Tahkik Heyetinin azaları kendılerını o saatlerde yorgun argın dışarıya a- tabildiler. Tahkik Heyeti vazife görürken gerek hiziplere dahil, gerekse hizip- dışı birçok partili il merkezine gel- di ve çalışmaları dikkatle takip et- ti. Bir hafta müddetle merkezin Ba- sın Odası da gazeteciler tarafından dolduruldu. Bütün binada konuşulan tek mevzu Tahkik Heyetinin varaca- ğı neticeydi. Tahkik Heyeti haftanın sonunda İstanbulun eski il başkanla- rını da dinledi. erdenin arkası. Tahkık Heyetinin çalışmaları uzun zamandanberi bilinen bir hakika- ti ortaya koydu. Huzursuzluğun esa- sı perde önünde değil, perde arkasın- delegeleri ele geçirmek ise Teşkilat kongrelerine hakim — olmakla kabil- dir; bu bakımdan hizipçilik en alt kademelere kadar yayılmalı ve ora- dan yukarıya doğru tekrar çıkmalı- dır! Bu hesabın şampiyonları el al- tından "İnönüden sonra Partiye ken- dilerinin hakim olacağı" propagan dasını yapıyorlar, — istikbalde muzaf mavi boncuklar -İdare Meclisi aza- lıkları, Milletvekilliği, hatta Bakan- lık- dağıtıyorlar, — şimdilik uğradık- ları mağlübiyeti geçici gibi göster- meye çalışıyorlar, kendi üzerlerine oynamanın faydalı olacağı kanaatini yaymaya gayret ediyorlardı. Tahki- kat sırasında bu hakikat açık şekil- de belli oldu ve hem teşhisi, hem te- daviyi kolaylaştırdı. Üstelik, İstan- İstanbul C.H.P. İl Merkezi Temizlik var daydı ve Kurultaydaki İstanbul de legelerini bir bayrak altında toplama dâvasıydı. Yoksa ortada, bırakınız fikri, bir metod ihtilâli dahi yoktu. Elbette ki açıktan dövüşen hizip baş- ları bir muayyen yapıdaydılar ve bu yapının icabı olan silahları kullanı- yorlardı. Ama bu, bir sebepten ziya- de neticeydi ve perdenin arkasında bulunanlar kendileriyle kafa dengi sayılabilecek tipleri bulup ortaya çı- karıyorlardı. Aslında hesap şuydu : İstanbul, Kurultayın en kalabalık he- yetidir; ayrıca Marmara ve Trakya İstanbulun tesiri altındadır; bu ba- kımdan İstanbul delegeleri ele geçi- rilirse Kurultayda şahsi at oynatmak kolaylaşır, birtakım kararlar aldırı- lır, birtakım başka kararlar önlenir; AKİS, 3 ŞUBAT 1960 bulun "Gecekondu seçmeni" ni cez- betmek için "Halk arasına girerek çalışmak" prensibini ortaya atanla- rın halk arasına filân girmedikleri, bütün gayretlerini "delege avı" na tahsis ettikleri, bir siyasi partide bulunması elzem — "dinamik sınıf"ı aslında başkalarının temsil ettikleri, fakat şamatacıların gürültüsünden onların gözden kaybolduğu da anla- şıldı. C.H. P. İstanbul seçimlerini ka- zanmak için hem fikir adamlarına, hem dinamik adamlara bol bol malik- ti. Fakat ne bunların birincilerinin tamamı kravatlılar hizibindeydi, ne ikincilerin tamamı — Kravatsızlarla kolkolaydılar. Kravatlılar ve Kravat- sızlar "delege avı"nda başarı kazan- mak için muayyen sınıfların inhisa- YURTTA OLUP BİTENLER rını sinelerinde toplar gibi bir hava estiriyorlar ve ilk nazarda etrafı al- datıyorlardı. Tahkik Heyeti İstanbul Teşkila- tının aslında sapasağlam olduğu hu- susunda ittifak etti. Ama bu teşkilat üzerinde oyunlar çevirenlerin bazıla- rının alaka köklerinin gelip ta... Ke- mal Aygüne dayandığının da delil- leri tahkikat sırasında ele geçti. Hi- zipçilik suni tertiplerle besleniyordu ve aslında Genel Merkez otoritesini dirayetle kullanırsa İstanbuldaki bü- tün iyi niyetli C. H. P. lileri bir bay- rak altında toplamak işten bile de- ğildi. İyi niyeti olmayanları Parti içinde muhafaza etmenizi ise hiçbir fayda vermeyeceği Tahkik Heyeti tarafından bu haftanın — başlarında Genel Merkeze bir fikir olarak akset- tirildi. Partide şahsi at oynatmak is- teyenlerin mavi boncuklarının cam boncuktan ibaret bulunduğunu anla- mayanlar ve rotalarını — değiştirme- yenler elbette ki hatalarının bedeli- ni ödeyeceklerdi Bu ödeme esnasın- da Kravatlı veya kravatsız etiketi değil, partinin menfaati gözönünde bulunacaktı. Dışişleri Savrulan harman u haftanın başlarında bir gün, ak- Bşama doğru, Bütçe Komisyonunda yorulan C. H. P. Maraş Milletvekili Emin (Hoca) Soysal biraz istirahat etmek ve bir çay içmek için C. H. P. Grubuna girmişti ki nefes nefese ge- lenbir hademe kendisini tekrar Bütçe Komisyonuna çağırdı. Komisyondaki Ç, H. P. Milletvekilleri, Meclis tari- hinde — rastlanmamış bir hâdiseyle karşı karşıya kalmışlardı. Gündem- de 1960/61 Mali Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının Tarım Bakanlığına ait faslı vardı. Başkan birdenbire müza- kereyi kesmiş ve "Hariciye Vekâleti Bütçesinin Yabancı Misafirleri Agır— lama Faslına 3.180.000 Lira Hakkındaki Kanun Tasarısı"nın gö- rüşüleceğini bildirmişti. Böyle bir ka- nun tasarısının görüşüleceğine dair Komisyon gündeminde hiçbir kayıt yoktu. Tasarı dana önce bastırılıp Komısyon üyelerine olarak tâyin edilmemişti. bu tasarıyı raportör tetkikatı ve ra- poru olmaksızın müzakere ve kabul etmeğe davet ediliyordu. Üstelik, Dı- şişleri Bakanı da ortalarda — yoktu. Bu bakanlığı temsil etmek üzere ge- len zatı kimsecikler tanımıyordu. Temsilci zat kendisini tanıtmaya lü- zum görmedi. Daha sonra çıkan riva- yetlere bakılırsa, bu zat, vaktiyle Ba- 13