28 Mart 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 11

28 Mart 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Politikada En Hakiki Mürşit Hafızadır Çok partılı hayata geçtiğimiz gun— d bu a, dini hisler siya- set sahnesınde istismar edilegel- miştir. Başbakan Menderesın ta- biriyle "yeşil neşriyat"ın türemesi, Atatürk — heykellerinin — kırılması, Malatya hâdisesi bu istismarın ne- ticeleridir. 7 Şubat 1953 te, D. P. İstişari Kongresınde Başbakan Menderes "Bu gibi din istismarcıla- rının adedi çoktur, daha da çoğal- maktadır. Bunlar sahayı boş bul- duklarını farzederek Kuvvetlerini arttırmakta ve vicdanlara taarruz- ları ve milli birliğe tecavüzleri çok ileri götürmektedirler" — diyerek dikkatleri tehlikenin üzerine çek- miştir. Kimdir, Başbakanın bu "din istismarcıları"? z Menderesin 1958 teki sözlerine göre, i dindar de- ğillerdir. Bunlar din gibi mukaddes mefhum — üzerine şirketler kurup esham çıkarmaya ve bu sah- te eshamı vicdan piya- sasına sürmeye teşeb- büs eden bedbahtlar- dır." Bu kimselerin yap- tıkları neşriyat ne de- receye kadar haklı, ne bahsettiği Bunlar kendine bu — suallere Başbakanın cevabı şu- sele üze- rınde bir an ıçın dur- muş olsak, neticenin ne kadar kendi aleyhlerin- de olduğu derhal orta- ya çıkar. Sözde Allah için, Ulu tanrı ve Pey- gamberin kabul etmi- yeceği kötü dili — kul- lananlar, bu uğurda canlarını başlarını fe- dadan cekinmiyecekle- rini de mütemadiyen tekrarlıyor- lar. İnsanın acaba ne oluyoruz di- ye durup irkileceği geliyor" Başbakan — Menderesin 4 Mart 1953 te yaptığı basın toplantısında- ki sözlerine göre, memleketimizde din propagandası yapan — partiler de vardır: "Maalesef söylemek la— zım gelir ki bazı zümreler, bazı te- şekküller, bu din ve mıllıyetçılık mefhumlarının câzibesine doyama- mak suretiyle, bu arada partileri, zümreleri veya — şahısları nam ve hesabına rey toplamak gayreti için- dedirler”. Menderes, 23 Temmuz 1953 tarıhınde de aynı mevzua dö- nerek: "Öyle insanlar, öyle teşek- küller vardır ki, Turk milletinin müslümanlığa ve an'anelerine bağ- l1 olmasını esas ittihaz ederek, bir defa müslüman olduğumuzu onla- rınn kulaklarına kaçırdıktan' sonra AKİS, 28 MART 1969. seçimlerde kahir bir ekseriyetle ik- tidara gelmek bizim için mümkün- dür faraziyesine yakalarını kaptır- mış bir halde — çalışmaktadırlar. Başka istinad edebilecekleri hiç bir Bey, üzerinde konuşabilecekleri biç bir mevzu yoktur" demiştir. Aradan seneler geçmiş, yıl 1959 olmuş ve din istismarı yeniden şıd— det kazanmıştır. "Yeşil neşriyat" ölçüyü kaçırmış, tekbirler okunmuş cüppeli imamlar ocak açılışlarında bulunmuştur. İktidarın bu mevzuda 1953 teki hassasiyetini gösterme- sini beklersiniz, değil mi? Fakat bayır' Savcılardan ve hâkimlerden önce fikir beyan etmekte bir mah- Zzur gormeyen İçişleri Bakanına göre bunlar "ara sıra zuhur eden münferit ve hatta bir kısmı kanun nazarında suç dahi sayılamıyacak mahiyetteki bazı taşkın hareket ve beyanlar"dan ibarettir! Menderes - Benderlioğlu - Gedik Lâik Türkiye Cumhuriyetinin İçişleri Bakanının biç değilse bu taşkın hareket ve beyanları ya- panlara karşı sert bir ihtarda bu- lunması beklenirdi. Tıpkı Mendere- sin 23 Temmuz 1953 tarihinde Mec- lis kürsüsünden "Bir takım siyaset vurguncularının, dini siyasete âlet etmek ve dini siyasette istismar et- mek hevesi peşinde olan kimselerin tarihimizde bu millete pek pahalı- ya mal olmuş şeni hareketlerini durdurmalı kararındayız sözleriy- le yaptığı gibi. , Halbuki Cumhuri- yet Hükümetinin lçışleri Bakam "Çoğu suç dahi sayılamıyacak bazı taşkın hareket ve beyanlarda şöy- le bir dokunduktan sonra "İnkılâp- ları koruyacağım gibi bahanelerle . din ve vicdan hürriyetlerine her- hangi bir şekilde baskı veya teca- vüz mahiyetindeki hareketleri şid- detle önlemeye kararlı bulunduğu- söylemektedir ne var ki Dr. Namık Ge- dılsın "baskı ve tecavüz" mahiyetin- gördüğü hareketleri, 17 Oca 1958 tarihinde Ba şbakan Menderes “Bilinci vazife" ilân etmişti: "Ta- assubun ve geriliğin her nevine kar- şı hürriyetlerimizi müdafaa etmek, iktidarımızın, partimizin ve muha- lefette bulunan — vatanperverlerin irinci — vazifesidir". Başbakan iki hafta sonra, 30 Ocaktaki Basın toplantısında da aynı fikri tekrarla- makta, bu mevzuda hassasiyet gös- teren Inonuyu ve basını övmekte- dir: "Sayın — Muhalefeti liderinin müfrit ve muzır cereyanlar hakkın- daki sözlerinde de bizim görüşümü- ze tam bir iştirak vardır. Bunlar hepimizin —üzerinde ittifak ettiği mevzulardır. Gazıantep nutkunda ylediğim gibi — hürri- yetlerımızın düşmanla- rıyla mücadele etmek azmi kat'isindeyiz. Tak- disi nimet kabilinden söyüyeyim, e- den hâdiselere karşı mücadelede matbuatın gösterdiği — gayretlerin büyük faydası — olmuş- tur Gelgelelim — 1953 te Başbakanın övdüğü bu davranışın sahipleri, 1959 da takbih edilmek- te ve "bu çeşıt isnatla- Ti zaman zaman mak sat ve emellerının ta- hakkukunda bir vasıta gibi kullanmak iste- yenlere karşı da hükü- met olarak çok kuvvet- li ve kararlı" bulunuldu ğu hatırlatılmaktadır. İçişleri Bakanının inkılâplar — mevzuu hassas C. H. P yi kas- tettiği aşıkardır Halbuki 11 Ocak 1 Menderes "Bu yolda ayni fikir ve düşüncede bulunan partiler- le işbirliği yapmaya hazırız" diyor- du. 4 Mart 1953 te de harp zam nında muhariplerin bile zehirli gaz kullanmadıklarına işaret "Partilerin dini bir politika zuu yapmamalarının en büyük adım olacağına kaniyiz. —İktidar partisi bu fikirdedir. Partilerarası münase- betlerin bu şekli alması hayırlı bir başlangıçtır" sözlerim söylüyordu. P. nin kendisini kuvvetli his- settıgı 1953 ten bu yana köprüle- rin altından pek çok su akmış ve şimdi aynı kuvveti kendilerinde göremiyenler değirmenlerine başka derelerden su şımak — hevesine kapılmışlardır

Bu sayıdan diğer sayfalar: