davadan Sonhavadis gazetesi yazı iş- leri Müdürü Erdoğan Tamerle gaze- tenin sahibi Cemil Sait Barlas da mahküm oluyorlardı. Tamer ve Bar- lasa verilen cezalar 10 ar ay hapis, 3 er bin lira para cezası idi. Sonha- vadis gazetesi de, | ay kapatılacaktı. Ne var ki Sonhavadisin 1 ay kapatıl- ması imkânsızdı, zira gazete bir yıl evvel neşriyatını tatil etmişti! Dava konusu, C.H.P. Genel Baş- kanı İsmet İnönünün Ankara İl kon- gresinde yaptığı konuşmanın neşri suretiyle Başbakana ve D.P. nin ma- nevi şahsiyetine hakaretti. Genç ga- zeteciyi mahkümiyetinden çok daha fazla üzen bir şey vardı: İlgisizlik.. Gazetesinin Aavukatı, karar tefhim edilirken salonda bulunmak zahme- tine — bile — katlanmamıştı. — Son- ra Halim Büyükbulutun Ulusun ve kendisinin mahküm olduğunu, kara- rıin Temyizde tasdik edildiğini gaze- tenin mesullerine heyecanla nasıl ha- ber verdiğini ve Ulus avukatlarını daldıkları uykudan nasıl uyandırdığı- nı hatırladı. O gün Halime gösteri- len ilgisizlik bugün kendisine göste- riliyordu. Bu, Ulusun kaderiydi. Çalıştığı geceleri, telâşını, mürettip- hanede geçirdiği dakikaları hatırladı. Tebessümü genişledi. Kırmızı otomo- bil Menderesin açtırdığı geniş asfalt- tan süratle, Ankara Merkez Ceza e- vine doğru seyrediyordu.. Mahkümiyetin akisleri Mahkümiyet haberi Babıalide ve diğer basın çevrelerinde geniş a- lâka uyandırdı. Zira dava, meşhur bir davaydı. Bu mevzuda üç ilde bir- den Başbakan dâva açtırmıştı. Bun- lardan İzmirde görüleninde mahke- me beraat kararı vermişti. Başbakan İstanbulun beş gazetesi aleyhinde aç- tırdığı davaların üçünü geri aldığın- da Ankara mahkemesi Ankara gaze- teleri aleyhinde devam eden davala- rın da düşmesi yolunda bir karara varmış, fakat Temyiz bu kararı bo- zarak dosyayı iade etmiş, mahkeme ise bu defa yazıda suç görmüştü. Şimdi, İstanbulda ne olacaktı? Baş bakan Cumhuriyet, Milliyet ve tabii Hürriyet aleyhindeki davasını geri al- dığı halde Akşam ve tabii Yeni Sa- bah aleyhindeki şikâyetinden vaz geçmemişti. Üstelik Yeni — Sabahın durumunda bir hususiyet vardı. Yeni Sabahın sahibi olarak son za- manlara kadar Safa Kılıçlıoğlu gö- rülmekteydi. Nitekim, Başbakanın açtığı davada Kılıçlıoğlu mesuller a- rasında bulunuyordu. Fakat Kılıçlı- oğlu, bilinen tavrını takındığında ga- zetesinin sahiplik sıfatına da veda et- miş ve gayrımesul safa geçmişti. Bu bakımdan, bundan böyle Kılıçlıoğlu hakkında basın davası açmak kabil değildi. Eğer İstanbul mahkemesi El-Cumhuriye keşfedildi! asın - Yayın tarafından Türkiyede Basın Hürriyetinin bulunduğuna dair şahit diye gösterilen Lübnanlı El- Cumhuriye gazetesinin -şöh- rete bakın!- ne Ankaradaki Lübnan Elçisi, ne İstanbuldaki Lübnan Kon- solosu tarafından tanındığını yazmıştık. "Umum Müdür Altemur Kılıç" tan nazik bir mektup aldık. El - Cumhuriye keşfedilmiş. Beyrutta çı- kıyormuş. Umum Müdür gazetenin bir de resmini göndermiş. Tebrik ederiz. Mektupta şöyle denilmektedir : Derginizin 3 Şubat tarihli sayısında, Lübnan Büyükelçiliğin- den ve İstanbuldaki Lübnan Başkonsolosluğundan tahkik etti- giniz halde, değil Beyrutta, Lübnanda dahi "El - Cumhuriye” adında bir gazetenin bulunmadığını yazmış bulunuyorsunuz. Halbuki, Türkiyede Basın Hürriyetinin pek ala mevcut ol- duğunu bildiren yazıyı yayınlamış olan zetesi Beyrutta çıkmaktadır. İlişik olarak gönderdiğimiz birinci sayfasını sizi -Beyrutta ve bahis mevzuu makaleyi “"El-Cumhuriye" adında bir gazetenin çıkmakta "El - Cumhuriye” Ga- “"El - Cumhuriye”" Gazetesinin gösteren resmin, olduğu hususunda ikna edeceğini ümit ederiz. Saygılarımızla. Hayret! Altemur Kılıç ya okuduğunu anlamıyor, ya da anlamama- yı tercih ediyor. Zira bahsettiği yazıda El - Cumhuriye diye bir gazete- nin bulunmadığı değil, eğer böyle bir gazete varsa, bundan Elçinin veya konsolosun dahi haberdar olmadığı belirtiliyordu. Acaba Umum Müdür bir zahmet daha edip şu El - Cumhuriyenin tirajını lütfedebilir mi? Sakın, beş yüz tane basmasın! AKİS, 2 MART 1960 BASIN Beyhan Cenkçi Eski kurban İzmir mahkemesinin görüşüne katı- lırsa Safa Kılıçlıoğlu ebediyen kur- tulmuş olacaktı. Yok, bir mahkümi- yet kararı verilirse Kılıçlıoğlunun en- se kökündeki kılıç eski ideal arka- daşının boynuna olanca ağırlığıyla düşüverecekti. Bu yüzden Ankarada geçen haftanın ortasında verilen mahkümiyet kararı en ziyade Yeni Sabahta tesir yaptı. Başbakan Ak- şam hakkındaki davasından da vaz geçebilirdi. Ama Yeni Sabah hak- kındaki davasından? Bunun bedeli- nin ne olduğunu, Safa Kılıçlıoğlu şahsi tecrübesiyle biliyordu. Üstelik, bu defa kendisine aynı şansın verile- ceğinden de asla emin değildi. İşte Ahmet Emin Yalman, Fatin Rüştü Zorlu hakkında bile kahkahalarla okunan methiyeler kaleme aldığı hal- de yakasını bir türlü kurtaramıyor, kendisine bölük pörçük mehiller ve- rilmekle iktifa olunuyordu. Şimdi bütün gözlere Temyize çev- rilmiştir. Aynı davadan beraat eden Demokrat İzmir mesullerinin Tem- yizdeki dosyaları tasdik edilirse di- ğer gazeteler hakkında verilecek ka- rarlar da bozulacak ve suçları bir parti liderinin konuşmasını neşret- mekten ibaret gazeteciler Ankara Hilton veya İstanbul Parkta misafir edilmekten kurtulabileceklerdi. Aksi taktirde Hilton ve Park, Malik Yo- laç, Safa Kılıoçlıoğlu gibi patronları, Alp Zirek ve Osman Karaca gibi ya- zı işleri müdürlerini soğuk, sessiz si- nesinde misafir edecekti. 19