Acaba dost memleketler, millet- lerarası teşekküller ve hususi ser- maye —nasıl davranacaktır? Prof. Franck bu suale cevap getirmemek- te, sadece Dünya Bankası Müdürü Eugene Black ve Nehru'nun sözleri- ni zikrederek, bu mevzuda iki fark- lı zihniyetin mevcudiyetine işaret et- mektedir; Black "Hissiyata hitap et- mek veya milletlerarası siyasi ger- ginlikler arasında — memleketlerinin stratejik durumlarını istismar etmek suretiyle kendi mali ve iktisadi me- selelerini halletmek gibi nahoş bir vazifeden kaçan hükümetlerin iddia- larını kabul edemem. Çünkü bu gibi iddiaların iktisadi kalkınma ile 1lgısı lamaz" demektedir. Bu, siyasi mü- lâhazalara aldırmıyan — maliyecinin biraz ümit kırıcı görünüşüdür. İkin- gö -ki Nehru'nun görüşüdür- iktisadi bakımdan geri — bırakılmış, fakat şimdi süratle — gelişmek için müthiş bir arzu duyan memleketler- de bu hususta "yanlışlar yapmayı, sendelemeyi, ve düşüp kalkmayı" az çok müsamaha ve cömertlikle kar- şılamayı gerektirmektedir. ranck'a göre, Nehru'nun anlayışı galip gelir de bugün için Türkiyeye yapılan ortalama 115 mil- yon civarındaki yar 175 mılyon dolara yükseltilirse; Turkıyenın müs- takbel muvazenesindeki açık kapatıl- mış olacaktır. "Aksi halde Türkiye- nin önünde iki şık vardır: ya Tur— kiye, ona malı yardıma hazır ü nen Demir Perde memleketlerıyle ticaretini genişletecek, ya da Batılı alacaklılarına karşı — borçlarının bir kısmım ödemekten vazgeçecektir." Amerikan dış yardımı T ürkiyeye Amerikanın yaptığı ik- tisadi yardım ve bu yardımın or- taya çıkardığı meseleleri Bülent Yazıcı incelemektedir. 1948-1952 a- rasında Marshall yardımının, diğer Avrupa memleketlerinde istihlâk eş- yası, ham madde gibi cari maddele- re yöneldiği halde, Türkiyede — kal- kınma — projelerinin — finansmanına tahsis edildiğine işaret ederi Yazıcı, 1948-1952 devresinde bu sayede ya- tırımların arttığını — söylemektedir. Filhakika bu devrede gayri safi mil- H hasılanın yüzde 3 ünü teşkil eden dış yardım, net yatırımların yüzde 5 den yüzde 8 e çıkmasını sağlaya- rak, ıktısadî kalkınmaya hız vermiş- İr. Fakat 1953 den sonra yoklar, fi- yat artışları ve tediye muvazenesi- nin bozulması yüzünden Amerikan yardımı mahiyet değiştirmiş, yatı- rım mallarından cari ihtiyaç malla- rına kaymıştır. Filhakika Amerikan yardımında cari maddeler ve yatırım maddeleri nisbetinin seyri şöyledir: Çari Yatırım maddeler maddeleri Devre (yüzde) (yüzde) 1952-53 31 68 1953-54 48 y 1954-55 65 45 1955-56 a 27 1956-57 87 13 Yani Amerikan yardımının kal- kınmayla direkt bir alâkası hemen hemen hiç kalmamış, yardım "delik tıkama"ya hasrolunmuştur. — Bülent Yazıcı, iktisadi yardımın tekrar ya- tırım finansmanına tevcihinin Türk ekonomisi için "hayatı ehemmiyeti haiz bir mesele" olduğu kanaatini belirterek raporunu bitirmektedir.. Hususi sermaye Turk yeye hususi ecnebi sermaye ekme yolunda yapılan gayretler Cıhat İren tarafından — incelenmek- tedir. Türkiyede yabancı sermaye için ilk sarih hüküm, 1947 senesinde te- sis edilmiştir. 1951 ve bilhassa 1954 yılında -ki fer Amerikan mü- tehassıslarının tavsiyeleri dinlenmiş- tir- ecnebi hususi sermayeye âzami kolaylıklar tanınmıştır. Hâlen mev- ut mevzuata göre, yabancı serma- yeyi teşvik komitesi, milli ekonomi- ye faydalı bulacagı sahalarda, ya- bancı sermayenin eşit haklarla Tür- kiyeye gelmesine müsaade etmekte- dir. Ayrıca yabancı sermayedarlar "hisselerine isabet eden safi veya tamamen makul fiyatla neticesi elde edilecek hasılatı dış is- tikrazlarda resülmal ve faizlerin hiç bir müddet kaydına tâbi - olmadan transfer haklarını haiz bulunmakta- dır". Tatbikatta da yabancı serma- yenin transfer talepleri derhal is'af edilmektedir. Yalnız hüsnüniyet sa- hibi ecnebi için sağlam bir garanti teşkil eden bu serbestinin, "bedelsiz ithalât'a yol açabileceği — hatırlan- malıdır. Turkıyeye gelen yabancı serma- yenin menşei de büyük tahavvüller göstermektedir.' Sermaye ithal edi- len memleketler arasında Amerika, Hollanda, Almanya, İngiltere, İsviç- re. Fransa, İsveç, Italya Belçika, Lübnan, Panam ma, Ürdün, . Yunanis- tan, Avusturya Israıl Pakıstan İs- pan ve Finlandiy, gibi çeşıtlı memleketlerın 1simleri görülmekte- dir. Yabancı sermayeyi teşvik kanu- nu kendisine bağlanan büyük ümit- lere rağmen, memlekete sermaye çekmeye muvaffak olamamıştır Yabancı sermayenin — Türkiyeye gelmemesinin enfrastrüktür yatırım- larının kifayetsizliği v.s. gibi derin sebepleri olsa gerektir. Mamafih Ci- hat İren, 4 Ağustos tedbirlerinden sonra, yabancı sermaye — yatırımla- rında artışlar olacağını ümit etmek- tedir. l ş TuRk PARASI ııılmumı KÜRÜMA MEVLUAİİ , KA FOY-VOLAN'I Türk FParata bekeyrarü; kürüt vi ııı.ıı * hadei Üdü Ürüstr HPbüki ıııııım fila Ghmap a Methei ııı-ınıı Alaturk Ünüceti BÜ runuş Meyimatmdliük; yenilik ee lıdlllıııı lıı.lıılı n-ılıoh kezmaaği iııh ı-T ü 'lııdılı YRâ ATANMI FOY - VOLAN aA #lüne HOMA Htrl f'uî WOLA yi Takalli ı-ıılııgı. ııulmr)lı gheğinİl ea pernl eati L larrim şlmtet lu'lnüılıl ıur-ı Tark Faran Üşrür ee ııııııııırııı tesedir Bulimüir ea FVUY - W LAi Tülidinla ıılvl!lı nrıhıııuıuı Va İU'—İI Körhee'e ada ülmtder üçlm örp lli Vi ğ götlüğü W VÜ ussy üaü YA ATANSİ YTSMĞ .ı—ııl- ae — h ııtıı!ılın İ-IM Fuke iİNılılhı" Calake Pesisnçelar Casetl aei B 408 Yanll v eli Te dd AKİS, 14 TEMMUZ 1959