DÜNYADA OLUP BİTENLER rakamlarından, tahminlerinden, ide- oloji farkları ve kavgalarından anla- dığı yoktu. Fakat sun'i peyk atmak, aya bayrak dikmek! İşte, bunlar mü- şahhas şeylerdi; onlara kulak kabar- tıyordu. Endonezyalı — milliyetçilerin Sukarno'yu, Krutçefii davet ettiği için tenkit etmelerinin sebebi buydu. Memleketin en iyi teşkilâtlanmış partisi olan Komünist Partisi 1,5 mil- yon üyesi ve 6 milyon reyiyle -seç- men kitlesinin yüzde 20 si- Krutçef'- in bu propagandasından büyük kuv- kazanmayacak mıydı? Gerçi, Sukamo -siyasi partileri kapatma- dan- siyasi toplantıları yasak etmişti ama küçücük köylerden ibaret olan bu adacıklar diyarında Komünist Partisi sinsi propagandasını yine de yürütmek imkanını buluyordu. Hem, Krutçef, Batı İrion'ın Hollandadan koparılmasının şampiyonu da kesil- memiş miydi? Fakat, Başkan Sukarnonun, Yolda- şı Endonezyaya davet etmesinin se- bebi başkaydı. Pandit Nehrudan son- ra onun da başı Mao ile derde giriş- mişti. Bütün Güney- Doğu Asya Memleketlerinde olduğu gibi, Endo- nezyada da kuvvetli bir Çinli azın- lığı vardı. Bu Çinliler ticaretle geçi- niyorlardı Aama, kalpleri kapitalist Formozadan değil de, -işin garıbı— kominist Pekinden yanaydı. azınlığı, — milletlerarası Endonezyaya sızmasında Endonezya- nın kendi Komünist Partisinden de tehlikeli bir rol oynuyordu. Sukarno bu tehlikeyi görmüştü. Krutçefin zi- yaretinden önce verdiği bir demeçte Sukarno, Çinlilerden vatanın men- faatleri aleyhinde hareket etmeme- lerini sert bir dille istemiş ve aksi hâlde, -nasıl Hollândalılar kovulduy- sa- onların da kovulacağını ihtar et- mişti. Netice, Pekin ile Jakartanın arasının açılması olmuştu. İşte Kar- no Kardeş şimdi Krutçeften bu şı- marık müttefikine karşı destek ara- mak niyetindeydi. Gerçekten — Krutçef tıpkı Hindis- tanda yaptığı gibi, tek bir konuşma- sında dahi Komünist Çini ve onun politikasını desteklemedi. "Camp Da- vid havasının — yayılmasıyla birlikte nasıl Ike, soğuk harbin devamından fayda gören de Gaulle, Adenauer ve bazı diktatörlük taslakları tarafın- dan baltalanmak istenmişse, millet- lerarası komünizm cephesinde de Başyoldaş Krutçef, bilhassa Mao ve arkadaşları tarafından — Amerikaya fazla kredi vermekle itham ediliyor- du. Üstelik, Başyoldaş Kızıl Ejderin Güney - Doğu Asyadaki şımarıklık— larının menfi tesirlerinin kendi üze- rine sıçradığını da görüyordu. Bun- ları tamir etmek ve soğuyan kalpleri tekrar kazanmak lazımdı. Fakat öte 26 yandan Sukarno da, Nehru da, Baş- yoldaştan istediklerini tam olarak sağlayamamışlardı. Gerçekten, Krut- çef gizli ve hususi konuşmalarda bi- le Komünist Çinin hareketlerini -des- teklemişti ama- tenkit etmeğe de yanaşmamıştı. "K" nın, Güney-Doğu Asyada ve bilhassa Hindistanda Ike'ın gördüğü kabule yaklaşan tezahüratı görme- mesinin bir sebebi de hiç şüphesiz buydu Amerika Bir satıcı daha 5.5S60 mil uçakla, 225 mil helikop- terle, 325 mil otomobil ve gemiy- le!" Ike'i Güney Amerikaya götüren Ike'in Güney Amerika Seyahati Dev Boecing, geçen Pazartesi şafakta Maryland'deki Andrews Askeri Ha- va Alanından kalktıktan sonra, Baş- kana bir harita üzerinde seyahatinin bilançosunu çizen başpilot izahatını bu sözlerle bitirdi. Ike yeniden kalp kazanmağa çıkmıştı. Gerçekten, Be- yaz Sarayı terketmesine bir yıl kala Ike'ın, dünyanın her yerinde halk ü- zerinde uyandırdığı tesirden Ameri- kan Milletinin istifade etmeğe ihtiya- cı vardı. Bu ihtiyaç Güney Amerika- da bilhassa büyüktü. Ike şöyle di- yordu: "Birleşik Amerikanın, Güney Amerikalı komşularının dostluğunu niçin bu kadar garanti olarak gördü- ğünü anlayamıyorum!" Gerçekten, Ike geçen haftanın ba- şında seyahatine — başladığında Sov- yet Başbakan Birinci Yardımcısı A- nastas Mikoyan, Kübayı yeni terket- mişti. Meksiko'dan Havana'ya uçan Mikoyanın kazandığı başarı, azımsa- namazdı. Sovyet Rusya elinde bol şe- ker biriken ve Amerikaya bu yüzden bağlı olan Kübadan beş yıl içinde her yıl 300 bin ton civarında olmak üzere 1,5 milyon ton kadar şeker a- lacaktı. Kübada ise ihtilââ Hüküme- tinin Başkanı Dr. Fidel Castro'nun gitgide Amerikan aleyhtarı bir siya- set takip ettiği biliniyordu. Castro, Amerikanın birçok sahalarda göster- diği anlayışsızlıklara — karşı Amerikanın tepkisini temsil du. Castro, Amerikanın bütün Güney Amerikada, kendisiyle mesele çıkar- madıkları müddetçe diktatörleri tut- masından şikâyetçiydi. — Castro, fa- kir Güney Amerika memleketler ne büyük sermayeleriyle girip kolaylık- la büyük arazilere sahip olan ve in- hisarlar tesis eden büyük Amerikan sermayesinin yarattığı — iktisadi sö- mürgecilikten şikâyetçiydi. Bir mem- leket yabancı özel sermayeyi elbette ki isterdi; fakat, yabancı özel serma- ye de, iktisadi hayatı tam manasıyla kontrol altına aldığı zaman, o mem- lekette hakiki istiklâlden bahsetme- ğe imkân kalmıyordu. Bu sebebten Castro, büyük arazileri ve inhisarları devletleştirmeğe — başlamıştı. Bu da Amerikada kötü karşılanıyordu. İş- te, Ike bunları görmüş ve hakiki se- beblerini de takdir etmişti. Birçok politikacının — şamatasına — rağmen, Castro'ya karşı mutedil bir politika takip etmesinin sebebi de buydu. Gü- ney Amerikada kalp kazanmak ve Amerikanın prestijini tekrar yük- seltmek için neler yapmak gerektiği- ni incelemek için seyahate çıkıyordu. Ike, Amerikan idaresinde bir ada olan Puerto Rico'ya uğrayıp Adanın Valisi Luüis Munoz Marin ile görüş- tükten, ve bu kaynayan memleketin meseleleri hakkında bilgi aldıktan sonra -Puerto Rico milliyetçileri Baş- kan Truman'a karşı suikast teşeb- büsünde bile bulunmuşlardı- — geçen haftanın sonunda Brezilyanın, hâlinde olan yeni Devlet Brasilia'ya geldi. Brasilia'da memle- ketinin kalkınmasını mevcut enflâs- yonu büsbütün arttırmakta gören Başkan Juscelino Kubitschek -aslen Çektir- ile birliktte Rio de Janeiro'ya geldikleri zaman Ike hemen bütün Rio halkının sokaklara dökülüp ken- disini karşıladığına — şahit oldu. Ike memnundu: Amerikanın, Güney A- merikada uğradığı zararları telâfi e- decek kadar sevgi sermayesi henüz yenip bitirilmemişti. Günde en aşağı 15 saat çalışan meşhur sambacı Ku- bitschek, Ike'dan -her enflâsyon mütehassısı gibi- yardım istedi. Cru- zeiro -Brezilya parası- nın kıymeti AKİS, 2 MART 1960