Bengü de, esasen İstanbul teşkilâtına bağlı olarak teşkile kararlı — bulun- duğu D.P. Gençlik Komitesini Eyüp Yardımcı ve İktidara yakın diğer bazı üniversite talebelerinden — mey- dana getirivermişti. İşte, kendisine mensubiyeti geçen haftanın sonunda Celâl Yardımcı ta- rafından reddedilen Eyüp Yardımcı- nın politikacılığı böyle başlamış ve koca Üniversite gençliği arasında D. P. taraftarları bir avucu asla geçme- diğinden adı sık sık duyulmuştu. Başarısız deneme Fakat Eyüp Yardımcının adının son defa —duyulmasına yol açan teşebbüs, geçen hafta pek — talihsiz bit teşebbüs olarak iflâs etti. D.P. Genel seçimler arifesinde, İstanbul- daki üÜüniversiteli gençleri mutlaka kendi saflarına çekmek azmindeydi. D.P. yüksek liderlik çevrelerine İs- tanbuldan gönderilen pembe rapor- lar, üniversite talebeleri arasında a- leyhteki o müthiş havanın artık da- ğıldığı noktai nazarını savunuyordu. Ufak gayretlerle, bazı müfrit C.H.P. liler hariç, üniversite gençliği D.P. saflarına çekilebilecekti. Pembe ra- porların ilhamıyla D.P. yüksek lider- lik çevreleri Ankaradan direktifler vermişler, — İstanbuldaki — üniversite gençliğini İktidar saflarına çekme gayretlerinin hızlandırılmasını — iste- mişlerdi. İstanbulun sabık ve talih- siz Vali ve Belediye Başkanı çocuk- sever pedagog Mümtaz Tarhanın ü- niversite gençliği — meseleleriyle raşması fikri, D.P. yüksek liderlik çevrelerinde taraftar toplamaya baş- Celâl Yardımcı "Ne amcası, canım!" lamıştı. Ancak D.P. Gençlik Komitesi içinden kurulan ve Eyüp Yardımcı- nın başkanlığındaki altı kişilik ko- mitenin faaliyetleri daha ilk ağızda başarısızlığa uğradı ve pembe rapor- ları kapkara hale soktu. Komite, D. P. nin yardım elini üniversite genç- liğinin ayağına kadar götürmek ni- yetiyle talebe yurtlarında bir sefere çıkmıştı. Üniversite öğrencileri, D.P. nin talebe meselelerine karışmasını hiç iyi karşılamadılar, komiteye sert çıkışlar yaparak kendilerinden iste- dikleri hiç bir şey olmadığını inatla söylediler. Bu sert tepki D.P. nin İs- tanbuldaki mesul şeflerini derhal ih- tiyata sevketti. Ne oluyordu? D.P. Dimyata pirince giderken evdeki bul- gurdan da olacağa benziyordu. Eyüp Yardımcı komitesi, talebe yurtlarında kapıların yüzüne kapa- nıverdiğini görünce pek umursama- 1 ama Kemal Aygün hadiseyi aynı şekilde karşılamadı. Nitekim, aşağı yukarı Celâl Yardımcının Ankarada- ki neo-klâsik döşeli oturma odasında Eyüp Yardımcıyla akrabalığını tek- zip ettiği sıralarda D.P. ve V.C. İs- rediyordu. Teşebbüs fiyaskoyla ne- ticelenmiş, Üniversite talebeleri ara- sındaki havanın pek söylendiği gibi olmadığı bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştı. Şimdi yeni bir plân yapmak, bu gençliği D.P. saflarına sokmak için başka yollar, çareler aramak lâzım geliyordu. Ancak yeni tertiplerde E- yüp Yardımcıya bir rol düşüp düş- meyeceği pek belli değildi ve doğru- su istenilirse muhtemel de görünmü- yordu! ERDAL ÖZ Çocuk — Babamın elinde bıçak — Kara ev — Günaydınlı — Müumçiçekleri — Kuklacı — Su- lar ne güzelse — Babamdı. adlı sekiz hikâyesini Yorgunlar adlı kitabında topladı. Dört renkli kapak içinde 250 kuruş. a dergisi yayınları İsteme adresi: a dergisi - Özer Özler. P.K.: 3. Aksaray — İST. BASIN Gazeteciler Cemil Sait Barlas Yeni kurban Bir mahkümiyet daha... Kırmızı dik yakalı, siyah cübbeli hakim sanık sandalyesinde oturan iki gençten saçları pek kısa olanına sordu: " — Avukatınız nerede?" — Bilmiyorum efendim" — Bekliyelim mi?" — Zatıalileriniz bilirler efendim" — Bana gelmiyeceğini söylemiş- ti!" "— Lüzum yok bulunmasına zaten beyfendi!." Kırmızı dik yakalı, siyah cübbeli hakim zabıt kâtibine doğru eğildi ve şunları yazdırdı: — Yazın.. Beyhan Cenkçi duruş- maya alındı, avukat Muhittin Kılıç yoktu." Hadise geçen haftanın — ortasında bir gün Ankara Toplu Basın Mahke- mesinde cereyan ediyordu. Saçları pek kısa genç Ulus gazetesinin yazı işleri müdürlerinden Beyhan Cenk- çiydi. Toplu Basın Mahkemesi Başkanı zaptı yazdırdıktan sonra salonun bo- şaltılmasını istedi. Beş dakika geçti geçmedi, sanıklar tekrar içeri alındı- lar ve karar okundu. Ulus gazetesi yazı işleri müdürü Beyhan Cenkçi 1 sene 15 gün hapse mahküm edili- yordu. Ayrıca Ulusun 1 ay kapatıl- masına ve 3 bin lira para cezasına çarptırılmasına hükmedilmişti. Aynı AKİS, 2 MART 1960 " "