyin- ceye kadar D.P. iktidarının plansız- lık batağına fırlatıp (o attığı iktisadi devlet teşekküllerine ve iştiraklerine ait yatırımlar ne olacaktı? Bu husus, Geçici Hükümetin geçen haftanın so- nunda tamamladığı programında ele alındı ve programın o kısmı üzerinde, AKİS, 13 TEMMUZ 1960