Bakanlığının önünde cereyan etti. Geçen haftanın başında bir gün İçiş- leri Bakanlığının yan kapısından üç kişi içeri girmek üzereydi. Kapıcı ge- lenlerin yolunu keşti "Burası yasak, hemşerim" dedi. Üç adamdan zayıf- ça olara kapıcıya sükünetle "Oğlum Basın - Yayın ve Adalet Bakanı bun- lar" diye yanındakileri gösterdi. Ha- kikaten gelenler (o Abdullah Gözübü- yük ile Zühtü Tarhandı. Ön kapıdan bekleniyorlardı. (o Kızıloğlunu ziyaret edeceklerdi. Karşılayıcılar ön kapıya birikmiş, Bakanlar yan taraftan ge- lince kapıcı "yasak" demişti. İki Ba- kan gülerek içeri girdiler. Ancak ka- pıcı pek korkmuştu. Eski alışkanlığı- nın tesiriyle işinden olacağını zan- netmişti. Ama, Bakanların kendisini okşayan bakışlarını (ogörünce rahat bir nefes aldı ve onun da gözleri gül- meğe başladı. Hükümet Ümidi gerçekleşen adam (Kapaktaki o Bakan) Geçen haftalardan birinde Yani Meclis (o binasındaki Oo müstakbel Başbakanlık dairesinin sağ tarafın- da, pek büyü olmayan bir odada kısa boylu, tıknaz, hayli dökülmüş sarışına çalar kumral saçlı, lâcivert gözlü, hafif sesli ve sakin tavırlı, or- ta yaşlı bir adam çalışıyordu, önün- deki kağıtlardan bir oaralık başını kaldırdı, karşıya baktı. o Yorgundu. fakat gözlerinin içi ışıldıyordu. Ev- rakını topladı, çantasına koydu. Mer- divenleri ağır ağır indi. Kapıda 0004 numaralı makam arabası il bekliyordu. Halbuki o bir az yürü- yecekti. Şoföre "sen evine eidebilir. sin evlâdım" dedi. Bahçe kapısından çıktı. Yeni Meclis Meydanına geldi ve oradan Bakanlıklara doğru iner- ken akasyalı yola kendisiyle konuşuyordu. iktisadi işlerin koordinasyonuyla va- zifeli Devlet Bakanı Şefik İnandan başkası değildi. O gün, Devlet Baka- nı tâyin edileliberi ele aldığı Plânla- ma Dairesi hakkındaki kanun tasa- rısı üzerinde ilk çalışmalarının neti- celerini Bakanlar Kuruluna anlatmış ve böyle bir teşkilatın kurulması hakkında ittifakla okarar e Sabık İktidarın İstatistik Genel M dürlüğünden uzaklaştırdığı kime eksper, 12 yıldır bu teşkilâtın ger- çekleşmesi için her önüne gelene der- dini anlatmağa çalışmıştı. Bunun D. P. iktidarı devrinde günden güne bir hayâl olduğunu görerek üzülüyordu. Halbuki "Plân" fikrini İnkılâp Hü- kümeti o kadar çabuk benimsemiş AKİS,13 TEMMUZ 1960 ve kabul etmişti ki, şimdi o 12 yıl- dır ardından koştuğu, doğruluğuna inandığı bir fikrin birden bire ger- çekleşivermesinin sevinci içindeydi. Plân ve program Devlet Bakanı Şefik İnan ertesi gün hemen çalışmalara başladı. Plân- lama Dairesi hakkındaki kanun tasa- rısına son şekil verilmeliydi. Geçici Hükümet, büyük bir milli kalkınma plânı yapmağı, vasfına uygun görmüyordu. Fa u memlekette her nevi plân ini duymak bile is- temeyenler Yassıadada misafir edil- dikten beri, geride plân mefhumuna aleyhtar hiçbir siyâsi teşekkül kal- mamıştı. Elbette ki, milleti topyekün bir kalkınma O seferberliğine çağır- mak ve bu seferberliğin (o şartlarını tesbit etmek vazifesi seçimle iş başı na gelecek bir hükümete ait olmalıy- dı. Fakat, İnkılâp Hükümetinin se- çimle gelecek ilk Hükümete iktisadi alanda verebileceği en büyük hediye onu bir milli kalkınma plânı yapabi- lecek hale sokmak olacaktı. Bu da bir Plânlama Dairesinin temelini ilk iş olarak atmakla kalabildi. İki hafta kadar süren çalışmalar sonunda Devlet o(Bakam Şefik İnan bizzat kaleme aldığı "Başbakanlık- iktisadi Plânlama Dairesinin Teşki- lât, Vazife ve Selâhiyetleri Hakkın- da Kanun Tasarısı'na, bu haftanın başında bir güzel eser yaratmış in- sanların sevinç ve heyecanıyla bakı- yor, onu daha da mükemmel hale ge- tirmek için bütün devlet mekanizma- sının ve Üniversitelerin temsilcileriy- le ve yakın dostlarıyla fikir teati ediyordu. Artık, tasarı hemen hemen son şeklini almıştı. Şefik İnan meş- gul eden şey sadece birkaç teferruat noktası ile maddelerin sırası ve bazı terimlerin seçilmesinden ibaretti. O- kuyucularımız o AKIS'in bu sayısını silerine aldıktan birkaç gün sonra asarı Bakanlar Kurulunun tetkikine Geçici kabine azaları Programın fazileti YURTTA OLUP BİTENLER sunulacaktı. Devlet Bakanı, tasarı üzerindeki çalışmalarına Batı âleminin en bü- yük lânlama mütehassıslarından Tinbergen'den aldığı bir muhtırayla başlamıştı. Doğrusu, büyük Hollan- dalı profesör -ekonometri dalının ku- rucularından biridir- o 1938'den beri tanıdığı eski istatistikçinin kendisin- den âdeta yalvarırcasına bir muhtı- ra istemesini, Türkiyede 27 Mayıstan beri değişmiş çok şeyler olduğunun bariz bir delili saymıştı. Birkaç ay- dır Türkiye'ye gelip gidiyordu. Eski iktidar kendisini- Ortadoğu Üniversi- tesinin bir odasına adeta hapsetmiş- ti. Yalnız Dışişleri Bakanlığının söz- de iktisatçılarıyla temas edebiliyor- du. Zavallı Tinbergen, Türk ekono- misinin tâ içinde, onun nabzını tutan bütün Türk eksperlerinden tecrit e- dilmiş vaziyette, üstelik 10 -evet 10- yılık bir plân yapmakla vazifelendi- rilmişti! Tinbergen, dâhi diplomat -iktisatçıların kendisine Oo verdikleri derme çatına bilgilerle -üstelik bun- ların doğru olup olmadığından da ziyadesiyle şüphe ediyordu- nasıl 10 yılık plân yapabilecekti? Fakat, ne yapsın ki Hollanda - Türk dostluğu, OECE, NATO, vs. gibi siyasi mülâ- hazalar da bir şeyler hazırlamasını gerektiriyordu. o Yapacağı şeyin bir plân tasarısının tasarısı olduğunu belirtmek şar tiyle birşeyler çizikti- rityordu. Dolu iyi niyet Şefik İnanın talepleri önce biraz tereddüt etti. Çok işi vardı. Endonezyaya ace- le gitmesi lâzımdı. Bu işi dönüşte yapsa ne olurdu? Fakat ısrarın te- mizliği, İnkılâbın iyiniyetinin açıklı- ğı kurt iktisatçıda o kadar sevgi ve hürmet uyandırmıştı ki dayanamadı, gecesini gündüzüne katıp esaslı bir muhtıra hazırlayarak İnana verdi. Bu suretle, İnan İstatistik Umum çalışıyor