TİYATRO Büyük Tiyatro Kanuninin sürprizi! G eçen haftanın ortasında Çarşam- ba gecesi, Büyük Tiyatronun pek rahat kırmızı maroken koltuklarına gömülen seyirciler kendilerini bekli - yen bir sürprizden habersiz görünü- yorlardı. Sahnedeki siyah sakallı, kavuklu ve hil'atlı aktörün sesine bir azamet vermeğe çalışarak söylediği cümleleri duyunca önce hayretle ir- kildiler ve sonra alkış sesleri daki- kalarca tiyatronun tavanlarında çın- ladı durdu. Alkışlanan ne aktörün sahne sa- natındaki bir muvaffakiyeti, ne de rejisörün mesleğindeki maharetiydi. Alkışların bunlarla zerre kadar alâ- kası yoktu. Seyircileri önce şaşırtan, sonra hayret ve heyecana düşüren ve bu hislerin ardı arkası kesilmeyen alkışlarla dışarı vurulmasına sebep olan sahnedeki eserin müellifinin fi- kirleriydi. Sesine bir heybet kazan- dırmağa uğraşan aktör -ki Kanuni Süleymanı temsil ediyordu-, kendili- ne baş kaldıran bir topluluğun ele- başısı olan ve vezirlerinin, öldürülme- sini istedikleri sivri dilli bir şair için şoyle diyordu: "Bırakınız, yazsın! Bırakınız, söylesin! İcraatımın halk arasında nasıl karşılandığını ben ancak onlar- dan öğrenebilirim. Onlar bizim ay- namızdır. Bize, bizi gösterirler. Ha- ta yapıp yapmadıgımızı bu aynalar- dan anlarım. Onlar bizimle halk ara- sına girmiş olan elçilerdir. Bıra- kınız, konuşsunlar! Bırakınız, yaz- sınlar! Bize yardımları vardır, bize yol gösterirler!" İşte alkışlar, sakallı aktörün mı sözleri Üüzerine — yükseldi ve piyes bundan sonra içlerı biraz daha ılık seyirciler tarafından — seyredilmeğe başlandı. O gece Dr. Orhan Asena- nın üçüncü sahne eseri olan "Hür- rem Sultan"m ilk temsili yapılıyor- du. Büyük Tiyatronun ilk sırasında oturanların en ortasında Cumhurbaş- kanı Celal Bayar da vardı. "Hürrem Sultan"da taht uğrunda ilenmiş saray cinayetlerinin, harem entrikalarının yanı başında Urallar- dan Viyana kapılarına kadar uzanan, Akdenizi bir göl gibi içine alan mu- azzam imparatorluğun tek hâkimi Kanuni Sultan Süleymanın karakter yapısı da ele almıyordu. Fakat ilk temsillerde huzuru mutad zevat, ge- ce yansı tiyatrodan çıkarlarken ne eser, ne reJı ne dekor ve kostüm, ne e oyun üzerinde kafa yoruyorlardı Zihinleri ve kalbşleri dolduran sadece, edi bile asırlarca kıt'aları titreten Kanuni Süleymanın ağzıyla söylenen fikirlerdi: "Bırakınız yazsınlar! Bı- rakınız, söylesinler... onlar bizim ay- namızdır". Oda Tiyatrosu Oturulamıyan "Oda" Butun Ankaralıların gıdıp görmek istedikleri halde p na gör- AKİS, 28 MART 1959 Milletler Puris, Mart... Tiyatrosu Aydemir BALKAN nümüzdeki hafta raris Milletler Tiyatrosu perdelerini açacak tır. Paris dram festivali üç yıldan bert "Theatre des Nations" is- miyle devam etmektedir. Bu sene de dünyamızın dört bucağından, ye- di ikliminden sayısız truplar gelecek milli veya — beynelmilel eserleri kendi dıllerıyle seçkin Paris seyircisine sunacaklardır. İlk geceyi Ber- lin Operası açacaktır. Memleketimizin çok iyi tanıdıgı Karl Ebert ila Parise gelen Berlin Operası Richard Strauss'un "Airane Naxos'ta" isim- li eserıyle bu müstesna sanat festivalinin küşat resmini yapacaktır. Theatre des Nations" bu yıl; operalar, baleler, pıyesler ve kukla- lar olmak üzere dört bölümde temsiller verecektir. Her unyanın en iyi truplarını, en iyi sanatçılarını ve en iyi oyun dırektorlerını içine alan ve Saran Bernhardt sahnelerinde Parisli seyircilere tam mânasıy- la dört başı mamur sanat geceleri yaşatan bu Milletler Tiyatrosu bu yıl da tam 29 milletin temsilcilerini takdim edecektir. Gecen yıllar Lauren- ce Olivier ve arkadaşlarını, Sir John Gilgud ve Old Vic grupunu, Mos- kova Devlet Tiyatrosu oyuncularım, meşhur Çin balelerini, Tokyo un maskeli No tiyatrosunu ve bizzat Bertold Brecht'in idare ettiği şöhre- ti çok yaygın Berliner Enseinble'ı seyretmiştik. Bir insanın serveti ne kadar geniş, vakti ne kadar bol olursa olsun böyle dünyanın en meş- hur truplarını bir kaç hafta içinde gezip göremez. Paris Milletler Ti- yatrosu bu rüyayı hakikat yapmıştı;... F ransa Kültür Bakanı Andre Malraux geçen hafta bir basın toplan- tısıyla bu yılki programı açıkladı. Tanınmış bir fikir adamı ve yazar olan Malraux, Milletler Tiyatrosunun kendi ölçüleri içinde de dünya barışına ve ınsanhga hizmet ettiğini soylemeyı de unutmadı. Bu yıla ka- dar iştirak etmemiş milletlere de yeni kolaylıklar ve avantajlar vaade- derek Paris Milletler Tiyatrosunun şimdiye kadar tam 36 muhtelif dilde temsiller verdiğini de ilâve etti. Lâtin Amerikadan, Uzak Asya- an, Okyanusyadan hemen bütün Avrupa — memleketlerinden bu fes- tıvale iştirak eden trupların listesini sıralamak isterdim. Şimdilik sa- ce bu sene programda dikkati çeken bazı milletlerden, truplardan ve isimlerden bahsedeyim: İngiltereden Londra Workshop tiyatrosu -Beji —Joan Littlewood-, Haiti Tiyatrosu ve baleleri, Budapeşte operası, Yunanıstandan Kara göz tiyatrosu -açıkça bizim temaşalarımıza da el atan bu hareket he- men her vakit olduğu gibi bizim mahut atqşelerın gözlerine bile iliş- medi..-, Hindistandan Bombay tiyatrosu, İrlandalım meşhur Dublin Gate tiyatrosu.. İtalyadan Paolo Stoppa ve Gino Cervi trupları.. Ja- maykadan Karaib tiyatrosu.. Filipinler balesi.. Varşova operası, Liz- bon tiyatrosu.. Stockholm'ün meşhur Kraliyet operası ve bu festiva- lin en alâka ile beklenen insanı: İngmar Bergman ve idare ettiği Mal- mö tiyatrosu.. Leningraddan Puşkin tiyatrosu. Pragdan, — Sofyadan, Belgraddan, Zagrebten, Helsinkiden, Amsterdamdan, Buenos Aires'- ten truplar, baleler, operalar vs.; x;ğs S ımdıye kadar olduğu gibi bu yıl da gözünüz boşuna Türkiyeyi veya ürk ismini arayacaktır.. Neden bizimkiler bu beynelmilel sanat yarışmasma bu dünya çapında temaşaya, bu sanat olimpiyatlarına iş- tirak etmezler. Başarı gösterememek endişesi mi, aşağılık... duygusu- mu, menfaatler çarpışması mı, idari beceriksizlikler nü, ihmalcilik mi, bu hareketin anlamım kavramakta aciz mi, kültürsüzlük mü, bılgısız- lik mi; ne derseniz deyiniz, ortada olan bir şey vardır., İrili ufaklı bunca milletin arasına daha biz yetişip girememişizdir. Turkıyede ti- yatro seyircisi vardır ve boldur. Tiyatro yazan vardır ve bazıları ha- kikaten iyidir. Fakat beynelmilel bir konkur oldu mu nedense hür şey gelir her tarafı tıkar Claude Planson ve A. M. Julien bu Milletler Tiyatrosunun yara- tıcılarıdır. UNESCO'daki Beynelmilel Tiyatro Enstitüsünün yıllardır tasarladığı bir Milletlerarası Tiyatro en nihayet Pariste gerçekleşmiş- tir. Şimdi bütün milletler birbirleriyle yarışmaktadırlar. Öyle zanne- diyorum ki biz bu nda, pek te öyle tahmin edildiği kadar yaya, acemi ve primitif değiliz. 2Olsak bile ne çıkar- Onun için bu beynelmi- lel harekete iştirak üzere teşebbüs etmeli, bir şeyler yapmalıyız. Hiç olmazsa şu teklif mektuplarını ateşe dosyalarında uyumaktan kurtar— malı, devlet eliyle mi olur, hususi trupların gayretiyle mi olur, şu s nat kervanına katılmak için acele etmeliyiz.. Tabii iftar merasımlerm— den vakit kalırsa. mek nasibolan cicibici Oda Tiyatro- sunda şimdi meşhur lngiliz romancısı Graham Greene'in "Oturma Odası isimli piyesi oynanıyor. Ama bu "O- turma Odası"nı görmek için Oda Ti- yatrosunun koltuklarına oturmak, sayısı yarım milyona varan Ankara halkının yüzde kaçına kısmet olacak, 25