biri açıldı. Açılan kapıdan kara göz- lüklü, koyu kahverengi elbise ve kra- vatlı, şişmanca biri girdi. Kravatının beyaz benekleri vardı. Karagözlüklü adam ne sağına, ne de soluna baktı, doğruca hitabet asabiyetten çatlamış, — boğulup kısıl- mış sesinden başka ses yoktu. zamanlarda iyiden iyiye şiş- Çenesinin altında gerda- Son manlamıştı. YURTTA OLUP BİTENLER mail Rüştü Aksal, Ferit Melen, Tur- han Feyzioğlu, Suphi Baykam Mecli se saygısını, Meclise senede bir defa gelerek gösteren D.P. Genel Baş- kanını dinlemek lüzumunu hissetme- mişler ve dışarı çıkmışlardı. Zaten Genel Başkanın söyleyecek yeni bir Asabi bir hali vardı. Koraltan, belkı de hayatının en kı- leyi süratle bitirdi ve "Söz hüküme- tin, buyurun Ad- letvekilleri, 366 gündür B.M.M salonunda me- dikleri — liderlerini doyasıya alkışlı- yorlardı. çıkardığı kara göz lükler vardı. Saat tam 1641 di. Meclise üç yılda üç defa gelen ve son gelişi tam bir yıl bir gün evvele rastlayan D.P. Ge- nel Başkanı kürsü- de, kendisini Mec- lise gelmemek ve dolayısıyla bu yük- milletvekille- rine tepeden bir eda ile bakıyordu. Sonra, konuşmağa başladı. Bütçeyi kabul eden D.P. mil- letvekillerine teşekkür ediyordu. A- etti. kürsüsüne yürüdü nı hafif bir çıkıntı yapmıştı. Şakak- " larında terler gözüküyordu. Bu yazılı konuşma, daha doğ- Jaf “yoktu;a ÇARE Mlletçe derin bir endişe içinde bulunduğumuzu saklamaya, artık lü- zum kalmamıştır. Yakın olduğu şüphesiz seçimlerin cereyan tarzı muvafıkını da, muhalifini de ve tarafsızını da düşündürmektedir. Böy- lesine gergin, bu derecede sert bir hava içinde, kin ve nefret hisleri karşılıklı en yüksek seviyesine erişmiş halde gidilecek seçimlerin hangi tadsız hadiselere gebe bulunduğunu sezmek için dâhi olmaya ihtiyaç yoktur. Pek çok kimse 1960 seçimlerinin, bırakınız 1950 yi, 1957 yi has- retle aratacağından ciddi şekille korkmaktadır ve bu korku boşuna de- ğildir. Bir takım çevreler, pek iptidai düşüncelerinin kurbanı olarak hava düzeltilmeden seçim yapılmamasını tavsiye edebilirler. Buna imkân bu- lunmadığı, vadesi dolan bir iktidarın işbaşında kalmasına Türk mille- tinin asla tahammül göstermeyeceği şimdiden kesin şekilde kafalara yerleştirilmelidir. 1961 yılının 27 Ekim sabahı gelip çattı ve seçimler yenilenmedi mi, hiç kimse hayale kapılmasın, memlekette huzurun zer- resi kalmayacak ve en tatsız seçimlerin getiremeyeceği felâketler ma- nasız heveslerin sahiplerini bin kere pişman edecektir. Bu, ne bir teh- dittir, ne bir ihtar. Zaten seçimsiz işbaşında kalmaya niyetli bir ikti- darın bulunmadığını söylemek de hakşinaslık icabıdır. Bu, sadece basit bir teşhistir. Vaziyet böyle olunca, seçimlerden evvel memleketin siyasi hava- sına gerekli süküneti vermek kat'i zaruret haline gelmektedir. Bu, iyi niyet gösterildiği takdirde yirmidört saatin işidir. İktidar bugün, ikti- dardan ayrılmayı bir felâket saymama fikrini benimserse 1960 seçim- lerinin 1950 seçimlerine benzemesi için ortada hiçbir sebep kalmaz. En basit vatandaş dahi görmektedir ki tansiyon, anlaşılmaz bir "Düşmek Korkusu"nun neticesidir ve seçimler yaklaştıkça bu korku artmakta, korku arttıkça tansiyon yükselmektedir. İktidara yakın çevrelerde memlekete sükunetin, iki tarafın karşı- lıklı oturup konuşmalarıyla gelebileceği yolunda bir fikir vardır ve bu fikir Muhalefete yakın çevrelere duyurulmaktadır. Ayrı lisan konuşan insanların karşılıklı da otursalar anlaşmalarına imkân bulunmadığı son yapılması gereken, ikti- rejimin basit icabı olduğunu kabul etmektir. Bunun neticesi, seçimlerde bir tarafın illâ kazanmasını sağlayacak tedbirlerin değil, millet iradesinin en pü- rüzsüz tarzda tecellisi çaresini aramak olacaktır. Bu zihniyet İktidara hakim oldu mu gerginlik derhal dağılır, bütün endişe bulutları kaybo- lur, tam sükunet memlekete bir anda yayılır ve halledilemeyecek hiçbir meselenin bulunmadığı tebessümle farkedilir. Ondan sonra oturulur da konuşulur da, anlaşılır da ve milletin hakemliğine tıpkı 1950 de olduğu gibi bir spor karşılaşmasının havası içinde gidilir. Bunun dışında bir çare, asla mevcut değildir. ka fırtına biçecektir. Rüzgâr eken, mutla- rusu monolog tam 13 dakika devam Menderes sözlerini bitirdiğinde Başkan Koraltan, ri devam eden çalışmalardan dolayı Muhalefet safla- rına mütehakki - mane bir eda ile bakan — Menderes, şakaklarından sü- zülen hiddet ter- lerini sile sile kür- süden indi. D.P. liler kendisini dur- madan alkışlıyor- . Onlara doğ- ru eğilip iki defa selâm verdikten sonra — Bakanlara ayrılan sıraya yü- rüdü ve tam 366 gündür boş kalan koltuğuna — otur- du. Menderes di- cak Menderes o- kabinesi- göz ağrısı Akçal oturuyordu. 366 gün Mende- resi beklemiş olan kahverengi maro- ken kaplı koltuk, Menderesin sıcak- lığını bu haftanın başında Pazartesi günü iki dakika- dan fazla duyama- dı. Zira Menderes oturur oturmaz 15 günden be- ma, ah şu Muhalefet! Menderes Mu- halefetten bahsederken elinde tuttu- ğu kara gözlüğü, atacak, fırlatacak- mış gibi C.H.P. mebuslarına doğru uzatıyordu. Meclis yeni bir sessizli- ğe bürünmüştü. Ortalıkta Menderesin AKİS, 2 MART 1960 D.P. sıralarından o ısmarlama disko- tek alkışlarına benzeyen bir alkış tu- fanı koptu. D.P. liler liderlerini teşçi ediyorlardı. Muhalefet sıralarında 13 dakikalık konuşma boyunca yarı ya- rıya bir boşalma olmuştu. Meselâ İs- milletvekillerinin pek yorulduklarını ifade ederek Meçlisi 4 Nisana kadar tatil ettiğini bildirdi Bu açıklama ile birliktte Menderes — ayağa kalktı ve arkadaşlarının arasında muzaffer bir Pyrrhus gibi dışarı çıktı. Meclisteki 7