YURTTA Millet Vatanseverliğin yeni tarifi! u hafta, Muhalefet ile iktidar a- rasında bir söz düellosuyla geçti. Muhalefet lideri İsmet İnönünün tidardan, şimdiye — kadar sarfettiği paranın hesabını sorması İktidarı fena halde sinirlendirdi. (Bk. Politi- kacılar Sayfa: Fakat bu arada D. P ileri gelen- lerinden Sıtkı Yırcalı "milli menfa- at'in pek işitilmemiş — -batı dünya- i . İktidar söz- kelimesi keli- mesine şöyle tarif etti: "Milli men- faatlerimiz sözde çok yardım gördü- ğümüzü, sanki bu —yardımları israf etmiş olduğumuzu dünyaya ilân et- mekte değil, bilâkis bunların yerine masruf bulunduğunu, — memleketimi- ze yapılan yardımların bu yardımı yapan memleketlere misli ile iade e- dilmiş bulunduğunu — söylemekle te- OLUP lere aykırı hareket eden adam" dam- gasını yiyecek. Peki, hatalı hareket etmek, isra- fa kaçmak, ele geçen paraları yeri- ne sarfetmemek, mühim memleket meselelerinde dahımıllıbırlık ara- mamak, iç politikada, dış politikada huzur kaçırıcı yanlış tutum takın- mak?. Bunlarla mı "milli menfaat" temin edilebilir? fta hemen — herkesin zihni Bu ha bu suallere takılıydı. Politikacılar Sual ve cevap Bu haftanın başında pazartesi sa- bahı İstanbuldaki vilâyet binası- na — giden gazeteciler karşılarında sert bir Ad Menderes buldular. Halbuki müddettir pek munis davranıyor, suallerle hattâ mültefit sıkıştırıldığın- Başbakan kendilerine — bir, BİTENLER Kadıköydeki ilçe kongresinde haki- katen görülmemiş bir tezahürat ara- sında -halk yollara dökülmüştü. İk- tidarı acı şekilde tenkit eden, çeşit- li icraatı ele alan ve bunların aksak taraflarını bir bir ortaya koyan sert konuşmasını yapmıştı. IElajdan kongreye smet İnönü İstanbula geçen haf- tanın ortasında gitti. Cuma saba- hı Haydarpaşada partililer tarafın- dan karşılandı, halk tarafından al- kışlandı. Muhalefet lideri neşeli gö- rünüyordu. Bavullarının sayısından, İstanbula yaz için — geldiği anlaşılı- yordu. Nitekim Haydarpaşadan bir motöre bindi ve doğruca Heybeliada- ya gitti. Viya motörü sakin — denizi yararken İnönünün aklında üç me- sele vardı. Pazar günü Kadıköy ilçe kongresine gidecek ve orada bir nutuk verecekti. lkıncısı denıze gir- meye başlıyacaktı. Üçün -ve en ağır geleni- deniz mevsımınde siga- İnönüyü karşılamak için Açık pencerenin faydası min edılmış olur Tarıfın insanı şaşırtmam n deği ldır Zira herkes bılmektedır kı mıllı menfaat bulunduğunu bunları hakikat kılmakla temin edılmış olur. İktidar sözcüsünün mantığıyla, iş başındaki- ler hiç kimseyle istişare etmeden, hiç kimseye danışmadan, mes uly - te manen dahi oba hiç kimseyi işti- rak ettırmeden ıstedıklerını yapa- caklardır, son çok zaman araba- nın dingili kırılınca herkes yapılan- ların dogru, bilgili, akıllı hareketler olduğunu ilân edecektir. Bu mantık- ta bir tuhaf tarafın, hiç olmazsa De- mokrasiyle bağdaşamayan bir tara- fin bulunduğu haftanın başı nda pek çok kimse tarafından hissedildi ve derdin ne olduğu böylece bir defa daha ortaya çıktı. Hata edeceksin, fakat hata ettiğini hiç kimse belirt- meyecek. Belirtti mi, "milli menfaat- da terslemek yerine bir latifeyle işi başkalarının -meselâ Dışişleri Baka- nının- omuzlarına yüklüyordu. Pa zartesi sabahı ise Menderes, vılaye- tin büyük salonunda daha fotoğraf- çıları görür görmez hiddetlendi. “Bayr m degıl seyran değil.. Bun- lar ne diye mutemadıyen resını çe- kip duruyorlar" diye bağırdı ve ga- zetecilerin dağıtılmasını emrettı Vi- lâyetin polisleri mümkün olduğu ka- dar nazik bir şekilde gazetecilerden çekilmelerini, gözden kaybolmalarını istediler. Gazetecıler, Men nından uzaklaşırken İkt ıdarın başı— nı bu kadar kızdıran şeyin ne oldu- ğunu bir türlü anlayamadılar. Bir gün içinde bu ne degışıklıktı' Baş- bakanın asabi hali akşama kadar de- vam etti ve Menderes aziz dostu Nuri Sait Paşayı Bağdada yolcıı et- meyı bile ihmal ederek bir uçağa bi- nip başkente döndü. Bir gün evvel İnönü, — partisinin sokağa dökülen Kadıköylüler rayı bırakacaktı! Viya Heybeliada- ya yanaştığında saat on buçuktu. On mudavımlerı kendılerı] M a his ka labalık, tah- Bö 2 yla netıcelenıyor— du: İnönü bu e ede, rahat rahat denize gırecek ve kışın başkente bi- raz daha zınde olarak donecektı meseleyi nü si arasından . De- nizle sigaranın hıç olmazsa bir müd- det beraberce gıdebıleceğıne kani oldu ve o faslı bir kenara bıraktı. Birinci meseleyi ise, pazartesi günü Kadıköyde Sureyya sinemasında halletti. İnönü sinemaya girerken salon tezahürattan yıkılıyordu, çı- AKİS, 12 TEMMUZ 1958