28 Mart 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

28 Mart 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ğunu belirtti. Grup müzakerelerinin gazetecilerin huzurunda yapılmasını, mılletvekıllerının de soylıyeceklertnı basına geçeceğini bilerek söylem lerini istedi. Bu imkan, Meclis Baş— kanlığı gazetecilerin Meclise girme- sine müsaade etmediği için, henüz mevcut değildi. Fakat yeni Meclis binasına geçilince — teklifin — tatbik mevkiine konulması elbette iyi ola- cakta. C. H. P. li milletvekilleri -me- selâ bu Salı sabahı, saat 10 da baş- lıyacağı halde, öğleden sonra — saat ya kadar ekserıyet bulamayan Grup toplantısının saatini hatırlama lüzumunu hissedeceklerdi. O zaman, maaşlarından — vaadettikleri — parti hisselerini zamanında verecekler i- darecilerini bugünkü —gibi — -henüz hissesini ödememiş- 80 mılletvekılı— nin peşinden koşmağa — mecbur bı- rakmıyacaklardı. O zaman hiçbiri, dışarıda basın hürriyetini savunma iddiasında iken içeride — "basına fazla yüz verıldıgınden bahsedecek yüzü gösteremiyecekti. Gösterirse de bu herkes tarafından bilinecekti. Lâiklik İsfendiyar gol atsa... ÇKapakfaki teşbih) I rtica tehlikesinin yeniden baş kal- dırmak istidadı göstermesi karşı- sında gözlerim Başbakana çevirerek 1953 teki Adnan Menderesi arayan inkılâpçılar bu haftanın ortasına kadar ümitle beklediler. Çarşamba sabahı Bakırköyün Bahçelievler sem- tinde işçi evlerinin temel atma me- rasiminde bir konuşma yapan Baş- akan, son hâdiselere hiç temas et- meden klâsik bir imar nutku söyle- di. Memleketimizin diğer — medeni memleketlerden imar bakımından geri kalmasını asırlar boyunca de- vam eden kanlı savaşlarla izah eden Menderes, artık bu devrin bıttıgını milli hudutların çizildiğine göre sı- ranın imar ve kalkınmaya geldıgını söylüyordu. Temel atma töre ki nuşmasında memleketin imarına ça- lışmıyan muhalefete tarizlerde bu- lunulmaması bir yenilikti ve hoşa gitti. Fakat birçok, kimse bugünler- de Başbakandan -tıpkı 1953 yılında gibi- irtica heveslisi "din esnafı'nın cesaretini kırıcı sert bir ihtarda bulunmasını beklıyordu Baş- bakan bunu yapm gü öğleden sonra Karagu ruk - G ala- tasaray maçını seyre gitti. Başba- kan yanında Kemal Aygunle Mit- hatpaşa Stadına başlıyalı ancak Menderes şeref trıbunune gitmedi ve halk aras mayı tercih etti. u arzusunu onceden bildirdiği için dört polis kapalı tribünün sol tara- fında Karagümrük taraftarlarıyla Galatasaraylıların tam arasında yer ayırmışlardı. Başbakanı yakınların- da görmek Karagümrüklüleri — çok sevindirdi. "Menderes. Menderes çok yaşa!." tezahüratı arasında bir ta- AKİS, 28 MART 1959 raftar Başbakanın yakasına Kara- gümrük rozeti taktı. Galatasaraylı- lar da aşağı kalmadılar ve Başba- kanın diğer yakasına bir rozet de onlar taktılar. Başbakan — maçı ve tezahüratı alâka ile seyretti. gümrük trıbunlerının gülü — meşhur Gardrop Fuadın "Şiş kebabı" şarkı- sına uyarak oynaması Menderesi pek eğlendirdi. Başbakanı — öfkelendiren tek şey, iyi gününde olmıyan İsfen- diyarın üstüste erol kaçırmasıydı. Bir aralık Şazi Tezcana — dönerek "Ben de biraz futbol oynadım. Fa- kat bu kadar beceriksizlik ettiğimi hiç hatırlamıyorum. Bizim — Sadıka -Sadık Giz- soylıyeyım de bu- sağa- çığı oynatmasın" dedi Başbakan, İsfendiyarın en iyi fır- satları kaçırmasına sinirlendiği bir sırada, son günlerin kahramanı Ne- cip Fazıl Kısakürek, İstanbul Toplu Basın Mahkemesi tarafından 12 ay hapse ve 3 bin lira para cezasına mahküm edildi. Büyükdoğu bir ay kapatılacaktı. Mahkümiyet kararı, 21 Haziran 1956 tarihli Buyukdogu— a çıkan "Menderesin Kalesi" yazı- sıyla ilgiliydi. Dâva Fuat Köprülü- muvafakatiyle açılmıştı. Mah- keme evvelâ Necip Fazılı 14 aya mahküm etmişti. Fakat Çarşamba günü Temyizin bozma kararına u- yan mahkeme cezayı 12 aya indirdi. İkinci Ağır Ceza Mahkemesince it- tihaz olunan tecilli altı — aylık bir mahkumiyeti daha olan Necip Fazı- lın cezası 18 a — yükselmektedir. Bunun dışında Toplu Basın Mahke- mesi Büyükdoğunun sahibinin tevki- fine karar verdi. Polis, onu arama- ya koyuldu İnönü basın toplantısında Beklenen — tok ses YURTTA OLUP BİTENLER Ayni günün sabahı, Necip Fazıl, uçak ile pür neşe Ankaraya gelmiş- ti. Öğle yemeğini Haber gazetesi sa- hipleriyle yedi. 16 da kaldığı Ankara Palasa bir telefon geldi. Bü- yükdoğu sahibinin telefondaki mu- hatabına "Allah Allah" dediği işitil- i. Ondan sonra Çarşamba gecesi Necip Fazılı gören olmadı. Ankara Polisi Necip Fazılı bul- mak için akşam saat 18 den itiba- ren tertibat aldı. Saat 21 e kadar Ankara Palasın önünde cip bekledi. Garda ve hava alanında da polis, Büyükdoğu sahibim bekliyordu. A- ma gece yarısına kadar kimse onun izini bulamadı. Ankara Valisi Dilâ- ver Argun "Haberim yok"tan baş- ka birşey söylemiyordu. Nefsi müdafaa Gençlıgın Atatürke layık bir şekıl— de önüne dikildiği "yeşil neşriyat" in -tâbir Menderesindir, taşkınlıkları beklenmedik bir sebeple "dur işareti- ni C.H.P. yüksek kademelerinde aşın bir 1ht1yat1111k hâkimdi. Merkez İda- re Kurulu, daha ziyade "nefis müda- faası"” ile meşguldü: Bir müddettim beri Ankarada bazı semt otobüsle- rinde ve diğer şehirlerde "C H. nin dinsizliğini ispat eden" uydur— ma Vesıkalar dağıtılıyordu. — Yeşil neşriyat ve D. nin koltuk değ- nekleriyle yürüyen bazı — gazeteler, meseleyi parmaklarına — dolamışlar, P. nin dinsizliği hakkında ipe sapa gelmez hikâyeler yazmaya baş- lamışlardı. Bu kampanya esasen ye- ni bir şey değildi. Bu sözde vesika- dan 1957 seçımlerınde de faydala- nılmıştı. Hattâ Trabzonda, Seçım Kurulu propaganda suçu sayarak bu faaliyeti yasak etmişti. İftira kampanyası menşeini, 1945 ten evvelki "güdümlü muhalefet"i lık faaliyetini gösteren matbu, 300 küsur sayfalık bir kitaptaki iki say- falık "Din işleri reisliği" raporunda buluyordu P. büyüklerinin de reyleriyle 1943 Kurultayında len 35 kişilik Müstakil Grup, b lıklar ve umum müdürlükler bütçe- lerini müstakilen incelerdi. Bu mak- satla din otoritesi Hoca Zihni efen- dinin oğlu Ali Ranâ Tarhanın baş- kanlığındaki 35 Jler her bütçe için raportörler seçerler, raportörler ev- velâ ileri sürülen mütalâaları kay- dederler, sonra kendi goruşlerını ek- liyerek Müstakil Grup başkan vekil- liğine bir rapor sunarlardı. İşte 1945 te. Mustakıl Grup Diyanet İşleri büt- çesini görüşmüş, raportörler -ba- kanlığı sırasında bir suiistimal tah- kikatında adı geçti diye derhal is- tifa eden Münir Birsel ve rahmetli Şinasi Devrim- ortaya atılan fikir- leri zapta, geçirmişler, sonra da ken- ekliyerek 17 Nisan zırlamışlardı. Topla ifadesiyle— -raporun "arkadaşlardan bir kıs- neşriyatın şimdi diline doladıgı fikirleri ortaya atmıştı. İki raportör vazifeleri icabı, tıpkı diğer görüşler gibi, bu fikirleri de tespit 7

Bu sayıdan diğer sayfalar: