İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Dış Ticaret Tahminlerde isabet! I_Ekıkatlerın meydana çıkması hu- usunda görülmemiş bir hassasi- yete sahip olan Ticaret Bakanı Hay- rettin Erkmenin geçenlerde bir gün Büyük Millet Meclisi Bütçe Komis- yonunda "rakam üzerinde ihtilaf ol- maz" dediğini işiten Muhalefet mil- letvekilleri tebessüm etmekten ken- dilerini alamadılar. Mevzu, ihracat idi ve Muhalefet, Ticaret Bakanını aşırı tahminler yapmakla itham edi- yordu Ne demişti Ticaret Bakanı? Geçen 20 Ağustos günü uğurlu eliyle İzmir Fuarını açarken, 1959 yılı -bütçe yı- lı değil, düpedüz takvim yılı- içinde Türkiyenin ihracatının 440 milyon doları bulacağını söylemişti. Şimdi ise, Başbakanlık İstatistik Umum Müdürlüğünün bülteni Bakanı açık şekilde tekzip ediyordu: 1959 yılı so- nundaki geçici rakamlara göre Tür- kiyenin ihracatı — 335.100.000 doları aşmamıştı. Üstelik, nihai rakamların bundan da düşük olması ihtimali vardı. Fakat, eski asistan Erkmen, bü- yük bir kiyasetle kendisini savunma- ğa koyuldu. Onun ne kabahati vardı ki? Sene içinde yapılan tahminleri kat'i taahhütler olarak ele almak in- safa sığar mıydı? — Üstelik, yaptığı tahmin hiç de yanlış değildi. Bütün kabahat, o münasebetsiz. Mac Do- nald'daydı. Amerikan Çelik İşçileri Sendikasının başına geçip de grev ilan etmeğe ne lüzum vardı? O za- man, herşey istendiği gibi yürüye- cek, Türkiye kromunu da, tütününü de ihraç edebilecekti. Fakat, ah o çelik grevi! Her şeyi mahvetmişti. Amerikan sanayicileri kromumuzu almamışlardı. Tütünler için ise -ne- dense yine çelik grevi yüzünden- bir türlü vapur bulunamamıştı! Ama kendisi, Ticaret Bakanı Erkmen ola- rak, tahmini ve önlenmesi kabil ol- mayan hâdiselerden elbette ki mes'ül tutulamaz Dogrusu istenirse, bu şahane sa- vunmaya hiç diyecek yoktu. İnsanın hayranlıktan sus pus — oturmaktan başka yapacağı şey kalmıyordu. Es- ki asistan Erkmen, bu sözleriyle dün- yada cereyan eden hâdiseleri için yabancı gazeteler bir Türk gazetelerini bile doğru dürüst okumağa vakit bulamadığını açıklı- yorsa, kabahat elbette ki, kendisi- nin değildi. İşlerin — çokluğundaydı. Hakikaten genç Bakan, parlak sa- vunması sırasında bir küçük nokta- yı unutmuşlardı: Amerikadaki çe- 22 İzmir Fuarı açılmadan tam lik grevi, bi Ö istisnasız lemişlerdi! Böyle olunca, acaba Erk- men tahminlerinde bir az daha iti- dalli davranamaz mıydı? İtidal mi? Asla! Fakat, itidal D.P. nin rakam propa- gandasının parolası değildi. "Ra- kamlar tek başına konuştuğu za- man" tesirli olmalıydılar. Sonra, başka rakamlar onları tekzip etse bile, ilk tesir ilk tesirdi. Nitekim, eski asistan Erkmen daha sonra Trabzon- da irat buyurdukları nutukta da -çelik grevi devam ediyordu- yanlış tahmin yapmakta kusur eylememişti. Hatta, Ticaret Bakanlığı servisleri 1 Kasım 1959 günü Meclisi açış »nutku için hazırlık yapan Cumhurbaşkanına da yanlış rakam -370 milyon dolar- ver- mekte beis görmemişlerdi. Şüphesiz, bütün Bakanlıkları murakabe ve hatta idare etmeği tabii vazifesi sa- yan zorlu Dışişleri Bakanı bunu gör- müş olsaydı, rakamlarda -ve hayat- ta- doğruluğa büyük kıymet verdiği için elbette ki, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğini — ikazda gecik- mezdi. Fakat, nasılsa Ticaret Ba- kanlığı bu işte Dışişleri Bakanlığını -bir defaya mahsus olsun- atlatıver- mişti. Cumhurbaşkanı da 1 Kasım günü Mecliste, 370 milyon dolarlık Hayrettin Erkmen Uyusun da büyüsün! ihracatın 1959 yılı içinde tahakkuk edeceğini D.P. milletvekillerinin tak- dirleri arasında bildirmişti. Nutuktan sonra haftalar geçti ve 1960 bütçesi Meclise verildi. se- i Bakanı Hasan lar olarak kapanacaktı. Fakat, neti- cede bu tahmin de yanlış çıktı ve ih- racat yekünu 355.100.000 doları aşa- madı. Gelen de yok Işın berbat tarafı şudur ki, ihracat gibi ithalât da parlak bir manzara arz etmemektedir. Maliye Bakanı 4 Ağustos 1958 kararlarını Mecliste izah ederken, devalüasyon sayesinde yıllık ithalâtımızın 630 milyon dola- ra çıkacağını söylemişti Halbuki, devalüasyonun — tesirlerinin hemen ilk aylarda hissedilmeyebileceği he- saba katılsa dahi, bu tesirler kendi- sini 1959 başından itibaren hissettir- mek gerektiğine göre ithalâtımız bu tahminin çok gerisinde kalmamalıy- dı. Halbuki, hakikat şudur ki, itha- lâtımız 1959 yılı içinde — 438.700.000 doları geçmemektedir. Cumhurbaş- kanı ise, Meclisi açarken 560 milyon dolardan bahsetmişti. D.P. nin tah- minleri bu noktada da yanlış çıkmış- tı. Fakat, asıl mühim olanı, ithalâtın, azlığının, ihracat gelırlerının azlıgı— glanmasıdır. Devalüasyona rağmen, 1959 yılı ihracatı 1950 - 1959 devresinin ihracat ortalamasını ancak 9208,8 nisbetinde aşabilmiştir ve 1959 yılı ihracatı 1953 ve hatta 1952 yıllarının ihracatının altında kalmaktadır. Paramız Üüç mislin- den fazla dış kıymetinden budanmış, buna mukabil, ihracatta devede ku- lak kabilinden bir artış ancak sağla- nabilmiştir. Mütehassıslar, bu artı- şın da 1958 de satılamayıp da 1959 a devredilen — malların satılmasından ileri geldiğini söylüyorlar ve gelecek yıl için büyük bir iyimserlik göster- miyorlar. Üstelik açık var Dş ticaret açıklarına gelince, kredi ve ithalât tahditleri sayesinde, 1959 açığı 1952 ve 1955 in rekor açık- larının altındadır. Fakat, dış ticaret açığımız, 1957 den beri tekrar art- mağa başlamış ve 48.400.000 dolar- dan 1959 da 83.600.000 dolara çık- mıştır. On yıl içinde dış ticaretimiz Avrupa Müşterek Pazarına, Serbest Ticaret Topluluğuna, ve -İngiltere hariç- sterling sahası- na, Demirperde memleketlerine ve diğer iki taraflı kliring — anlaşmala- rıyla ticaret — yaptığımız memleket- AKİS, 3 ŞUBAT 1960