Refik Koraltan Nüktedan Başkan Başbakanlık koltuğu — Menderesi bir daha ya bir sene sonra görecekti, ya da hiç görmeyecekti. Mümkündü ki, bir daha görmesin! Evet, mümkündü ki, Başbakanlık koltuğu bir daha Menderesı görmesin. D.P. “Vedia" lar Geçen haftanın ortalarında bir ak- şam, neşeli bir kokteylden evine dönen genç bir gazeteci kitaplarının arasından Türkçe Sözlük'ü çıkardı ve son sayfalarda bir kelime aradı. Türk çe Sözlük, Türk Dil Kurumunun 1955 de ikinci baskısı yapılmış meşhur sözlügüydü Genç gazeteci "ve.. ve.. ' diye mırıldanarak yaprakları çe- vırdı sonra d edi ve bir yap- rak daha çevirerek 766. sayfada ara- dığı kelimeyi buldu: "Vedia." Karşı- lığında şu izahat vardı: İnam, ema- net! "Emanet" i anladı ama, "İnam" a yeniden bakmak gerekiyordu. Ke- limeyi 368. sayfada buldu. "İnam" ın manası da şuydu: Olduğu gibi geri alınmak üzere birine inanılarak bi- rakılan şey! O zaman bir kahkaha atmaktan kendisini alamadı. Biraz evvel döndüğü — kokteylde bir eski Hürriyet Partili, gene eski Hürriyet Partili bazı arkadaşlarını D.P. Ge- nel Başkanı Adnan Menderese "birer vedia" olarak takdim etmişti! Her halde üstadlar, kendilerini takdim e- den Ferruh Ağanın nazarında önü- müzdeki seçimler boyunca — "olduğu gibi geri alınmak üzere" D.P. nin şef- katli koynunda emanet kalacaklar- Kokteyl önce biraz — heyecanlı, Hasan Tezden Seçmeler Büyük Millet Meclisinin her döneminde kendilerine umu- mi müsamaha ile davranılan sevimli milletvekilleri var- dır. Çok partili rejime geçmemizden sonra bu tipi ilk ola- rak D.P. nin İstanbul milletvekili rahmetli Seniha Yürüten temsil etti. Şimdi C.H.P. nin Ankara milletvekili Hasan Tez ananeyi devam ettiriyor. Bu milletvekillerinin hususiyeti, kahkahalar arasında da olsa söyleyeceklerini açık açık söy- lemeleri ve herkese kabul de ettirmeleridir. - Başbakanlık bütçesinin müzakeresinde dahi Menderes ismini ağıza al- dırmamak için kavgalar çıkaran sinirli D.P. milletvekilleri Hasan Tezin Meclis zabıtlarından alınmış aşağıdaki konuş- malarını neşe içinde dinlemişlerdir. 1953 -54 de Vatan Gazetesi Başmuharriri sayın Yalman (Soldan "bravo" sesleri, alkışlar) Elbette, hem de çok sayın Yalman ve Yeni Sabah Gazetesi Başmuharriri.. (Soldan "kim yazdı bunları" sesleri) Mükerrem Sarol yazdı. Seçimlerde ikibuçuk liradan başka parası ol- madığını söyliyen Mükerrem Sarol yazdı ve bana oku diye verdi. Ben gürültüye pabuç bırakacak adam değilim. Beyler ben sizi din- ledim. Gürültüye pabuç bırakıp beni buradan indiremezsiniz. (Soldan gürültüler) Müsaade buyurun, elbette beni dinliyeceksiniz. Ben bütün dünyada sefirlikleriyle, konsolosluklarıyla temsil edilen bir merkezi hü- kümetin mebusuyum. Elbette dinliyeceksiniz. (Sağdan alkışlar, soldan gürültüler.) Ben Kızılayın battaniyelerini dağıtarak rey almadım. (Gü- rültüler). Arkadaşlarım. Şimdi, evvelâ Bahadır Dülger arkadaşıma cevap ve- receğim. Bahadır Dülger arkadaşım, bu Zafer Gazetesi milletin, bu fa- kir milletin verdiği milyonlarla çıkan bu gazete, bütün devlet dairele- rini mecburi abone yapan bu gazete (Soldan "böyle bir şey yok" sesleri) diyor ki; Bugünkü yazısında, Efendim diyor, bir Başvekil aranıyor ve buna da Hasan Tez muvafıktır. (Soldan, sağdan gülüşmeler). Arkadaşlar, C.H.P. içinde mütevazi bir mebusum. Fakat Demok- rat Partinin içinde en az Adnan Menderes kadar Başvekillik yapacak bir iktidardayım. Neyim var? Neyim Eksik benim? (Soldan "şu halde seni Halkçılar Başvekil yapsınlar”" sesleri) Yok, hayır, orada Başvekil olacak bir çok kıymetler var. Ben orada Başvekılhk yapamam. (Sol- dan "Halk Partisine lâyık bir Başvekil olursun" sesleri, gürültüler, gü- lüşmeler) Halk Partisi iktidarında yapamam, orada çok Başvekiller var. Ama sizin iktidarınızda yaparım. (Soldan gülüşmeler). Nuri Togay (Çanakkale) — Çok sert konuşuyorsun. Hasan Tez (Devamla) — Ben konuşayım diye millet rey verdi. He- lâl rey verdiler. Böyle konuş diye verdiler. Kemal Özçoban (Afyonkarahisar) — Bravo Hasan! Hasan Tez (Devamla) — Sen eski erkekliğinde kalmadın beyefendi. Sen eskiden çok iyi idin. Sana hürmetim vardı. Fakat isbat hakkından sonra gözümden düştün artık. Kemal Özçoban (Afyonkarahisar) — Yanlış anlamışsın. Hasan Tez (Devamla) — Yanlış anladımsa bir teklif getirirsin, gö- züme girersin. Hasan Polat (Trabzon) — Yapma Hasan! Hasan Tez (Devamla) — Seninle vapurla Trabzona giderken ko- nuşuruz. Soldan bir ses — Sen de Başvekil olacaksın! Hasan Tez (Devamla) — Siz asıl kendi Başvekilinizi değiştirin. Biz beş senede beş tane Başvekil değiştirdik. Siz on senede bir tane de- ğiştirmediniz. Suat Başol (Zonguldak) — Haklısın Hasan. Hasan Tez (Devamla) — San hemşerimsin. Senin mektuplarına il- timas edeceğim. Ama sizin yaptıgınız gibi gayri meşru iltimas değil. Meşru olarak iltimas edeceğim AKİS, 2 MART 1960