llçelerı il oluyor S eçim çevrelerini dolaşan D. P. milletvekilleri o kadar çok ilçe- ye, il olacaklarını vaadettiler ki, e- ğer bu vaadler tutulursa, Türkiye - nin idari taksimatında ilçe kademe- sini kaldırmak veya köyleri, bucak- ları ilçeliğe terfi ettirmek lâzımdı. . P. li hatiplerin cömertliği sayesin- de, bütün ilçeler pek yakında il ola- caklarını öğrendiler iplerin bol keseden "illik" rüt- besi dağıttıkları sırada, filhakika İ- çişleri Bakanlığında münhasıran ba- kanlık personelinden müteşekkil bir komisyon müstakbel illerin listesini hazırlıyordu. Komısyon bazı harita- lar yaptırmıştı. Bu haritalar üzerin- de renkli kalemlerle bazı ilçeler bir yerden alınıp diğer yere - verilmek- teydi. Eğer bu nakli mekân eyliyen ilçelerin yeni durumu begenılmezse silbaştan yapılarak ilçe eski yerine İade olunuyordu. Hâlen "neden il ol- ması gerektiği" komisyon üyelerin- ce bilinmiyen 54 il adayı ilçe vardı. Komisyon, adayların 14 ü üzerinde daha ciddi bir şekilde durmaktaydı. Bunlar Iğdır, Doğu Beyazıt, Bayburt, Şebinkarahisar, Divriği, Akhisar, Si- lifke, Aksaray, Bandırma, Karaman, Kilis, Develi, Kırıkkale ve Merzifon- du. Bu hâle nazaran Iğdır Karstan, Doğu Beyazıt Ağrıdan, Bayburt Gü- haneden, Şebinkarahisar Gire-: şundan, Divriği Sivastan, Akhisar Manisadan, Silifke Mersinden, Aksa- ray Konyadan, Kilis. Gaziantepten, Develi Kayseriden, Kırıkkale Anka- radan, Merzifon da Amasyadan ayrı- lacaktır Tabii ki en büyükteknik mesele, bu suretle elde edilecek yanı illerin — hudutlarının D.P. nin seçim şansını arttıracak ve H.P. nin ka- zanma şansım azaltacak şekilde tes- bitiydi. Çalışmalar bu yüzden kolay kolay biteceğe benzemiyordu. D. P. milletvekilleri, büyük ihsanlar- da bulunanların cömert tavırlarıyla "pek yakında" müjdesini ilçelere u- laştırdılar. Yok öyle şey! D P. propagandasının uçuncu te- mini İnkâr teşkil etti a İnö- nünün başına atılan, taş” dıyenlere tıpkı Himmet Ölçmen gibi "İnönü- ye atılan ne bir taş, ne de yarılmış bir baş vardır" dediler. Tahkikat ö- nergelerının gunde alınmamasın- dan açanlara "zorlamaya pabuç bırakamayız cevabını verdiler. Hür- iyet ve murakabeden bahseden na- dır safdillere güldüler. D. P. İzmir Eşrefpaşa teşkilâtının ocak ve bucak idare heyetleri azalarından müteşek- kil 200 kadar partili bu safdiller a- rasındaydı. Hayat pahalılığı ve zam- lardan dert yananları tıpkı Behzat Bilgin gibi "hayat pahalılığı yoktur. refah vardır" diye susturdular. Ye- rine göre "buğdaya da zam yaptık" tarzında övündüler. Ecnebi mütehas- cümlesine — sığınarak yok, nurlu istikbal kapı- nın eşıgınde buyurdular, işte zaten kumaş fiyatları ucuzlatılmıştı, şim- di elektrik de ucuzlatılıyordu. 8 Adnan Menderes Düşünen — adam Tabii ki bu tatlı sözler, imtiyaz- sız demokratlar da dahil, hayat pa- halılığını her gün, her dakıka yaşı— yan dinleyicileri sadece güldürdü Esasen "hayat pahalılığı — yoktur" lâfının herkesi güldüreceği bilindiği için, bazı ucuzlatmalarla oyalamala- ra gidilmişti. Kumaş ve elektrik fi- yatlarına evvelâ büyük bir zam, son- ra ufak bir ucuzlatma yapılmıştı. He- le daha henüz zam gören elektriğin ucuzlatılması için rasyonel hiç bir sebep yoktur, indirme, elektrik fa- turalarının. 100 bin liradan 150 bin liraya yükselmesinden sızlanan bü- yük sanayicilerin ricası üzerine Bey- fendinin emriyle yapılmıştı. Ama bu birkaç maddeye inhisar eden "avut- ma' politikasının kimseyi avutması- na imkân yo İşte bunu bildikleri, — gördükleri ve yaşadıkları için seçim çevrelerın— a dönen D den An . P. millet killeri bıraz duşunceh biraz sınırlıy— diler. Birçok milletvekili — zamların Meclisin tatile girmesinden — sonra yapılmasını affedemiyordu. lŞlitekim bazı milletvekilleri "meşru müdafaa" sadedinde bunu seçmenlerine duyur- dular. "Pek güzel ama, ya zamlar?" diyenlere "Hükümet, Meclis tatile girdikten sonra zam yaptı, görüyor- sunuz,, ya bu zamlardan bizim de ha- berimiz yok" cevabını verdiler. Ama bu habersiz bırakılmanın hesabını da 14 Temmuz Salı günü yapılacak Grup toplantısında, sormak azmiyle Anka- raya geldiler. Sinir yatıştırma tekniği M ılletvekıllerının seçim — çevrele- r dönüşlerinde nükse- den sınırlılıklerıne D. P. yüksek ka- demeleri artık alışmışlar, fırtınaların nasıl yatıştırılacagım ogrenmışlerdı AKİS'in D. releri muha onumuzdekı grup toplantısımn nasıl cereyan edeceğini -pek az yanılma payıyla- şimdiden söyliyebilirdi: Mu- tad üzere evvelâ Ankaraya içleri do- lu gelen bazı hatiplerin ateşli ko- nuşmalarına müsaade edilecekti. Ha- tipler zamlara verip veriştirecekler- di. Bu toplantının hatipler bakımın- dan "iç boş altma", idareciler bakı- mından "“nabız dinleme" safhasıydı. Sonra sıra Ticaret ve Sanayi — Ba- kanlarının konuşmasına gelecekti. Bakanlar hatiplerin yanlış kanaat- lerini düzeltecek, noksan — sözlerini tamamlıyacak ve, havayı hazırlıya- caklardı. Daha sonra D. P. Genel Başkam nurlu ıstıkbale sahip, güllük gulıstanlık müreffeh Turkıyenın in- şirah verici bir tablosunu — çizecek. ortada endişeyi mucip hiç bir hâl bulunmadığını anlatacaktı. Neticede de zamlardan dolayı koparılması bek- lenen fırtına sakin bir melteme çev- C.H.P. Hakikat gezisi (Kapaktaki politikacı) Geçen haftanın sonunda Pazar gü- vrolet — arabasından inen toz toprak 1çındeki genç adam, eline sıkıştırılan D. P. tamimim o- tan sonra kocaman bir kah- kaha savurdu: "Eh, şimdi inandım ki bizim bir aylık koy köy, kasaba kasaba gezilerimiz, sandıgımızdan çok daha tesirli olmuş Chevrolet'- den çıkan, tozlu adam vazıfesını iyi yapmış insanların gönül rahatlığı i- çinde bir kahkaha daha attı ve son- ra D. P. tamimini yüksek sesle oku- maya başladı, Menderesin imzasını taşıyan tamimde H. P. milletve- killerinin faaliyeti Balk an komite- Bit ciliği" olarak vasıflandırılıyor ve D. P. teşkilâtına "dikkat" işareti veri- liyordu! Neşir yasaklarının örtmeye çalış- tıkları hakikatleri vatandaşa ulaştır- mak için köy köy dolaşıp konuşmak- tan başka bir şey yapmıyan milletvekillerinin bu en meşru faa— liyetine "komitecilik" damgası vu- rulması için, D. P. idarecileri hâki- katen çok.ürkmüş olmalıydılar. ÜUr- küyorlardı, çünkü vatandaş gazete- lerdeki beyazların sesle ifadesini can kulağı 'ile dinliyordu. Gazetedeki be- yazlıkların şifresi çözülünce liler tıpkı C. H. P. hatipleri gıbı ha ret, utanç ve tiksinti duyuyorlardı Komitecilik, hele Balkan komitecili- ği bunun neresindeydi? Ama madem ki milletvekilinin en tabii hakkım kullanmasına, yani vatandaşa bildik- lerini söylemesine '"komitecilik" adı veriliyordu, demek ki bir aylık faa- liyet tesirli, pek çok tesırlı olmuştu Buna da ancak Çankırı, Kasta nu, Sinop, Zonguldak, bolgelerındekı bır gezıden dönen Suphi Baykamın yaptığı gibi sevinilirdi, kahkaha a- 1lıı'd1 Günaltayın, Satırın Güneşin AKİS, 14 TEMMUZ 1959