YURTTA vilayetlerden şu veya bu valinin de- giştirilmesi için talepler geliyor, il- çelerde kaymakamlardan şikayetler yapılıyor, bucaklarda müdürler arzu- lanmıyor, hatta köylerde muhtarlar hakkında yığınla şikayet yapılıyor- du. Gerçi İhtilal Hükümeti elinden geldiği niflbetle partizan idareye son vermek için gerekli (değişiklikleri yapmıştı. Ama on senelik dertli C. H.P. teşkilatının bağrı öylesine ya- nıktı ki müracaatlar bitmek bilmi- yordu Müracaatların ekserisine (o karşı Genel Merkezin cevabı "İktidarda biz yoğuz. Biraz sabırlı ve insaflı o- lunuz" oluyordu. o Hakikaten Genel Merkez gayet iyi davrandı ve Geçici İdare üzerinde bir baskıya teşebbüs bile etmedi. Teşkilattan gelen talep- ler ekseriya idare olunuyor, oyalanı- yordu. Hele adam kayırma, menfa- at sağlama veya hususi mahiyet gös- teren dileklerin o hiçbiri takip olun- madı. Aman yarabbi, isimleri bilinen CHP. li politikacılardan seçmenleri ve ahbabları neler istemiyorlardı ki... Müsteşarlıktan valiliğe, müdürlükten odacılığa kadar! Oyla ya madem ki bir takım yerler boşalıyordu, bunlar pak ala aklıevvel zevat tarafından başarıyla doldurulabilirdi. Ancak Ge- nel Merkezdekilerin basiret ve muka- vemet göstermeleri C.H.P. ile Geçici İdare arasında bir sürtüşmenin cere- yanına mâni oldu. Ancak C.H.P. Genel Merkezinde bu haftanın başında görülen tenha- lık ve sessizlik biraz da seçimlerin sonbahara yetiştirilemiyeceğinin an- laşılması neticesiydi. Bu obakımdan yakın istikbalin iktidar partisi ileri gelenleri yaz aylarında biraz dinlen- meye kendilerinde hak gördüler. Akın bilhassa Istanlbula veya di- ğer sahil şehirlerine oldu. Ama bu arada en ihtiyatlılar seçim bölgeleri- ne uğramayı tercih ettiler. Zira önü- müzdeki seçimlerde nisbi temsil bü- tün eski politika şartlarnı değiştire- cektir. C.H.P. nin en kuvvetli oldu- gu yerlerde dahi o milletvekillerinin tamamı C.H.P. ye mensup olmaya- caklardı. Meselâ Malatya milletve- killeri aracından dökülenler buluna- caktı. Artıik rey almak kafi değildi. Çok rey almak lâzım geliyordu ve bunun için de seçmenin daha fazla sempatisini ihtiyaç vardı. İzmir Cehenneme döndürülen cennet Hadise, geçen haftanın ortasında, İzmirin modem Santral Garajın- OLUP BİTENLER. da cereyan ediyordu. Enkazı andıran bir otobüs, sabahın köründe Çeşme- ye mutad seferlerinden birini yapma- ga hazırlanırken kısadan uzun, uzun- dan kısa ve tıknaz cüsseli, kır saçlı, kırmızı çehreli, mavi gözlü bir yolcu, muhatabının, "Ooo merhaba Haydar Efendi, nereye böyle?" sualini cevap- landırıyordu. Çeşmenin popüler si- ması sade vatandaş Haydar Ergene- kon, iki sıra takma dişini titreterek keyifle, "Parazitler temizlendi, simdi biz, 85 aile memleketimize dönüyo- ruz" dedi. Hemen sonra gayza gele- rek, "Allah vücutlarını kaldırsın; kaldırıyor işte ya..." seklinde düşük iktidar (Oomensuplarını boşalırcasına lanetledi. o Otobüs paslı gıcırtılarla harekete geçerken, başım pencereden alabildiğine uzattı ve kumral bıyıkla- rının altındın bahtiyar bir ifadeyle gülümsiyerek geride kalan arkadaşı- na Rumeli şivesi ve davudi e sesiyle bağırdı: — Mart içeri, pire dışarı!" Çeşmenin Ilıca mahallesi, emsal- siz kaplıcası, denizi ve kumuyla, de- gil sadece Ege Bölgesinin, bütün Tür- kiyenin en harikulade plajıdır. Millet kesesinden ödenen sefahat âlemleri- nin zebunu haline gelen sabık ikti- dar mensupları, keşfetmekte gecik- medikleri Ilıcayı yazlık saltanat ka- rargâhı haline getirmişlerdi. Yeryüzü cenneti Ilıca, son iki üç yıl içinde yerlilerinin bile oturamaz hale geldiği bir cehennem olmuştu. Zira sabık yüksek başlardan Mende- resin yarattığı "bir limonatayı 15 liraya içebilen mutlu azınlık" dışında hiç kimsenin barınabilmesine imkân kalmamıştı. Pahalılığın (o yerlerinden Rauf Onursal "Hep bana, hep bana" ettiği dar ve orta gelirli vatandaşlar, Milli inkılâptan sonra, yeni yeni Ilı- caya dönmeğe başlamışlardı. 5 yıldızlı suiistimal Tabii dekorun şahaneliği, ham ruh- lu sabık iktidar mensuplarını tat- minden uzaktı. Ilıcaya, sonradan gör- melerin şerefleriyle mütenasip her türlü konforu haiz lüks meskenler inşası da lâzımdı, işte böyle "bir ihti- D.P. devrinin 3 yıldızlı suisti- mallerinden birine zemin teşkil etti. Menfaat karşısında pervasızca küçü- len birkaç türedi derhal harekete geçti ve dillere destan meşhur Çeşme Plaj Evleri Yapı Kooperatifi 1953 se- nesinde kuruluverdi. Başmüteşebbis düşüklerin en yüksek başı Bayarın (1) numaralı adamlarından Mehmet Aldemirdi. Osmanlımeşrep (Aldemir, C.H.P. ve D.P, devirlerinde 3 devre izmir Milletvekilliği yapmış, karman- yolacılıkta dirayeti müsellem bir şöhretti. Derhal kolları sıvamış, bir zamanlar "İskan Adi" olarak göç- menlere Milli Emlâktan verilen ar- salardan 400,000 metre kareyi, istir- dat edercesine alıvermişti. Arsalar göçmenlere, müstaceliyet temini ga- yesiyle kadastrosu yapılmadan Ta "ileride kadastrosu yapıldığında faz- lası Hazineye aittir" şerhiyle tevzi edilmişti. Fakat D.P. nin kuruluş ka- rarının Ilıcadaki yalısında verildiğini her vesileyle övünerek söyleyen Al- demir, şüphesiz ki böyle bir kaydı nazarı itibara almamış ve binlerce metre karelik milli oemlaki bedelsiz olarak mülkiyetine geçirmişti. Ayrı- ca Belediyeden de aldığı arsalarla birlikte Ilıcanın en mutena sahilleri- ni, üst üste metre karesi birer lira- dan satın almıştı. Bundan sonra, ay- nı arsaları kendisinin de İdare Heye- ti âzası bulunduğu Kooperatife, be- zirganları karşısında hürmetten se- lâm durduracak bir maharetle, met- re karesi takriben beşer liradan dev- retmişti. Kooperatifin değişmez ida- re Heyeti azaları Milli İnkılâp öncesi sabıkı Mithat Dülge (-Yassıadada- mahut Tahkikat Encümeninden Ba- ha Akşit -Yassıadada-, İzmir millet- vekili sefiroman Osman Kapani -Yas- sıadada- ve Çeşme Belediye Başkanı ve D.P. İlçe Başkanı, kaçakçılık sa- nıgı Kelâmi Ertandı -İzmir askeri poligonunda-. 349 ortağı arasında Bayarların, Adnan ve Ethem Mendereslerin, Ök- menlerin, Polatkanların -anlaşılan koca Koraltan rantabl bulmamıştı- bulunduğu Kooperatifin Ziraat Ban- kası ile Emlâk ve Kredi Bankasından bir kalemde karşılıksız 18 milyon li- AKİS, 13 TEMMUZ 1960