KİTAPLAR MENDİL ALTINDA an: — Menduh Şevket Ankara Dost sayfa, ciltli, Sayı: 9", "“Seçme Dizisi: 2”) endil Altında"nın hikâyelerin- «M den biri, soğuk bir kış gecesini geçirip sabah erkenden yoluna devam etmek üzere bir kasabaya uğrayan bir Öğretmenin macerasını anlatıyor. A- dam kasabanın hanında iyi kötü bir yar bulur, tam karnını doyurup yata. cağı sırada beş altı kişi gelır diren- mesine bakmadan bir ağanın evine misafir götürürler. Yenilir içilir, son- ra herkes çekilir, öğretmen ile ağa karşı karşıya kalır. Bu izzet ikramın sebebi de o vakit anlaşılır. Bu ağa şııre meraklıymış, hemen her yaptıgı iş için bir şiir söylemiş. Ama hepsi kırık dökük şeyler, dinliyene sıkıntı Esendal, 1959, Dunya Hikâyeleri veriyor. Öğretmen bütün geceyi bun- ları dinlemekle geçirir. Acemi şair, yıllardan beri ilk defa ele geçirdiği bir dinleyiciye bütün defterlerini oku- yup bitirirken gün ışımağa başlar. Bütün gece gözünü yummayan Ööğret- men, hazırlanır, yola düşer. Giderken de şoyle düşünür: "Beni uykusuz bı- raktı, rahatsız oldum diye bu şaire gücenmedim. Ne yapsın! Yazmış- tır, okuyacak! Yalnız ben yazdıkla- rımı arkadaşlara okumamağa andiç- tim. Kendileri sıkıntıya katlanıp o- kurlarsa ne yapayım! Okumasınlar." "Şair Tavafı" adlı hikâye, Memduh Şevket Esendalın yazdığı ro- man ve hikâyelere karşı tutumunu belirtiyor. Esendal, daha çok bir ama tör olarak çalışmış, yazdıklarım gün ışığına çıkarmağa da güçlükle yanaş- mış. İlerde bu yılların edebiyat tari- hini yazacaklara Esendalın haylı zor anlar geçirteceği muhakkak, zira çok hususi bir durumu var. Önce 1934 te M. $Ş. rumuzuyla, çok dar bir çevre- nin dışında hemen kimsenin dikkatini çekmiyen "Ayaslı ve Kiracıları" TrTo- manı yayınlanmıştı. Kitap, denebilir ki, ancak, bugüne kadarki roman yarışmalarının en büyüğü olan 1942 C. yarışmasında derece alması uzerıne dikkati topladı. Ama o vakit bile geniş bir okuyucu sağladığı söy- lenemez. Çünkü sekiz yıl önce yayın- lanmış olan kitap, kazandığı derece- ye rağmen yeniden basılmadığı için, ele geçirmek meseleydi. 1941 de A met Kudsi Tecer Ankarada "Ülkü"- yü yeniden çıkardığı vakit, bu dergi- de arada bir yayımlanan M. Ş. E. rü- muzlu hikâyeler de pek dikkati çek- medi. Ancak, 1946 da, yine Tecerin düzenlediği bir yayın serisinde, kâ- ğit kapaklı son derece mutevazı go— rünüşlü "Hikâyeler 1", "Hikâler II" M. E. rumuzuyla yayınlanınca 0 vakit buyuk bir gelişme içinde olan hikâye sahasında gün geçtikçe artan bir alâkayla karşılandı. Bu rumuzun gerisindeki — şahsiyet ve hikâyelerin taptaze havası merak uyandırmağa başladı. Birkaç yıl sonra, artık siya- 30 set alanından çekilmiş olan -son va- zifesi Cumhuriyet Halk Partisi Ge- nel Sekreterliği idi- Esendal, Ankara- nın bir günlük gazetesinde muntaza— man hikâyeler yayınladığı vakit bu a- lâka dahadaarttı. Genç hikayeciler, kendilerinin yeni başladıkları bir yo- lu, yıllarca önce sessiz sedasız, dil ba- kımından da muhteva bakımından da geçmiş olan bu adama büyük bir say- gı besliyorlardı. Esendal 1952 Mayı- sında öldüğü vakit, cenaze töreninde siyasi şahsıyetlerden meydana gelen kalabalığın yanı sıra genç sanatçılar- dan meydana gelen hatırı sayılır bir topluluğun, yer alması da bu saygı- nın deliliydi. 'Dost Yayınları" geçen yılın sonlarına doğru, Esendalın "A- yaşlı ve Kiracıları"nı, "Ayaşlı ile ki- racıları" adı altında yayınlıyarak, bu saygının daha faydalı bir gosterısını yapmıştı. Bu yılın başlarında da ' kâyeler I" ile "Hikâler II"yi, sıra- sıyla "Otlakçı" ve "Mendil Altında" adlarıyla yayınlıyarak Esendalın mevcudu bulunmayan üç basılı eseri- ni okuyuculara sunuyor. "Otlakçı" gibi. "Mendil Altında" da 25 hikâye ihtiva etmektedir. Ta- rihsizler bir yana bırakılırsa, bu hi- kâyelerin en eskisi 1912 ye en yenisi 1945 e kadar uzanıyor. Esendalın hı— kâyelerinde ilk dikkati çeken no da bu zaten: Aralarında 35 yıllık bır zaman farkı bulunan hikâyelerde ay- nı görüş birliği, aynı berraklık aynı dil temizliğine rastlanması.. âye- lerin yarısının 1932den oncekı devırde yazılmış olması. Esendalın bu yenilik- çi tarafını daha iyi ortaya Esendalın çok kolaylıkla kullandıgı "fırça darbesi", hikâyelerinin her rinde ortaya çıkıyor: Kısa cumleler değişik fiil zamanlan, hazan tek tek fiillerle anlatılan birbirinden alabil- diğine ayrı durumlar, bu fırça darbe- lerine büyük bir canlılık, tazelik ve ifade genişliği kazandırıyor. Esenda- --n hikâyelerinde, ancak büyük hikâ- yecilerin eserlerinde rasianabilen, o ilk anda sanki önemli hiçbir şey anla- tılmıyormuş hissi veren sadelik var. Halbuki bu sadeliğin gerisinde, yerle- rine iyi oturtulmuş tipler, psikolo- jik durumlar, bu durumlara yol açan sosyal şartlar yatıyor. Esendalın dik- katini çeken başka bir tarafı, tipleri- nin bütün durumlarını, bırkaç fizik tasvir yanında, konuşmalarla ver- mekteki ustalıgı "İki ziyaret"i oku- yun, Birinci ünya Harbinin ikinci yılındaki bir ziyaretle on yıl sonraki bir ziyarette aynı kimselerin konuş- malariyle, bir ailenin — geçirdiği de- gişiklikleri hemen — farkedeceksiniz. "Celile"de, günlük sathi birkaç diya- loğun arkasında bir kadının bütün dramı yer alıyor. Yahut, İkinci Dün- ya Harbinin güç şartlan içinde ken- disine korunucu zırh olarak herşeyi iyi tarafından, mizahi tarafından a- lan, bir "boş verme" havası tutturan küçük memurun, —"Haşmet Gülko- kan"ın macerasını okuyun, Esendal sağ olsaydı, aynı tipin bugünkü acık- li durumunu, korunucu zırhının işine yaramıyacağı bugünkü şartları da aynı ustalıkla vereceğine şüphe yok- Esendalın hemen bütün hikâyele- rinde, aynı Zzamanda bir iyimselik, belli belirsiz bir mizah yer alıyor, ama yapmacıktan uzak bir iyimser- lik ve mizah. Daha çok, yazarın, in- sanların budalalıklarına, yahut çır- pınışlarına karşı gosterdıgı hoşgörür- lükten, yakın ilgiden ve acımadan doğan bir iyimserlik ve mizah. SIĞIR SÖZLEŞMESİ Mark — Twain, — Çeviren: Osman Istanbu! Yeni Mat- sayfa. 300 kuru, UŞ, "Ka- Mizah — Serisi: 4') (Yazan: Mizyal baa 1959. rıkatur Yayınları T anınmış Amerikan yazan Ernest Hemingway, — Mark Twain için şöyle diyor: "Bütün modern Ameri- kan edebiyatı, Mark Twain'in Huck- leberry Finn adlı kitabından geliyor... En iyi kitabımız budur". Mark Twain takma adıyla tanınan Samuel Leng- horne Clemens'ı Amerika dışında ta- nıtan eserlerı de zaten "Tom Saw- yer" ile "Huckleberry Finn"in mace- ralarını anlatan bu iki romanıdır. Bu da iki sebepten ileri gelıyor Birin- cisi, bu romanların Twain'in en iyi eserleri olması, ikincisi yazarın yal- nız mizahçı tarafım değil. — aksine zaman zaman çok acı. hattâ ilerde insanlar hakkında kötümser bir ne- ticeye varan görüşüne de yer ver- mesi. Bunun dışında bir de teknik sebep var: Twain'in — hikâyelerinde mizah unsuru daha boldur, — mizah hikâyelerinin yabancı bır dıle çev- rilmesi ise son derece güçtür. He- men hemen şiir gibi — mizahi bir eser de ikinci bir dile aktarıldığı va- kit, ekseriya gücünün büyük bir kıs- mını kaybed er. Twain'in hikâyeleri bizde uzun zaman mecmua ve gazete sayfalarında kaldı. Bu bakımdan da, yakın zamanlara gelinceye kadar bıZ— de küçük fıkralarından, kulaktan dol- ma şöhretinden fazla Twain'i tanıyan pek yoktu. Hilmi Kitabevi 1941 de' ilk defa TVain'in birçok hikâyesini "Uykusuz Gece" adıyla yayınladığı vakit Twain de Türk okuyucuların- da oldukça geniş bir alâka gördü. Sonradan, "Tom Sawyer" ile "Huck- leberry Finn" romanları bunu ta- kibetti. "Karikatür Yayınlan", "Sı- ğır sözleşmesi" nde Twain'in 18 hikâ- yesini toplamış Ne yazık ki, iyi bir seçme ve iyi bir tercüme yapıldıgı söylenemez. "Sıgır sözleşmesindeki en iyi hikâyeler, "Uykusuz gece"de de yer alan hıkayelerdır Bundan do- layı "Sığır sözleşmesi" Twain'i Türk okuyucusuna tanıtmakta ileri bir adım sayılmaz. Olsa olsa, "Uykusuz gece" artık mevcudu kalmadıgından “Karikatür Yayınlan" gibi oldukça yaygın bir seri sayesinde — TVain'in ge niş bir okuyucu kütlesine ulaşaca- ği söylenebilir. Bunun bir deneme ol- ması ve önsözde belirtildiği üzere, Mark Twain'in bütün hıkayelerının yayınlanması teşebbüsüne bir ilk a- dını olması temenni edilir. AKİS, 28 MART 1959