14 Okuyucu mektupları: Politika hakkında 16 sayılı mecmuanızın yedinci sayfasında "Trabzonun Barutçu- ya tercih ederek seçtiği Demokrat milletvekili Sabri Dilek" cümlesine rastladım. Cidden üzülmemek müm- kün değil. Velâkin sisleri temin ederim ki, ne ben ne de benim gi- bi düşünen herhangi bir hemşeri- miz Sayın Faik Ahmet Barutçuya Sabri Dileki tercih etmek söyle dur- sun mukayeseyi dahi hatırımızdan imde ise muvaffak minin ve kütüklerin bozukluğu sa- yesinde D. P. olmuştur. Kemal Atal - Trabzon * abri Dilek size bir tekzip gön- derdi diye artık aklınıza gele- ni söylüyorsunuz. Halbuki bizim reylerimiz sayesinde seçilen Sabri Dilek hiç de sizin tanımak istediği- niz gibi bir insan değildir. Şahsen biz Maçkalılar ondan ve diğer mil- letvekillerimizden çok memnunuz. Mecliste de, dısarda da Muüuhalefeti siperane çalışıyor ki elimizden gelse onu ömrünün sonuna kadar millet- vekili seçeceğiz. Bir dahaki seçim- lerde bir de kendisi muhalif millet- vekili olsun da Hanyayı Konyayı anlasın diye! Sabri Kirmançalı - Maçka * KİS'in son sayısında gene bir takım D. P. ileri gelenleri i ıçın -Haluk Şaman, Baha Akşi met Ölçmen, Zeyyat vermıs veriştirmişsiniz. telif — yerlerini dolaşmış. görür tabii. Adam bugüne D. P. milletvekili. Kendini D. P. den kovdursun da senede bir iki de- fa olsun Avrupaya, Amerikaya gi- demesin mi? Sonra, ya Himmet Ölç- menin Konyadaki işleri ne olur? Hiç düşünmüyor musunuz Turan Çetiner - İstanbul * S on sayılarınızda Adnan Mende- resten pel bahseder oldu- riyor, gece yarıları imar ve yıkım sahalarını dolaşıyor. Doğrusu sizin kaleminizden bu semereli çalışma- ların hikayesini okumak isterdik. Zahide Tanar - İstanbul "BACALARIMIZ!" bıkan bir cins romantik — Avrupalı turist için ideal yeri teşkil etmekte- ir. Bu turistler leyleklerdir. Görül- memiş Kalkınana diyarımız, bacala- rından duman tütmeyen tesislerin derin bir sessizliğe gömüldüğü ye- gane memlekettir. Fabrikaların sır- rını keşfeden modern kafalı, zeki leylekler -karikatüristlere bakılırsa- asrın icaplarına uyarak ağaçtaki yu- valarını bırakmışlar, çelikten baca- lara naklimekân eylemişlerdir. Sekiz senede yedi misline iblâğ — edildiği söylenen sanayi tesislerinin hali, bi- raz mübalâğayla budur Yünlü mensucat sanayii D 30 randımanla çalıştırılabilmektedir. Zira yün ithal etmek için 40 milyon lira dövize İhtiyacı olan bu branşa 15 milyon lira tahsis ya- pılabilmektedir. Barajlar, âtıl kapa- siteler yaratma merakının şaheser birnümunesidir. Meselâ,k u z e yhalı- da kurulan elektrik şebekesının is- tıhsahnın 74000 KW lık kısmı istih- edilememektedir. Çok övünmen şeker fabrıkalarmdan 11 tanesi, an- cak 1950 den evvel kurulan dört fabrıka kadar 1st1hsal yapabılmekte— dir! Yurdun dört bucağına serpişti- rilmesi kararlaştırılan 10 tekstil fab- rikası teknik bakımından bir fada- ır. Meşhur traktör fabrikasının is- mi duyulmaz olmuştur. Amerikan yardımında ufak bir gecikme vuku bulunca tarlalardaki traktörler dur- muştur. Saymakla bitmeyen bu görülme- miş eserlere son günlerde İtalyan- larla müştereken kurulan bir dikiş makinası fabrikası katılmıştır. Yal- nız fabrikanın ses verebilmesi için 428 bin dolara ihtiyaç vardır. Fab- rika halen istimin gelmesini bekle- mektedir. D. P. ıktıdarının iktisadi işler" deki "ilmi sözcüsü", transfer kıymet- lerden Sebati Ataman bile, artık bu "istimsizlik" i inkâr edememekte ve fiilt 1st1hsalın istihsal kapasitesinden olduğunu açıklamakta- dır. Esasen İstatistik Umum Mudur— lüğünün hazırladığı 'ham ma ve işletme malzemesi» ithalâtım goste— ren bir tablo, hayale en ufak yer bırakmamaktadır. Bu tabloya göre 1950 de 100 olan ham madde ve iş- letme malzemesi ithalâtı 1956 da 87,3'e düşmüştür. Sekiz senede, iki yüz senede yapılanın yedi mis sli te- sis kurulmuş, fakat bu devrede 1990 dekinden az ham madde ve işletme malzemesi ithal etmeye başlamışız! Böyle birşey ancak, örülmemiş tesislerden sadece İeyleklerin fayda- landığını kabul etmekle izah edile- ilir. Yerli sanayiin, çalıştığı — zaman ortaya koyduğu — mamuller de ayrı ir hikâye mevzuudur. Cumhuriye- tin iktisat yazarı, merak etmiş, mo- törü dışarıdan gelen yerli çamaşır makinalarını ve buz dolaplarını in- celemiştir. Gördüğü buz dolapları- nın kapısının alt kısmında bir par- mak açıklık vardır ve kapı iyice ka- panmamaktadır. Üzerindeki — beyaz emayeler daha satılmadan yer yer dökülmüştür. Çamaşır makinasının kolu gayet kabadır, kazan kısmının kaynakları zayıftır, kapağın lâstik- leri ayrılmıştır, kapak havadadır re kapanmamaktadır. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, çamaşır makina- sının fiyatı bin liranın, buz dolabı - nınki dört bin liranın üstündedir: Gelgelelim bu hüzün verici tab- loya rağmen, birim Zafer leylekle- rin bile güleceği şu hikmeti savur- maktadır: "Bugünkü — Türkiye bir bakkal dükkânı açmanın hasretini eken biçâre memleket değildir. ş_ımdı Et - Balık, Gima, Sümerbank, oprak Ofis bataryalarım mevzie soktuk mu, tedip, edemiyeceğimiz çarşı yoktur " Anlaşılan Zafer ya çarşıyı bilmi- yor, ya iktidarla inceden inceye a- lay ederek muhalefet yapıyor. D. P. Sessiz gemi u hafta içinde Türkiyeye gelen bir yabancı herseyden bah edıl— dıgını duyabıhrdı Bir tek şey m D. P. İktidar partisi; mutadı veçhıle derin bır sessizlik içindeydi. Ankarada Rüzgârlı sokaktaki meş- hur Zafer gazetesinin üzerindeki şık Genel Merkez daimi surette boş kal- dı. Yalnız boş değil, aynı zamanda hareketsız Halbuki sonbaharda Bü- Kongrenin toplanması için esas- 11 bir hareket partinin küçük kade- melerinde kendisini şiddetle hisset- tırıp duruy rdu. Yüksek kademeler- de ise, esen başka rüzgârdı. Genel Sekreter Basri Aktaş Avrupa Kon- seyinin komisyon toplantılarına ka- tılmak üzere mutadı veçhile Parise gitmişti, diğer milletvekilleri de yaz tatili için ayrılmışlardı. Zaten Kon- AKİS, 12 TEMMUZ 1958