BU —düşünüyor ve Iİrak ile Mısırın biribirine düşmesi üzerine kendisini daha çok emniyette hissediyordu. Bağdat Paktı dostları da ne Kasım- dan, ne Nasırdan memnundular. Bu durumda bir tercih yapmak zordu. Halbuki Ruslar Nasır ve Kasım a- rasında bir tercih yapmışlardı Ka- sımı tutacaklardı. . nlar da, Krutçef' in tabiriyle, "basında kavak yelleri esen ve boyundan büyük is- lere kalkışan genç devlet adamı" Nasırla aralarının bozulmasını iste- miyorlardı. Pamuğunun yüzde 60 ını ancak Rusyaya satmak zorunda o- lan, Asuan barajının finansmanı i- çin Rusyayla anlaşan ve Rus malı tankları ile uçakları eğer yedek par- ça verilmezse hangarlarda kalmağa mahküm bulunan Birleşik Arap Cumhuriyetini, perde — arkasından makul olmaya zorlayacaklarım dü- şünüyorlardı. Irakı kazanmak için bütün Arapların ve hattâ bütün As- ya memleketlerinin düşmanlığı üze- rine çekmeye Rusya niyetli değildi. Bunun ıçındır ki, Dulles'ın 1956 da yaptığı gibi, Krutç ef Asuan barajı- nın — finansmanından kalkışmadı. ihtilâfının bir an evvel sona sini istiyordu. Batılılar da ayni is- tekteydıler Bu suretle Batı ve Do- ğunun görüşleri ilk defa olarak bir meselede birleşiyordu. erme- Bolivya İki. satır yüzünden eşhur Time mecmuasının Güney Amerika — sayfalarını — hazırla- makla vazifeli muharrirler, son haf- talarda, Bolivya ile alâkalı — olarak yazacakları her cümle için uzun u- zun düşünmek zorunda kaldılar. La Paz'da cereyan eden bazı hâdiseler- den sonra, kullanacakları — üslüpta son derece ihtiyatlı davranmaları mecmua idarecileri tarafından ken- dilerine bildirilmişti. Time'ın muh- telif memleketlerde -meselâ, iktidar aleyhine yazdığı bazı makalelerden dolayı Türkiyede- hâdise çıkarması tabir bir şeydi ama, bu defa Boliv- yada olup bitenler, — Washington'un bütün Güney Amerika siyasetine te- sir edecek derecede ehemmiyet ka- zanmıştı. Mecmua — muharrirlerinin dikkati sayesinde son iki sayı hâ- disesiz satıldı. Fakat bu ayın ba- şında cereyan eden hadıseler hâlâ unutulmuş deği ney Amerıka memleketlerı 1— çin ayrı ayrı baskı muanın 2 Mart sayısında Bolıvya hakkında yazılmış bir makale var- dı. Muharrir, bu memleketin niçin bir türlü huzur ve refaha kavuşma- dığını araştırmakta ve bazı hal ça- releri ileri sürmekteydi. — Bolivyanın merkezi La Paz'da çalışan birAme- rikan diplomatına atfen ileri sürülen hal tarzlarından biri de, zaten sınır- ları suni olarak çizilmiş olan bu memleketi komşu devletler arasında paylaştırmak, böylece her bölgeye göre değişen meselelerin hallini baş- AKİS, 28 MART 1959 kalarına bırakmaktan ibaretti. İşte, Bolıvyahların mıllı gururlarına do- kunan bu s , bütün bir memleke- ti altust etmege 've Amerikanın oraya yıllardan beri doktugu dolarları he- ba etmeğe kâfi gel Mecmuadaki yazıyı önce Peruda- ki Bolivya elçisi okudu. Time oraya bir gün önce geliyordu. Elçi yazılan- ları görür görmez, hemen telefona sarıldı ve La Paz'daki Cumhurbaş- kanı Hernan Siles Zuazo ile görüştü. Ertesi gün, Bolivyaya ayrılan 670 nüshalık Kontenjan La Paz'a gelir gelmez, mecmualar olduğu gibi Baş- kanın sarayına taşındı. Altı — saat süren uzun bir kabine toplantısından sonra, Time'ın o sayısını Bolivyaya sokmamak için karar alındı. Fakat is işten geçmişti. Halk, Time'da böyle bir makale çıktıgım başka yollardan da öğrenmiş ve so- kaklarda nümayişe başlamıştı. Ertesi gün, iade edilmek üzere mecmuanın mahalli bürosuna taşınan nüshalar yağma edilip yakıldı. Satın alınamıyan dostluk Amerika, İkinci Dünya Harbinin sonundan beri Bolivyaya yılda or- talama 25 milyon dolarlık yardım yapmıştı. Anlaşılamayan nokta da, bütün bu paralara rağmen, Bolıvya— da, daha doğrusu bütün Lâtin Ame- rikada sinsi bir Amerikan düşmanlı- ğının bulunmasıydı. Bizzat Başkan yardımcısı Nixon, geçen yılki seyaha- ti sırasında bu düşmanlığın bariz e- marelerini görmüş ve hayli şaşırmış- ti Güney Amerikalıları — Washin; ton'a düşman eden şey, şimdiye ka— dar memleketlerine hâkim olan re- jimler karşısında Amerikan hüküme- tinin takındığı tavır olmuştu. Gustavo Rojas Pinilla Şimdi de hesap başına!. DÜNYADA OLUP BİTENLER Yanlış politikalar yüzünden hal- kın içine yerleşen Amerikan düşman- lığı o kadar derindi ki, Time gibi bir mecmuada tamamen iyi niyetle yapı- lan ve iktisadi durum hakkında ga- yet tarafsız hükümlere varan tenkid- ler bile ortalığı birbirine katmağa kâfi gelmişti. Diktatörlükleri tutan- ların yaptıkları hataları, artık dolar- la, nasihatla düzeltmek için vakit çok geçti. Kolombiya Diktatör hesap veriyor Güne Amerikadaki — Kolombiya devletinde geçen hafta olup bi- tenler, hafıza-i beşerin her zaman nisyanla malul olmadıgını ve günü gelince diktatörlerin de hesap ver- meğe mecbur tutulabileceklerini bir defa daha gösterdi. Eski devlet re- isi ve diktatör General Gustavo Ro- jas Pinilla'nın Anayasayı ihlâl et- mek ve cumhurbaşkanlığı makamı- nın şerefine halel getirmek suçların- dan dolayı cezalandırılması hakkın- daki karar Senatoda bire karşı 65 oyla kabul edildi. Başşehir Bogota'da cereyan edin bu "devr-i sabık" hâdisesinin en bü- yük faydası, bundan sonra ortaya çıkabılecek diktatörler için iyi bir ders teşkil etmesi olmuştur. Gene- ral Pinilla, iktidarı 1953 yılında yap- tığı bir hükümet darbesiyle ele ge- çirmişti. Kendisinden daha marifet- li biri çıkıncaya kadar tam dört yıl süren diktatörlüğü sırasında, açık- göz general hiç boş durmamış, ke- sesini doldurmanın yollarını aramış- tı. İktidara geldiği zaman orta hal- li bir insandı, fakat — düşürüldüğü gün, milyonlarca dolara varan mu- azzam bir servetin sahibi durumun- daydı. Bazan kendi üzerine, bazan da karısının üzerine kaydettırdıgı mülkü arasında büyük çiftlikler ve fabrikalar vardı. Diktatör, bunlarla da kalmamış, dostlarına ve kendi iş- letmelerine kredi temin — edebilmek için hususi teşebbüse ait bankaları baskı altında tutmuştu 1957 deki hükümet darbesinden sonra İspanyaya ve Kanarya Ada- larına kaçan General Pinilla, oralar- da iyice dinlendikten sonra, hafıza-i beşerdeki nisyana güvenip — memle- ketine dönmüştü. Vaktiyle öbür dik- tatörlerin yaptığı gibi, bileceğini Zannedıy r silciler Mec ve arkasından Sena- to dıktatorun vakasına yapışmakta gecikmedi. Şaşıran — diktatör itiraz edecek olduysa da, gönderilen za- i karşısında boyun — eğ- mekten başka çare bulamadı. Zira diğer Güney Amerika — devletlerine nisbetle mazisi hayli temiz olan Ko- lombiya devleti, diktatörlük — husu- sunda komşularından daha az mü- samahakâr davrandığını göstermeğe azmetmişti. 23