stüdyo içi realizminin on mükem- mel örneklerinden biridir. Clement, Zola'nın tutumuna uygun fakat on- dan daha tertipli olarak Gervaise'in ve çevresindeki insanların davranış- larını en ince müşahedelerle ortaya koymayı başarıyor. Gervaise'in safirlerine kızarmış bir kaz zıyafe— ti çekmesi bu tutumun belki en ba- şarılı sahnesidir. Bir yemek sofrası etrafında çeşitli insanların, çeşitli zayıf yönleri ortaya çıkıyor eme- ğe karşı iştaha, cinsi arzu, istikbal endişesi, sınıf gururu, ıntıkam hırsı, utanç, korkaklık, yuzsuzluk en çiğ ve en çıplak şekıllerıyle açığa vuru- luyor u davranışlar serisi emin adım- larla neticeyi hazırlıyor. İşçi kavga- ları içinde yetişen, çalışan — insanın çilesini daha çocuk yaşındayken ta- nıyan Etienne evde aradığı huzuru bulmaktan ümidi kesince ona en bü- yük yakınlığı gösteren GoulJet ile birlikte Paristen ayrılıyor. Annesi ahut babasından çok Gouüjet'nin te- sirleriyle büyüyen Etienne — Lantier ilerde "Germinal'in kahramanı ola- cak, tam bir işçi şuuruna eriştikten sonra çalıştığı madende kopan bir grevin elebaşılığını yapacaktır. Ba- bası sarhoş, kusmuk içlideyken an- nesinin başka biriyle yatmasını gö- zetleyen küçük Nana, işe annesinin sevgilisine gizli gizli içki. getirmek- le başlıyor. Annesi meyhanelere düş- tükten sonra soluğu erkek çocukla- rın yanında alıyor, farkında bile ol- madan hadiselerin itişiyle fahışelık yolunda ilk adımlarını atıyor İşi biraz gevşek tutma, mevzuu biraz sulandırmanın gayet kolaylık- la bır melodram haline getirebilece- ği "Gervaise" elementin ölçülü, hesaplı, bir an aksamayan teknıgı ile büyük bir sosyal dram olarak or- taya çıkıyor. İlk sahnelerde bir ta- kım çiğ gerçekleri bir gazeteci ta- rafsızlığıyla verme gibi görünen bu çalışma, sahneler ilerledikçe, bilhas- sa son sahnelere doğru şiddetli bir lirizm, bir sinema şiiri haline geliyor. Sağlam bir geleneğin eseri Venedık festivalinde Milletlerarası Tenkidçiler armağanını karartan daha sonra, Londrada ve Tokyoda gosterildıgı yilların en iyi filmi se- ilen ervaise'in başarısında oyu cuların payını ayırmamak haksızlık olur. Başta Maria Schell ve Franço- is Perier olmak üzere bütün oyun- cular aşağı yukarı hayatlarının en iyi oyunlarını ortaya — koyuyorlar. Gervaise rolünün altından bir Maria Schell'den başkasının kalkabilece- ğini düşünmek ço ü Belki bir Givlietta Masina mı dersiniz? Ma- ria Schell çoğu zaman daha eski o- yunlarını hatırlatan alışılmış tarzı- na rağmen, "sıkıntı içindeki kadın" karakterini son derece inandırıcı ve tesirli olarak canlandirıyor. Herşe- ye. bütün güçlüklere rağmen bir dükkân sahibi olabilmek, bu dükk nı yürütebilmek azmini. sevıncıni heyecanını, kederini, bir tarafta a- nalık duygusurıu obur tarafta sıh- hatli cınsıyetım ünlük hayatını ya- çama tabiiliği AKİS, 28 MART 1959 S P Federasyon Asya - Avrupa dâvası |talya Olimpiyat Komitesinin 1960 Roma Olimpiyatlarına iştirak ede- rek amatör futbol takımlarım grup- lara taksim şekli —eski bir dâvayı, Asya . Avrupa dâvasını, tekrar sah- neye çıkarıyordu Olimpiyat Futbol Turnuvası ele- melerine iştirak edecek — milletlerin sayıca fazla oluşunu göz önüne alan organizasyon komitesi Türkiyeyi Asya grupuna vermişti. u karara göre. turnuva finallerine iştirak ede- cek 16 takımdan biri olabilmek için uzak ihtimal de olsa- Japonya, A- vustralya, Lübnan Irak. Milliyetçi Çin, Endonezya ilâh... gibi mle- ketlerden kura ile tesbıt edilecek bi- rinin milli takımı ile karşılaşacak- k. Buna mukabil topraklan Asya kıtasında bulunan İsrail. 1954 Dün- ya Kupasındakinin tam tersine. Av- rupalı milletler arasında yer alıyor- du. Haber duyulduğunda sporda söz sahibi şahısların itiraz sesleri yük- seldi. Olimpiyat Komitesini. Olimpi- yat futbol turnuvasını kontrolü altı- na alan Beynelmilel Futbol — Fede- rasyonuna şikâyet edecektik Türki- ye gerçi coğrafi hususiyeti münase- betiyle hem Asya. he vrupa kıtasında yer alıyordu Çeşitli pakt— lar söyle dursun, —Avrupa Tediye Birliği üyesi bir memleketı sportif organizasyonlarda tamamen — Asyalı mütalâa etmek hem hatalı, hem de şüphe vericiydi. Asya - Avrupa münakaşalarının tarihi yakın bir maziye dayanıyor- du. Orhan Şeref Apak ve Hasan Polat Federasyonlarının hayli — gay- ret sarfettıklerı bu mesele U. E. F. rupa Futbol Birliği-nin Viya- na toplantısından sonra tatlıya bağ- lanmak istenmişti. Birlik, Türkiye- ye "Buyurun Avrupa Genç takım- lar Şampiyonasına, buyurun Avrupa Şampiyon Kulupler Turnuvasına di- yordu. Buna göre düpedüz Avrupa- lıydık K mar M Ğ y | O R Halbuki, dâvanın düğüm nokta- sı, dünya futboluna hükmeden Bey- nelmilel Futbol Federasyonundaydu Bu teşekkül Türkiyeyi nedense sem- patik bir Federasyona olarak tanımı- yordu. Daha o zamanlar akidlerimi- ze sadık kalmamıştık. Bu teşekkülü İsviçredeki villasından idare eden genel sekretere bir halı vaad et- miş, bunu yerine getirmemiştik. Bir de 1954 Dünya Kupası sırasında İs- viçredeki F.İ.F.A. toplantısında dil- ere destan,olan bir falsomuz vardı. O zamanın Federasyon Reisi, bir Asya temsilcisi olarak F.İ.F.A. ikin- ci reisliğine namzetliğim koymuş ve ortaya çıkan her ihtilâfta "Canım siz Asyalısınız, inanmazsanız Fede- rasyon Reisinize sorunuz" denilmiş- ti Şimdi, çok garip bir tesadüf ese- ri olarak, o zamanki Federasyonun ikinci başkam bulunan Safa Yalçuk, bu defa bir Federasyon Başkam hü- viyetiyle Asya * Avrupa tefrikine kaşlarını çatıyordu. Federasyonumuz ne yapacaktı? İtirazlarına — kula veren — olaca mıydı? Burası meçhuldü. Ama, Avrupa — Futbol Birliğinin, — öte- -i teşekküle nazaran sevilmiş bir ü- yesi olarak Türkiyenin yapması ge- reken pek çok işi vardı Bir Fede- rasyon dahili programından — evvel milletlerarası münasebetlerini zim etmeli, kısacası futbol sında hakıkı müttefikler bulmalıydı. Akidlere sadakatsizlik, ikinci plâna yuvarlanmanın en gelen se- bebiydi. Beynelmilel — konferanslara, toplantı ve müsabakalara — mutla surette temsilci göndermeliydi. İm- zaladığımız anlaşmaları, her fede- rasyon değişikliğinden sonra — iptal etmemeliydik. Birliklere, — beynelmi- lel müsabakaların aıdatlarim zama- nında Ödemeliydik. F.İ.F.A, nın oto- ritelerini -her ileri gitmiş federas- yonun yaptığı gibi- milli maçlarda Türkiyeye davet etmeliydik. Bunların unutuluvermesi. Olim- piyat Turnuvasında olduğu gibi Türkiye gribi bir memleketi Asyaya İsrail gibi bir memleketi de Avru- pa grupuna kadar götürüyordu. NECDET YAZAR Turistik Göl Gazinosunda Konserlerine muvaffakiyetle devam ediyor. 33