12 Nisan 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 9

12 Nisan 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hangi eşhur Kübalı hâdisesinin nasıl bir zıhnıyetın ene- uğunu bizzat Celâl Yardımcı, alenen ve resmen İfade etti. Bakanı meseleyi olduğu gibi gözler ö Prof. Kübalının yazılarını mış politika yapmak degıldır» bir profesör kendi ilim dalında bunları söylemekle vazıfelıdır demış Bakan, Senatonun görüşüne ş- Prof. Kübalının — günlük politika yap- tığına şahsen İnanmış, bunun üzerine kanunun kendi- sine tanıdığım sandığı mutlak takdir hakkını kulla- nar ak hocayı bakanlık emrine almış. to ittifakla "bunlar, Celâl Yardımcı bunları güzel güzel ve sükunetle an- lattı. Kanaatinee, bir yazının mahiyetini takdire Senato ne kadar selâhiyetliyse kendisi de, -küt uphanesı ve ar- şiviyle- aynı derecede selâhiyetliydi. Senatonun kimlerden teşekkül ettiğini ilâve etti. Se- natoda hukukçular vardı ama, ormancılar, da vardı ve bizzat rektör Edebiyat Fakültesi mensubuydu. Ee onlar şöyle derdi, Celâl Yardımcı böyle.. Kimin haklı bulundu- ğunu takdır hakkı, seçımler arasında Büyük Meclisteki d du. Beğenmediği memuru bakanlık emrine alırdı. Hususi bir vaziyet yok- tu. Umumi prensip tatbik ediliyordu. İşin buraya kadar olan — kıs- mında Yardımcıya kızılabilir, serze- nişte bulunulabilir, takdir hakkını kötü kullandığı söylenebilir, kanunun ği selahıyetı yanlış anladığı i- i Ama, bir adaletsiz- lik yaptığı iddia olunamaz. Öyle lanmış, öyle yapmış., Mükemmel. itekim, eğer lâf orada kalay- di tenkide Celâl Yardımcıdan çok kanun, hiç olmazsa top ün hü- Bakanı şahsi düşüncelerini açıkla- mış olmazdı. Kıstasım orta dök- mezdi. Hattâ "izahat vermeye mec- bur değilim" bile diyebilirdi. Göktürk bu mevzularda başka tür İÜ mü yapıyordu? Elbette, ki hayır. Celâl Yardımcı sabık kabine arkadaşının, yolunu takip edebilirdi. kimseyi tatmin etmezdi, ama haksızlığın — kanunt lunduğu zehabını uyandırabilirdi. Ancak Celâl Yardımcı, haklı bulunduğunu ispat sa- dedinde kavlince hangi yazıların "günlük politika vap- mak" olduğunu da açıkladı. Hatta bunu son derece teat- ral ]estlerle bezedi, Kübalıdan cümleler okuyup oku- yup "İşte, bu ilim; işte bu politika değil" diye istihza- da bulundu. Fakat bu, kendisi için de, hükümeti için de, iktidarı için de sadece talihsizlik; oldu. Zira o zaman anlaşıldı ki parmak kesen şeriat, maalesef bir değil, İki ölçü kullanmaktadır. Şimdi, Prof. Kübalı demiş ki: "Bu tüzük tadili ek- seriyet partisi vasıtasıyla icranın Meclis ve Muhalefet karşısında asgari murakabe, azami rahatlık içinde üstünlük teminine matuftur" Celâl Yardımcı “günlük — politika yapmak" saymış. Adam hocası, bahis mevzuu tüzük Büyük Meclisin tüzüğü.. Bu, "“günlük politika yapmak" sayılır mı? Ama Celâl Yardımcı saymış. Peki, Prof. Sabri Esat Siyavuşgil "Bir da, Gerçi bu- Hak, gazetenin üç sütun üzerine oturttuğu şu alt manşeti okursanız, ne yaparsınız: "Türkiyenin İktisadiyatı va- him bir devresinde bulunmaktadır. Ciddt bir buhran Türkiyeyi tehdit etmektedir. Türkiye Enflâsyonla kar- şı karşıya ölüp dış borçlar çok yükseğe çıkmıştır." Hele bu sözlerin geçenlerde memleketimize gelmiş mes Smith tarafından Temsilci- e gelirsiniz? lamaz, yaşasın diye bağırtmazsınız. nüz, ümitsizliğe düşersiniz. Böylesine bir manşe lunuzu kanadınızı kırar, sizi bayata küstürür. renirseniz, Bereket versin ki, beyanatın ruhu, manşette gör- düğünüz gibi kapkara değil, Cünki yardım şefi, 1918 yılından beri sınai mamulâtımızın yüzde 48 nls- betlnde arttığını, zirat kapasitemizin hızla yükseldi- ğini, yeni den kaynakları ve elektrik enerjisinin durmadan geliştiğini, yol şebekesinin 9000 milden 17000 mile çıktığ-nı söylemekte, mail vaziyetimizin istikra- rını ve İstihsal kudretimizin artmasını temin için bize yardım yapılmasını tavsiye etmektedir. te manşete geçmeyen, fakat okuduğumuz zaman içimize ferahlık veren haber, asıl budur. Biz, milletçe, kalkınma — gayretlerimizin — günlük hayatımızda — türlü darlıklar ve sı- kıntılara sebep olduğunu — zâten nere Prof Kübalı tüzük tadili aleniyet pren- zedelemiştir Celâl Yardım- da "günlük politika yap- aymış. Sayar. Ama Prof. Sabri Esat Siyavuşgil "Hem boyla- rı sürüngenlerin hizasında da olsa, politikacılar bilmezler mi ki sureti haktan "“"örünüp halk araşma — bo- kikatin güneşinde er geç kuruma- ğa mahkümdur, o zaman ne yapa- H caklardır?" diye yazarken, — Celâl Yardımcı neredeymiş. Üstelik Prof. Siyavuşgil hukuk hocası d değil, yani, meşhur tabirle "dışardan gazel okuyo Şmdi Prof, Kübalı demiş ki: "Aleniyet — prensibini ihlâl eden ve basını da bağlayan bu karar Anayasaya da aykırıdır". Celâl Yardımcı bunu da “günlük politi- ka yapmak" saymış. Sayar. Ama Prof. Sabri Esat Si- yavuşgil "Nihayet hiç bir hükümet, bir âmme hizmeti olan gazeteciliği, şeref ve haysiyetini müdrik oldukça, ferde ve cemiyete karşı olan vazifelerini hakkiyle ye- rine getirdikçe, sırf sadizm ruhiyle tazyik altında bu- naltmak cihetine gitmeyiz. Böyle bir oda, matbuat hürriyetinin tam ve kamil bir teminatı olacaktır. Elve- rirki, matbuatın kendi kendini kontrolü, onun vazife- lerini aksatmıyacak bir meslek ahlâkından ilham alan kaidelere göre cereyan etsin ve bu kontrolü yapacak gan, 'işini ciddiye alsın" diye yazarken. Celâl Yar- dımcı neredeymiş? Üstelik Prof. Siyavuşgilin gazete- ciliği de arızidir. Yani meşhur tâbirle "dışardan gazel okuyo ü Şımdı, Prof. Kübalı o — demiş ki: "Bugünkü hükümet AKİS, 12 NİSAN 1958

Bu sayıdan diğer sayfalar: