SİNEMA letto, "I ditteri - Çifkanatlılar" ve serlerinin bütünü için jüri özel mü- Festivalde diğerleri arasında bi- raz "Sivrilebilen diğer filmler batan bir denizaltıda ölüme mahküm kim- seler arasında — başgösteren — hayat mücadelesini anlatan İtalyan filmi "Lupı nell'abisso - Dipteki kurtlar" rejisör: Silvio Amadio-, İngilizlerin festivale gönderdikleri ikinci — polis filmi "The Siege of Pinehgut - Pine- hgut kuşatması" -Henry Watt-, Tab Hunter ile Sophia Loren in oynadık— ları hafif komedi Kind of Woman - O biçim kadın" — -Sydney Lümet-, idi. Sinemacılar Eskimeyen oyuncu Her sinemanın yılların eskiteme- diği oyuncuları, "ideal — çiftler"i vardır. Fransızların eskimiyen oyun- cularının başında Jean Gabin gelir. Savaştan önce de Jean Gabin - Mic- hele Mor:; rgan, Fransız — sinemasının "ideal cifti" olarak bütün dünya se- yircilerinin daima sevgisini — topla- mıştı. 1959 Berlin Festivali, en iyi erkek oyuncu mükâfatını Gabin'e verirken tıpkı 1951 Venedik Festi- valinin "Le Nuit est mon Royaume - Geceler benim ülkemdir"deki Tro- lünden dolayı verdiği mükâfat gibi, Gabin'in şohretine yeni birşey kat- mış — olmuy Şimdi 55 yaşında bulunan Gabin asıl adı Alexis Moncorge-, başarısız bir tiyatro oyuncusunun — oğluydu. Annesini küçük yaşta kaybeden, ba- bası ile iki arkadaş gibi — yaşıyan Gabin, saatlerce bir rolü ezberlemek için didinen, kılıktan kılığa giren, bir kadın gıbı ayna önünde makyaj için uğraşan babasını gördükçe sah- neye karşı sevgi değil nefret duy- maktaydı. -Onun hayalindeki meslek, makınıstlıktı— çok sonra Renoir'ın ete humaine - Hayvanlaşan in- san'mda bunu ancak bir film kah- ramanı olarak yapabilecekti-. Onun için ilk tahsilini tamamladıktan son- ra duvarcılık, sıvacılık, otomobil ta- mirciliği, mağaza bekçılıgı gibi çe- şitli işlere girip çıktı. Fakat oğlu- nun artist olmasını istiyen babasının » v HERKES ÖOKUYOR 'yıt zoruyla 1922 de sahneye çıktı, "Fo- lies - Bergere"de figüranlığa bağ- ladı. Sempatik, tek sözlü, Fransız argosunun bütün inceliklerini bilen bu delikanlı babasının meslektaşları tarafından hemen himaye altına a- lındı. 1923 de, meşhur sahne yıldızı Mistinguette, bir ses müsabakasında rastladığı Gabin'i yanına aldı. Bir- likte şarkı söylüyorlar, dans ediyor- ardı. Sesli film çıktığı vakit Gabin, bi- raz da korkuyla, bu yeni sahada şan- sını denemek 1sted1 192,9 da bir ope- ret filmi olan "Chacun sa Chance - Herkesin kendi talihi" ile perdeye geçti. Sinema Gabin'e uğur getirmiş- ti. Ama savaştan önceki, uçarı, ba- şıboş, iyi kalbli sert adam tipini ya- atana kadar altı yıl çalışması ge- rektı 1936 da birbiri ardından çe- virdiği "La belle eguipe - Çete" Gorki'nin piyesinden Renoir'ın ak— Fransanın işgali üzerine Ameri- kaya gelen Gabin, orada iki ehemmı— yetsiz film çevırdıkten sonra -“Moon e - Medve cezir", "The Impostor— Sahtekâr"-, 1946 da "Martin Roy- magnac” ile yeni bir tipe yumuşak, iyi tarafları kalmamış bir tipe doğ- ru ilerlemeğe başladı. Fakat bu tipi iyice geliştirmeden önce, rejidir Re- ne Clement ile birlikte bir kere da- ha savaştan önceki "şairane gerçek- çi? filmlerin izinde "Au delâ — des grilles - Kaçak âşık"ı çevirdi. Fa- kat ondan sonraki 1lmleri, tıpkı Châplin'in "küçük adam"ı Şarlo'nun, merhametsiz bir iş adamı M. Ver- doux'ya dönmesi gibi, Gabin'in de savaştan sonraki karışık dünyada kanun dışı işler çeviren yeni tipi benimsediğini ortaya koyuyordu. "La Marie du Porte - Liman kızı", "To- uehez pas au grisbi", la Chonuff - Chnouff baskını", Jean Gabin "Serseri Arehimede"de En iyi erkek oyuncu tardığı "Les Bas - Fonds - Ayakta- kımı arasında" ve Cezayirdeki bir Fransız gangsterinin hikâyesini an- latan "Pepe le Moko - Cezayir ba- takhaneleri" Gabin'i birdenbire Av- rupanın en gözde — oyuncularından biri yaptı. 1937 de yine Renoir'ın klasikleşmiş eseri "La Grande JIllu- sion - Büyük aldanış"'taki Fransız harb esiri rolü ile Zola'nın "Hayva laşan insan" adlı eserindeki delıhk lü bu başarıyı perçinledi." Fakat Ga- bin'in sinema tarihinde' en unutul- maz iki oyunu, Michele Morgan, ile birlikte "Ouai des Britmes - Sisler rıhtımı"nda canlandırdığı "asker ka- çağı ile yine Marcel Carme'nin çevir- diği "Le jour se leve- Son ümit"te canlandırdığı kaynak işçisi Trolleriy- di. Savaş öncesinin "şairane gerçek- çilik" diye adlandırılan sinema oku- lu. en uygun tipini Gabin'de bulmuş- temps des assaasins - Katiller çağı", "En cas de maheur - Felaket anın- da" — bu tipin çeşitli nüanslarını ve- riyordu. FFakat bu arada — meselâ Maupassant'ın hikâyesinden aktarı- lan "La plaisir - Zevk", alman "Les miserables - Sefiller", Dostoyevskiy'den aktarılan "Le eri- me et le châtiment - Suç ve ceza" gibi adaptasyonlarda veya "La veri- te sur Bebe Donge - Bebe Donge'un sırrı", "La minute de verite - İtiraf dakikası" . "Le cas du Docteur Laurent - Dr. Laurent meselesi" gi- bi filmlerde arada bir değişik tıple— re çıkmayı da ihmal etmiyordu. Berlin Festivalinde mukafat , bu değişik tiplerden bırıyle ilgiliydi. "Serseri Archimede", dünyanın bütün dertlerine boş Veren çalışmaktan vebadan kaçar gibi u- zaklaşan, filozof tabiatlı, — dünyanın tadını çıkarmağa düşkün, bir serse-