TİYA Ankara "Tramvay" lı piyes Birleşik Amerikanın güneyinde Lo- uisina'daki New Orleans şehrin- de tramvayların numara yerine bi- rer adı varmış. Bizim "Kurtuluş", "Edirnekapı" "Şişli", "Aksaray" ad- larını taşıyan İstanbul tramvayları gibi... Şüphesiz onlara da yolcuları- nı taşıdıkları semtlerin adları veril- miş olacak. Tenesse Williams'ın kah- ramanı Blahche du Bois'ya "Arzu tramvayından Mezarlıklar tramva- yına aktarma edip Elysion Fields so- kağında inmesini" söylemişler. Elin- de bavulu, kızkardeşi Stella'nın evi- ni arıyarak sahneye çıkarken söyle- diği ilk sözler bunlardır. İşte Devlet T R O merika burjuvazisinin, bugünkü mad- di ve kaba realizmine intibak edeme- miş, hassas, mariz, zavallı bir kalıntı- sıdır. Bir takım talihsizliklerin, fa- kat daha çok ihtiraslarının kurbanı olmuş, evlilik ve meslek hayatı iflâs- la neticelenmiştir. Çok genç yaşta bir cinsi sapıkla sevişerek evlenmek bahtsızlığına uğramış, bu evliliğin getirdiği hayat kırıklıklarını içkiyle, yeni aşklarla unutmıya çalışmış, bu yüzden de hocalık ettiği okuldan çı- karılmıştır. Baba ocağıyla beraber şerefini, itibarını da kaybedince ar- tık doğup büyüdüğü şehirde yaşaya- mayacağını anlamış, dünyada sığına- cak başka kimsesi,bir yeri kalmadı- gı için de pek muhtaç olduğu teselli- i, iç huzurunu kızkardeşinin yanın- "Arzu Tramvayı" Biletçisi başarılı reji yapmıştı Tiyatrosunun, Büyük Tiyatroda tem- sil ettiği "Arzu Tramvayı" piyesinin adı buradan geliyor. "Arzu Tramyayı"nın sahneye çı- kardığı, Stella'nın kocası Kowalski ile oturduğu o gürültülü işçi mahal- lesinin dar sokağında, o iki odalı kü- çük eve kadar ulaştırdığı Blanche du Bois kimdir? Tenesse Williams'ı ve eserlerini bilenlerin pek iyi tanıdık- ları, birçok piyeslerinde benzerlerini buldukları, tatmin edilmemiş, reali- telerin dışında yaşıyan, yarı isterik, yan çılgın bir kadın... Blanche, Fransız asıllı Güney A- 32 ndan bir sahne da bulabileceğini uUmmuş, onun şef- katli kollarında herşeyi unutmıya ve bir müddet dinlenmeye gelmiştir. Ağır basan "arzu" Fakat Blanche'ın aradığı teselliyi ve iç huzurunu Stella'nın evinde, muhitinde bulmasına imkân yoktur. Çünkü eniştesi Stanley Kowalski in- celikten, kibarlıktan anlamıyan, sev- ki tabiileriyle — yaşıyan, — hoyrat bir Polonyalı, fakat kabalıklarına, sar- hoşluklarına, kavgalarına, küfürleri- ne, hattâ dayağına rağmen kızkarde- şini mesud edecek kadar kuvvetli bir "erkek"tir. Arkadaşları ise ondan pek farklı değillerdir. Yalnız bir ta- nesi, toy ve bekar Mitch, Blanche'ın sönmüş hayallerini canlandırır gibi olursa da o da, baldızının karanlık mazisi hakkında Kowalski'nin öğren- diği ve açığa vurmaktan adeta zevk- aldığı hakikatler karşısında urkup sizlik uçurumunun dibinde bulacak- tır. Bu uçurum bu sefer, kendisine kabalıkları alaylı imaları ve haka- rahat, limce koparıp atan eniştesi Kowals- ki'nin "erkek" kollarıdır. Tatmin e- dilmemiş "dişiliği" ve birikmiş zu"ları Kowalski'nin ilk saldırışında ona, nefret ettiği o kaba adama, tes- lim olmasına kâfi gelecektir ve Blan- che du Bois huzur ve teselli bulma- ya geldiği kızkardeşinin evinden ak- lını da büsbütün kaybederek çıkacak, tımarhaneyi boylıyacaktır. Tenesse Williams'ın hemen hemen bütün kadın kahramanları bu tip ka- dınlardır. Yani ten arzularıyla kıv- ranan, “dişilik"leri ağır basan ve ilk fırsatta hoşlandıkları erkeğe teslim olmaya can atan kadınlar! işin gari- bi, bir Batılı yazarın işaret ettiği gi- bi lüzumundan fazla sıkılgan ve mahcup bilinen Amerikalılardan mil- yonlarca kadın, Williams'ın sahneye çıkardığı hemcinslerini — heyecanla seyretmişler, onlarda müşterek taraf- lar bulmuşlar, milyonlarca Amerika- lı erkek de hayat arkadaşlarının cin- si temayüllerini tanır gibi olmuşlar- cinsiyet bakı- Kadınlara, hele "dişi"ye karşı elden bırakmadığı bu davranışı kırk altı yaşına geldiği halde henüz evlenmemiş, bir kadınla hiç macera- sı olmamış ve hususi hayatını bütün merak ve tecessüslere karşı daima kapalı tutmaya çalışmış olan bu meş- hur Amerikalı tiyatro yazarı hakkın- da türlü rivayetlere yol açmıştır. Tiyatro değeri ereketversin Tenesse Williams'ın eserlerinin bütün hususiyeti bun- dan ibaret değildir. Öyle olsa piyesle- ri Atlantiği aşıp bütün Avrupa sah- nelerinde oynanmak — şöyle dursun, kendi memleketinde bile kolay kolay seyirci bulamaz; aynı tip kadın kah- ramanların şehvet dramlarını seyret- mekten kendi yurttaşları da çoktan bıkabilirlerdi. Tenesse Williams'ın kendine mah- sus bir tiyatro mimarisi vardır Sah- kendi "hava"sını duyuran ve şiir un- AKİS, 2 MART 1960