Bir Mülakat İşte İstiml kzedeler "Benim apartmanım Aksarayın en güzeli, en sağ- Resmı' iddia şudur : İmar kazmasının işlemeye başladığı şurada bu- rada, binaları istimlâk edilen vatandaşlar mallarının bedelini ala- mamış da bulunsalar sevinç içinde, zıpzıp zıplamaktadırlar. Bunlar, bir memleket hizmeti yapmanın tarifsiz bahtiyarlığı içindedirler. "Paramı- zı alamayalım, ne gam! Vatan imar oluyor ya.." demektedirler. Nitekim bu yolda bazı telgraflar radyolarda kıraat olunmakta, muteber Zaferde neşredilmektedir. İstimlâkzede vatandaşlar Adnan Menderese minnet- lerini, şükranlarını bildirmektedirler. Herhalde, parasını vermeden ev- lerinin yıktırıldığı için olacak... Bu haftanın başında pazar günü şu tel- graf ortaya atıldı: ın Adnan Menderes Tarihi ve güzel Adamamızın ilk defa olarak yüksek direktif ve kıy- metli alakalarınızla imarı işine fiilen başlanmış bulunmaktadır. Aziz Türk vatanının imarı hususunda sarfettiğiniz gayretlerin böy- lece müşahhas delillerini görmek her memleketsever gibi bizleri de yü- rekten sevindirmiştir. Evlerimiz ve işyerlerimiz bu hizmet uğrunda istimlak edilmiş ve bizleri memnun eden bedelleri ödenmiştir. Böylece — şükran — hislerimiz bir. kat daha artmıştır. Güzel şehrimizin imarındaki çok kıymetli çalışmalarına da daha geniş hizmet ve yardımlarımızı katmak bizler için de şerefli bir vazife- dir. Yürekten gelen bu hislerimizi belirtirken zatı devletlerine en derin hürmet ve minnettarlığımızı arzederi. Ziyapaşa Bulvarında 29.1.960 da evlerı yıkılanlardan Arzu Şeker- li, Selâhattin Akçan, Mustafa Alçadağlı, Mustafa Aygün, İbrahim Öze- kici, A yşe Bülbül, Meryem Erdoğan, Hacı Ömer Sabancı, Ayşe Coşar.” Halbuki seksen yaşındaki Ayşe Özkantuna geçen hafta AKİS'in İstanbuldaki muhabirine bambaşka şeyler anlattı. Beli iki büktüm Ayşe Özkantuna hiç de sevinçten zıplamıyordu ve gözlerinde memlekete hiz- met aşkının pırıltısı yoktu. Evi yıkıldıgından beri Lâlelideki Tayyare apartmanlarında oturan ablasının yamna sığınan yaşlı kadın AKIS mu- habirini * sıgıntı yaşadığı"daireye bile ona der- dini kendi üslubuyla, kapı aralıgmda naklettı Ayşe Özkantunanın söz- leri D.P. propagandacılarına ithaf olun öbür tarafından çıktılar. Ne kadar da çabuk yıktılar lamı idi. Her tarafını betondan yaptırmıştım. Yanın- da bir küçük ev dana vardı. Apartmanım Yenikapıdan gelen cadde ile Lâleliye çıkan yokuşun Aksaray mey- danında kesiştiği köşede inşa edilmişti. Tam sekiz da- ire, sekiz dükkandı. Ayda 2940 lira irad getiriyordu. 1957 deki değeri iki milyon lira civarındaydı. Ben Ak- sarayın en eski bir ailesine mensubum. Meşhur Aksa- ray yangınında dokuz yerde evimiz yandı. Bizim aile- nin erkekleri hep hekimdir. Benim kocam da hekimdi. Öldü, Allah rahmet eylesın Çoluğum çocuğum yok. Bu sebeble yıkılan evimi hayra vermiştim. Koca apart- manla yanındaki küçük evi Kızılaya, Türk Hava Ku- rumuna, Verem Dispanserine, Darülacezeye, Darüş- şafakaya ve dedelerimin yaptırdığı Kıztaşı İskender Paşa camii eliyle Bursadaki Selimiye camiine vakfet- miştim. "22 Ekim 1957 günü apar topar, kiracılarımla be- raber, ne olduğumuzu anlamadan evden çıkarıldık. Gü- müş takımlarım, eşyalarım, daha nice şeylerim pence- relerden atıldı. Kiracılarını kiralarını bile ödiyemedi- er. Koca koca vinçler apartmanın bir ucundan girdiler, koca apartmanı! Ben, bu ihtiyar, hasta halimle sokak- lara düştüm, ablamın yanına sığındım. Sonra bekle- dik ki apartmanın parasını Öödesinler. Yanındaki küçük evi binadan bile saymadılar. Arsa gösterdiler. Heyet getirttim, para ödedim, gene kâr etmedi, arsa göster- mekte direndiler. Apartman için de 430 bin lira takdir ettiler. Bir avukat tuttum, takdir edilen paraya itiraz ettim. Ama neticece birkaç bin lira ancak arttırdılar. İş bununla bitse... "Vinçler aparatmanımı yıldırım düşmüş gibi, da- kikasında yıktılar ama, paramı vermeye hiç kimse ya- naşmadı. Baktım, ne gelen var, ne giden. Aldırmıyor- lar bile. Vinci göndermesini biliyorsun, paramı da göndersene.. Nerede? Mecbur oldum, kollarımı sıva- "İstimlâk paramı almak için tam altı defa Bele- diyeye gittim. Günlerce bekledim. Kapıcıya bağırdım, odacıya ağladım. Kimse beni dinlemedi. Nihayet ye- dinci keresinde beni bir kısa boylu, kafası saçsız zatın yanına çıkardılar, (AKİS'in notu: Kemal Aygün ola- cak) Bu adama derdimi anlattım. Hemen halledeceği AKİS, 3 ŞUBAT 1960