FHIRTINADAN taatı ile taarruzu beslemişlerdir. Bir miktar zayıf kı- sımlar güneye ayrıldıktan sonra başlıca kuvvetle Am- man hedefine teveccüh etmişlerdir. Bir kısmı kuvvetle Şeria boyunca kuzeye teveccüh ederek başlıca taarru- zun yanını himaye etmek bitiyorlardı. Amman da zZayıf Türk kuvvetiyle Alman tayyareleri ve menzilde vazife gören bazı Alman teşkilâtı bulunuyordu. Ordular gru- bundan geride yollarda bulunan bütün kıtaların ve ik- mal efradının Ammana yetişmesi için emir verildi. Am- manla Medine arasında bulunan müfrezeler de şimen- diferle Ammana celhedildi. Demiryolu Ammanın kuze- yinde düşman keşif kollarının ve Aralıların tahribatı- na uğrayarak nakliyat yapıyordu. İngiliz öncüleri üç günde varabildikleri Ammanın batısında ilk mukava- mete uğradılar. Ansızın yapılan taarruz, fena yolların şiddetli yağmurlarla bozulmasından pek yavaş ilerlemiş- ti. Uzun İngiliz menzil hattına iki taraftan taarruz edildi. Muharebe Mart nihayetine kadar sürdü ve bas- kın hareketi muvaffak olmıyarak ricale mecbur ol- dular. Düşman geldiği gibi Şerin nehrine kurduğu köp- rülerden geçerek batı sahiline döndü. Şüphesiz ki Bi- rinci Şeria muharebesi denilen bu harekette bir muvaffakiyetsizliğe uğramışlardır. Bu vesileyle Şe- ria doğusundaki bölgenin de İngiliz ordusu büyük kıs- mının hareket ve ilerleme sahası olduğunu köstermiş- lerdir. Bu hal yıldırım karargahım bizim halimize göre yeni büyük tedbirlere zorlamıştır. Şerianın doğusunda bir ordu karargâhı teşkil edilmiş, köprü başında bir ko- lordu toplamağa başlanmıştır. Bu arada İngilizler Onse- kizinci ordu cephesinde de bir münferit taarruz yap- mışlardır. İngilizler bu muharebelerde uzunca hedefler takip ettikleri ve muvaffak olamadıkları tesirini veri- yorlar ve karargâhların eline böyle vesikalar geçiriyor- lardı. Her iki taraf bu tarzda istihbarat hilelerinden faydalar bekliyordu. '1917 sonbaharında başlıyan Kudüs taarruzu dev- resinde İngilizler böyle bir aldatma teşebbüsünde ehem- miyetli muvaffakiyet kazanmışlardı. Kendi hareketle- rinin nasıl cereyan edeceğini gösteren vesikaları bizim ordu kumandanının eline geçirmişlerdi ve bizim tarafın sevkü idaresi bu suretle telkin edilen ihtimalin tesirin- den kurtulamamıştı. 1918 Martından Eylülüne kadar olan muharebelerde iki taraf sevkü idaresinin teşeb- büslerinde karşı tarafı yanıltmak arzusu kolaylıkla farkedilebilir. "Mayıs ayı başında Şeria nehrinin doğusunda ikin- ci bir İngiliz taarruzu vuku bulmuştur. Bu teşebbüs bi- rincisi gibi daha uzak bir hedefi değil Essalt mevkii olarak yarıyoldaki yüksek bir mevzii hedef tutuyordu. Bu teşebbüsü hazırlamakta ve baskının icrasında gizli kalmayı İngilizlerin maharetle tatbik ettikleri söylen- mıştır askına uğrayan Salt mevkii ilk günü düşman eline' geçmıştır Bundan sonra muharebe Sait doğusun- da acele toplanmağa çalışan 4 üncü orduya mensup kı- taat sekizinci Kolordu ile karşıdaki düşman arasında 3-4 gün devam etmış ve nihayet düşman Salt mevkiin- den tardolunmuştur "İkinci Şeria muharebesi muvaffakiyetle netıcelen— miş, bununla Şeria nehrinin doğusundaki arebe sahasının ehemmiyeti, bizim cephemizin sevku idare zihniyetine iyice yerleştirilmiştir. Şerıa muharebelerıyle beliren tehlikeleri önlemek gayreti ve Hicaz hattı üze- rinde Arapların mütemadi baskılıları Şeria doğusunda ehemmiyetli kuvvet bulundurmaya bizi mecbur etmiş- tir. Karşılıklı kuvvetler arasındaki — nispet esasından AKİS, 14 TEMMUZ 1959 ÖNCE bozulursa düşman her istediği bölgede harekete muk- tedir olduğunu ispat eder ve karşı tarafı ister istemez kuvvetlerini dağıtmaya mecbur bırakır. Burada hatır- latmağa lüzum gördüğüm nokta udur : Şeria doğu- sunda yerleştirilmiş olan bizim kıtalar düşmanın son büyük taarruzu esnasında neticeye seyirci kalmışlardır. "Bu cephede vaziyetin düzelmesi ve kuvvet tasar- rufu için Yıldırım grubu Dördüncü Orduyla ve Yedinci Ordunun sol cenahı ile bir taarruz tertip etmiştir. Al- man kıtaatı beraber memur edilmişti. Şeria batısından yapılan bu taarruz hareketi muvaffak olmadı. Alman ve Türk kıtaatı arasında iyi işbirliği yapılmadığı şikâ- yetleri uzun müddet söylendi. Zaten Temmuz mevsi- minde öğle vaktine kalan Şeria vadisi muharebeleri 50 derece santigratta tahammül edilmez bir yorgunluk veriyordu. Cephelerin vaziyetini İslah etmek için ya- pılan bu teşebbüsten sonra — Şeria vadisinde ve Şeria doğusundaki askeri durumla endişe içinde meşgul ol- mak Liman Paşa karargâhı için zaruri olmuştur. Li- man Paşanın hatıra yazısından anlaşılıyor ki bu son bir iki ay içinde onun sevkü idaresi büyük karargâhla ve hatta Alman büyük karargâhı ile münakaşa ve mü- cadele içinde geçmiştir. Her taraftan yardım ve kuv- vet istiyordu, iç idareden fena halde şıkayet edıyor Her münakaşasının başında istifasını veriyor ve güç halle istifası geri aldırılıyor. Aslında ümidi — zayıflamış bir kumandanın sinirli hali — farkedilmektedir. Bir aralık Suriye Vilâyetlerinin sivil idaresi de Liman Paşaya ek vazife olarak teklif edilmiştir. Bu hal bizim hükümet mahfıhnde bir çaresizlik hissinin işareti sayılabilir. Li- idareyi ve halkın gördüğü muameleyi mü- balagalı ölçülerle hikâye ettikten sonra baş kuman- danlık tarafından yapılan teklifi kati olarak reddetti- ğini söyler. "Bu devirde bizim büyük karargâhla Suriye müda- faası arasında başlıca bir münakaşa ve ihtilâf konusu da Azerbeycanda teşkil ettiğimiz ordu yüzünden çık- mıştır. Memleket müdafaamda büyük ihtiyaçlar açık dururken Azerbeycan ordusuna memlekttin insan v malzeme her türlü kaynaklarının tahsis edilmesinden Almanlar Şikâyet ediyorlardı. Azerbeycanda karşılaşan Alman ve Türk makamları arasında siyasi ve askeri ciddi ihtilâflar da çıkmıştı. Suriyede düşman taarruzu bu dağınık şartlar içinde beklenmiştir. "Ağustos ayında Mustafa Kemal Paşa hastalıkla ayrılan Fevzi Paşanın yerine Yedinci Ordu kumandan- lığını deruhte etmiştir. Tekrar cephede buluşmak. bizim için bahtiyarlık oldu. Atatürk yakında Alman batı cep- hesine yapmış olduğu bir seyahatten avdet etmişti. Cep- heyi süratle teftiş ederek lüzumlu gördüğü emirleri ver- diği gibi Avrupa harpleri ve iç dış umumi durum hak- kında da bizi aydınlatmıştır. Orduların kuvvetleri, ih- tıyaç ve ikmal durumları Atatürkün dikkatini çekmış— Fakat orduların ikmali ve onlara yeni bir vaziyet Vermek hiç bir ordu kumandanının iktidarı dahilinde bulunmuyordu. î/we/ı K (Bu hatıratın her hakkı mahfuzdur. Kısmen dahi iktibas edilemez.)