KİTAPLAR SUYU ARAYAN ADAM (Şevket Süreyya Aydemir'in ha- tıraları, Öz yayınları, Türkiye mat- baacılık şirketi matbaası 1959, Anka- ra, 538 sayfa, 10 lira) Adam" bir emekli kitaptır. Şayet roman diye bakarsanız, bu kitaba hiç çekinmeden roman diyebilirsiniz. Yok, bu kitabı hatıra diye adlandır- mak isterseniz o da mümkündür. Bir emekli memurun hatıraları veya ro- manı... Böylesine bir takdim hiç şüp- he yok pek çok okuyucuya — omuz silktirecektir. Her emeklinin hatıra- larını, yahut hiç değilse kırkından sonra saz çalmak kabilinden roman yazmak hevesi vardır. Herhalde "Su- yu Arayan Adam" da bu tip kitap- lardan biridir! Böylesine bir zehap "Suyu Arayan A- ti memurun kim olduğunu anlatmak lâzım. "Suyu Arayan Adam'ın ya- zarının adı Şevket Süreyya Aydemir- dir. Şevket Süreyya Aydemir mem- leketimiz — ticaret ve ekonomisinde, sanayiinde 1950 ye kadar devlet me- muru olarak mühim roller oynamış bir insandır. altı okun - dan biri plan " devletçılık" okunun bu memlekette yerleşmesinde rol oyna- mış aydınlardandır. Şevket Süreyya için buraya ka- dar verilen izahat da "Suyu Arayan Adam" 1 okuyucu gözünde cazipleş- tirmeyebilir. O zaman Şevket Sü- reyyayı bir başka türlü anlatmak gerekir. Şevket Süreyya, Milli Mü- cadele yıllarımızda bir garip tesadüf neticesi ihtilalinin içinde yetişmiştir. Mikoyan, Kaganoviç gibi komünist irileri 1le tanışmış, komünist propo- gandasına göre üniversite tahsili yapmış ve Türkiyeye bir komünist robotu olarak dönmüş adamdır. Şev- ket Süreyya, Cumhuriyetin ilk yılla- rında Moskovadan Türkiyeye gelmiş, İstanbulda "Aydınlık" adlı bir mec- muayı çıkaranlar arasına karışmış, Moskova Üniversitesinde öğrendiği fikirleri tıpkı bir robot gibi sağa sola enjekte ederken de İstiklâl Mahke- mesini boylamış ve 10 yıl hapse mah- kum olmuştur. On yılın bir buçuk yılını Afyon hapishanesinde — geçir- miş, bir aftan faydalanarak tahliye edilmiş, ancak kısa bir müddet son- ra, bu sefer idam talebiyle bir kere daha İstiklââ Mahkemesi huzuruna çıkmıştır. İdam talebiyle sevk edil- diği mahkemede beraat etmış, bu arada kendi tabiriyle "aradığı da kısmen olsun bulduğu için Mos- kova Üniversitesinde — kafasına dol- durulan idealleri bir kenara koymuş, AKİS, 2 MART 1960 kendi memleketinin, Anadolunun ger- çekleri üzerine eğilmiştir. Anadoluda istiklââ mücadelesi kazanılmış, ancak medeniyet mücadelesi yeni başlamış- tır. Eski bir öğretmen okulu mezunu olan Şevket Süreyya bir köy öğret- menliği bulmak için tası tarağı top- layıp İstanbuldan Ankaraya gelmiş- tir. Bolu dağlarında, ormanlar içinde- ki bir köyde ona verilecek öğretmen- lik en büyük idealidir. Cebinde, An- karada ancak bir gece kalacak ka- dar parası vardır. Şevket Süreyya Ankaraya gelmiş, Maarif Vekâletine müracaat etmiştir. İstediği köy öğ- retmenliği yerine onu tâyin ettikleri vazife Maarif — Vekâleti Yüksek ve Teknik Öğretim Umum Müdür mua- vinliği ve Yüksek İktisat Meclisi Umumi kâtip yardımcılığıdır. İnkılâp sonrası Ankarasında, meşrebi ne o- lursa olsun kültürlü ve dağarcığı do- lu, iş bilen insanlara ihtiyaç vardır. Türkiye bir kalkınma savaşına gir- miştir. Herkesin dağarcığındakini bo- şaltması lâzımdır. İşte "Suyu Arayan Adam"ın yazarı Şevket Süreyya Aydemir bu- dur ve kitabında bu hayatın hika- yesini anlatmaktadır. Bi tname Suyu Arayan Adam tıpkı Koest- ler'in, tıpkı Andre Gide'in, tıpkı komünizmin sihrine kapılıp da son- radan doğru yolu bulan dünya ça- pındaki aydınların kitapları gibi bir "nedametname" dir. Şevket Süreyya bu kitabında komünizmin, dişlisi ara- sına aldığı gençleri yetiştirme tarzı- nı anlatırken şu hükme varmıştır : Komünizm insanları otomatlaştırır! Nitekim kitabının büyük bir kısmın- da da kendisinden bir otomat olarak bahsedecektir. Şevket Süreyya hikâyesine dün- yaya gözlerini açtığı günden başlı- yor. Kitabının ilk cümlesi "Çocuklu- ğuma ait ilk hatıram bir yangın"dır. Sonra şöyle devam ediyor: "Yaşım ilerledikçe bu yangınların nicelerini ördüm. Denebilir ki çocukluğum on- ların kızıllığı içinde geçti". — Şevket Süreyya Edirneli bir bahçıvanın oğ- ludur. Balkan harbinden önceki Edir- nede dünyaya gelmiştir. Rumeli kay- namaktadır. Edirne Rumelinin şura- sından burasından kopup gelmiş göç- menlerle doludur. Şevket Süreyyanın ailesi de bu muhacir ailelerinden bi- ridir. Balkan komitecileri, ihtilaller, baskınlar, sabotajlar ve devamlı bir terör havası! Sonra Edirnenin cami- leri, mevlevi dergâhları. - Mutaassıp bir muhitin havası. Şevket Süreyya- nın çocuk dünyasını dolduranlar bun- lardır. Şevket Süreyya dindar bir muhit içinde, dinine bağlı bir insan Şevket Süreyya Aydemir Nedamet şarkısı olarak yetişmiştir. Hevesi subay ol- maktır. Ama ihtilâlciler, 1908 inkila- bı, Edirnenin işgali ve geri alınma- sı, bütün bunlar küçük Süreyyayı bir öğretmen okuluna girmek zorunda bırakmıştır. İttihat ve Terakkinin köksüz Turan politikası bu genç di- mağı da sarsmıştır. Öğretmen okulu talebesi Şevket Süreyya, Ziya Gö- kalplerin peşinden koşan bir gençtir. Birinci Dünya harbi çıkmış, daha mektebini dahi bitirememiş, Şevket Süreyya yedek subay namzedi ola- rak talimgaha alınmıştır. Altı ay son- ra ise Enver Paşanın — Sarıkamışta dondurarak öldürdüğü 90 bin kişilik büyük ordu arasındaki — ağabeyinin yerini almaya Şevket Süreyya talip dolu içlerinde bir yolculuğa çıkar. Anadoluyu ilk defa görmektedir. Kal- binde Büyük Turan devleti yatmak- tadır. Yolsuz, trensiz Anadoluyu he- men hemen bir baştan bir başa yü- rüyerek geçer, kıtasına iltihak eder. Sarıkamış harplerinde bulunur. Aras Nehrini geçen ilk Türk subayların - dan biridir. Rusyada ihtilâl çıkmış, Rus orduları dağılmıştır. Türk ordu- su Azerbeycana girmiştir. Tabii Şev- ket Süreyya da.. İşte, yıllardır haya- linde yaşattığı Turan kapıları ken- disine açılmıştır. Şevket Süreyya me- suttur, bahtiyardır. Ama kıtası ile bırlıkte yerleştiği Azerbeycan kasa- bacığında — günün birinde bir emir Şehirdeki yerli Türklere ha- ber vermeden gizlice geri çekilecek- lerdir. Geri çekilirler. 29