Haftanın içinden MANZARA r şey gösteriyor ki D. P. Genel Başkanı kendi ta- ımına yeni bir "“Seçim Maçı" oynatmak kararın- dadır. Sayın Menderes, şimdiye kadar birçok meselede olduğa gibi bu mevzuda da arkadaşlarına hakim olup onlara kendi arzusunu kabul ettirtecek midir, yoksa D. P. Grubunda yaygın görünen "Biz dört sene milletve- killiği yapmak için Ankaraya geldik, iki buçuk senede gitmeyiz" zihniyeti mi seçim tarihini tesbit edecektir, yakınla anlaşılacaktır. Gerçi sayın Genel Başkanın Gru- bu üzerindeki tesirini kimsenin küçümsediği yoktur, ancak “"milletvekilliği" ile alâkalı bahislerde bu itaatli heyetin aslan kesildiği görülmüştür ve iki buçuk sene- lik bir hizmet karşılığında kendilerine dört yıllık bedel ödenmesi dahi, belki birçok Demokrat milletvekilini tatmin etmeyecektir. Fakat bugünün hadisesi şudur : D. Genel Başkanı Adnan Menderes seçimlerin 1960 da yapılmasını 1961 de yapılmasına tercih etmektedir ve bütün hazırlıklarını ona göre düzenlemektedir. Propaganda nutuklarında söylenen 1laflara fazla kıymet vermenin mânası yoktur. Böyle konuşmalarda herkes sadece kendi kuvvetini terennüm eder, maçtan mutlaka galip çıkacağına başkalarını iknaya çalışır. Fa- kat sayın Menderesin, önümüzdeki seçimlerde bir D.P. zaferi ihtimalinin kuvvetli bulunduğuna bizzat kendisi- ni inandırdığı görülüyor. Bu kanaat, tecrübeli olması gereken sayın politikacının 1957 seçımlerıne koyduğu teşhisin neticesidir. ayın Menderese göre D. P. 1957 senesinde son de- rece zor şartlar altında savaş kabul etmiştir. Kalkınma politikasının bir icabı olarak iktisadi konjonktür mu- vakkaten aleyhte renk göstermiş, Muhalefet geçici sı- kıntıları alabildiğine istismar etmiş, meşhur "Süpürge Edebiyatı" basit halkı kandırmıştır. "Yok" lar başarılı İktidarın kozlarını tesirsiz kılmış, millet aldanmış, man- tık yerine hisler hâkim olmuş ve memleketin âli men- faatleri unutulmuş, "Çarşı Psikolojisi" seçimlerde en esaslı faktör yerine geçmiştir. Basının desteğiyle Mu- halefet o seçimlerde bir "voli vurmuştur". Bunun dışın- da D. P. teşkilatındaki hizipleşmeler, mahalli anlaşmaz- lıklar, alt kademelerin birbirine girmeleri C.H.P. nin ekmeğine yağ sürmüştür. Böylece "Dikensiz gül bah- çesi" tahakkuk etmemiş bilâkis güllerin dikenleri daha batıcı hal almıştır. Fakat, sayın Menderesin kanaatine göre, bugün "Yok"lar ortadan kaybolmuş, kopasıca kuyruklar niha- yet kopmuştur. Artık çarşıya çıkanlar istedikleri mal- ları bulmaktadırlar ve İktidarın sayın başı zannetmek- tedir ki alabilmektedirler. Nal,m üpürge ve kahve Muhalefetin elinden çekip alınmış sılahlardır Bunlara dayanarak bir seçim kampanyası yapmak imkânı orta- dan kaybolmuştur. Umumiyetle "Rejim meseleleri" adı altında bilmen dâvalarla ise küçük bir münevver züm- renin dışında kimsenin ilgilendiği yoktur. "İspat hakkı" hâlâ "İsmail Hakkı" dır ve "Meclis Başkanlık Diva- nının tarafsızlığı" yalnız İsmet İnönünün üzerinde dur- u bir meseledir. Kalkınan Türkiyede böyle safsata- larla uğraşan kimse mevcut değildir. Memleketin dâva- ları, memleketin meseleleri bambaşkadır ve bunlarla kendisi, Adnan Menderes, yakından alakalıdır. Vatan- daşlar Başbakana gözü kapak emniyet edecekler, selâ- AKİS, 3 ŞUBAT 1960 hiyetlerini tazeleyeceklerdir. D. P. en azından 1957 ye nazaran kuvvetlidir ve piyasada mal bolken, 1960 da girişilecek bir "Seçim Maçı" nın muhtemel galibi D. P. dir. Bu açık kuvvetin üzerine, sayın Menderesin zihnin- de, "Muhalefetin insafsız, vatanperver olmayan, münkir e muhteris taktikleri" ni karşılamak üzere eklenecek birtakım yardımcı faktörler, zaferi garanti hale sok- maya yetecektir. D. P. Genel Başkanı Devlet Radyosun- dan nasıl fütursuzca diye bahsediyorsa Devletin diğer vasıtalarını da seçimlerde partisi emrine vermekten çekineceğe benzememektedir. Ayrıca D geniş imkânları olan, icabında su gibi para akıtabilen, hiçbir masraftan çekinmeyen ve kendisini Karunun de- ğilse bile milletin hazinelerine sahip sanan bir teşek- küldür. Bir üçüncü faktör, idare âmirlerinin tutumları ve partizan idaredir. Baskı makinesi icabında tek taraf- lı işleyebilir ve "Muhalefetin yakışıksız manevraları"yla muvazene tesis edebilir. Sayın İnönüye bakılırsa, D. P. tarafından kullanılacak bir dördüncü silâh din istismar- cılığı olacaktır. Bu destekler D. P. nin zaten mevcut kuvvetine eklenince seçim şansının İktidara gülmeme- sine imkân yoktur. Böylece, seçmen reyi ile ekalliyette olmak handikapından D. P. kendisini kurtaracak, bun- dan sonra gelecek antidemokratik icraat "milletin irâ- desi" etiketi altında tatbik sahası bulacak, en mühimi, İsmet İnönü bir dahaki seçimlere kadar dört yıl daha yaşlanacak ve sekseninde bir politikacı haline düşecek- tir. Seçim dönemeci atlatıldıktan sonra İktidarın hem içte, hem dışta itibarı kat kat artacak, krediler daha kolaylıkla sağlanacak, itiraz sesleri bastırılacaktır. Bu görüşün bir tek noktada realist bulunduğu şüp- hesızdır Seçım şansı bakımından 1960 in 1961 e naza- için daha elverişli olduğu muhakkaktır. Hele yenı yıl butçesıyle memleket, 1961 den itibaren tarif- siz dertlere katlanmak zorunda kalacak, bugünkü za- hiri mal bolluğu tekrar sıkıntıya kalbolacak ve meşhur "Yok" , kopasıca kuyruklar yeniden bütün buruk lezzetleriyle ortaya çıkacaktır. Ama, bunun dışında sa- ın Menderesin hesaplarını kabul etmek pek zordur. D. P. nin lideri teşhiste aklandığı için hatalı neticelere varmaktadır. 1957 nin iktisadi — konjonktürünün ve Çarşı psikolojisi" nin D. P. aleyhinde işlediğini teslim etmemeye imkân yoktur, fakat bir yandan bunların rolunu mübalâğa etmek, diğer taraftan iktisadi vazi- yetin şimdi güllük gülistanlık olduğunu sanmak büyük ihtiyatsızlıktır: Hele hizipleşmelerin ehemmiyetini bü- yültmek ve meselâ Ankara hezimetini iki rakip klikin çekişmesine bağlamak sayın Menderesi ve topyekün D. . yi acı hayal sükutlarına düşürmeye namzet görüş- lerdir. Bugünkü hâdiselerin ortaya koyduğu manzara bu dur. Sayın Menderes kendisini kuvvetli sandığı ve elin- deki imkânlarla bu kuvveti biraz daha çoğaltacağı ka- naatinde bulunduğu için derhal seçime gidilmesi taraf- tarıdır. Memleket realiteleriyle arasına "Etraf" denilen tahtaperde giren bir politikacı için bu yanılma elbette ki mukadderdir, elbette ki normaldir. Boyle hallerde ayılma, hep seçimler kaybedilince vuku bulur u, bir tarihi hakikâttir.