YURTTA OLUP BİTENLER iner inmez -her zaman olduğu gibi- gazetecilerin hücumuna uğradı. Şe- ref salonunda herkes ikinci Londra Konferansında neler olup bittiğini şiddetle merak ediyordu. Fakat, Ek- selans Küçük çok sükuti olmuştu. Kendisine verilen talimata harfiyen riayet etti ve hemen hiç konuşmadı. Gazeteciler, Doktorun ağzından sade- de "Eğer 19 Marta kadar da anlaş- maya varılamazsa, — Adanın bağım- sızlık tarihinin tekrar tehir edileceği tarzında herkesin bildiği hakikatleri duydular. Bu hakikatlerden bir tane- si de, Adadaki İngiliz üsleri hakkın- a hâlâ bir uzlaşmaya — varılmamış olmasıydı. Fakat, daha az beklenen Fazıl Küçük Şişt!... bir açıklama iktisadi yardım konu- sunda da tilâfın devam etmekte olduğuna dair sözler oldu Doğrusu istenirse, Dr. Küçükün bu beyanatı Başpiskopos Makariosun demeciyle karşılaştırılınca, İngiliz Hâriciyesinin İkinci Londra Konfe- ransının neticeleri üzerinde nasıl o- lup da bu kadar iyimser olduğunu kestirmek kabil olmadı. Başpiskopos Cenapları, kötümserliğini açıkça ifâ- de etmekten çekinmemiştir. Dr. Kü- çük ise aslında kötümser falan de- ğildir ama Zorludan, Rumlar ve Yu- nanlılarla İngilizler arasındaki ihti- lâflarda vaziyet almaması ve hatta mümkünse Rumları desteklemesi için talimat almıştır ve bu talimat dola- 16 yısiyle sükutiliği muhafaza — etmek- tedir. İngilizlerin kararları itekim aynı gün Kıbrıs Genel Va- lisi. Sir Hugh Foot'un Lefkoşe Radyosunda yayınlanan demecini dinleyenler, Küçükün bahsetti- ği ihtilâf noktalarının hepsinin hal- ledildiği D Sır liz Milletleri wealth- girmesinin İngiliz Hüküme- tince tasvip edildiğini, İngilterenin diğer Commonwealth üyelerinin de bu iltihakı tasvip etmeleri için elin- den gelen gayreti sarfedeceğini ve Kıbrıs Temsilciler Meclisi kurulup bu konuda karar alana kadar Kıbrı- sa bir Commonwealth üyesi gözüyle bakılacağını bildiriyordu. Sir Hugh, ayrıca, İngilterenin kendi hâkimiye- ti altında kalacak olan üs bölgesinde ilk başta mevcut bütün köyleri -Ak- bırakıldığını, — üsler başta 16 bin Kıbrıslı varken sadece — 4.500 Kıbrıslı kaldığını ve bölgenin — mesahasının da yüzde 20 nisbetinde indirildiğini — açıklıyordu. İktisadi yardım konusunda da Selwyn Lloyd, Makariosla Küçüke hâlen yapılan 2,5 milyon sterlinlik yardımın geniş ölçüde nı ve bunun 3/4 ünün hibe ve sadece 1/4 ünün faizli kredi olacağını bil- dirmiştir. Gerçi Selwyn Lloyd, iki li- derin istedikleri gibi 4 milyon ster- lin rakamını telâffuz — etmemiştir. Ama Adaya verilecek iktisadi dımın bundan daha az olmayacağı açıktır. Zorlu Dışişleri Bakanından örnek aldığı için olacak Küçük, her- hangi bir yardımı kâfi saymamayı prensip addettiğinden, yardım konu- sundaki ihtilafın devam ettiğini ve Ada istiklale kavuşunca Amerika- dan da ayrı yardım isteneceğini bil- Adadaki İngiliz askeri masrafları ile Türkiye ve Yunanistanın da kendi Cemaat- lerine yapacakları yardımlar düşü- nülecek olursa, Kıbrısın yardımdan yana bahtı pek o kadar kara görün- memektedir. Fakat, dava, İngiliz ve Amerikan yardımlarının iki Cemaat arasındaki taksimi şeklindedir. İşte o zaman, çıngarın çıkacağına şimdi- den muhakkak nazarıyla bakılmak- Işın aslında, Dr. Küçük dilini tut- mağa mecbur edilmese dayana- mayıp çıngarı şimdiden çıkartacak ve bunda tamamen de haklı olacak- tır. Çünkü, üsler meselesinde anlaş- mazlığın devam etmesi hiç beklen- medik bir sebepten dolayı olmuştur. Başpiskopos Makarios, İngiliz üsle- rinin kurulacağı — bölgenin — İngiliz hakimiyeti altında olmasını kabul etmemekte -bölgenin sivil idaresine geniş ölçüde iştirak ettirilmesine rağ- men- bu bölgenin Kıbrıs hâkimiyeti altında olmasını ve Kıbrıs Hüküme- tinin bir anlaşmayla İngiltereye üs kurma izni vermesini istemektedir! Halbuki bu, Londra Anlaşmalarına açıktan açığa aykırıdır. Londra An- laşmalarında, hayli sarih bir surette sınırlandırılan bir üs bölgesinin İn- giliz hâkimiyeti altında olacağı be- lirtiliyordu. İngiltere, şimdi Londra Anlaşmalarında tesbit edilen hududu Makarios İsteyenin bir yüzü... geri çekmeğe razı olmuştur. Fakat, üs bölgesini hâkimiyeti altından çı- karmağa razı olmağa hiç niyetli de- ğildir. İngilterenin bu konuda tâviz ver- ları değiştirmeğe ceğine dair yemin, Kara cübbeli papazın, bugün İngilte- re karşısında ileri sürmeğe — cüret ettiği buna benzer tâdil talepleri, ya yarın Türk Cemaatine ve Türkiyeye karşı sürülürse ne olacaktır? Doğru- su, iki lider, Kıbrıs Cumhuriyetinin bayrağını tesbit ederken beyazın or- AKİS, 3 ŞUBAT 1960