DÜNYADA Doğu Batı Demokratik mücadele eçen haftanın sonuna doğru dün- yanın en büyük demokrasisinde, şimdiye kadar eşine rastlanmamış bir dava ağılıyordu. Amerikan, Japon, Ingılı ve Kanadalı alımler din a- âmları, Birleşik Devletlerin atom bombası denemelerini durdurmak için mahkemeye — başvuruyorlardı. Davacılar Atom Enerjisi Kanununun Anayasaya aykırı olduğunu iddia et- mekteydiler. Savunma ve Atom Ener- jisi Komisyonunun beş üyesi dâvâlı- lar arasındaydı. İddiaya göre bu kim- seler hükümet tarafından kendileri- r şekilde — devredilen selahıyetlerı tecavuz ediyorlar, kendi kendilerine kanun yapıyorlardı. giltere ve Rusya! dâvalar açılacaktı ya vize temini için — uğraşıyorlardı. Nobel mükâfatını kazanan Amerikan i Dr. Linus Paling ve meşhur İ gılız ülozofu Bertrand Russell dava- cılar arasındaydı, Avukatlar, dâvayı kazanma şan- sının pek zayıf olduğunu saklamıyor, lardı. Fikri sorulan Adalet Bakanlı- ğı "Hükümet zamanı gelince uygun şekilde bu davaya muhalefet edecek" demekle yetindi. Asrın komik olmak- tan çok trajik dâvası, bir müddet son- ra bir Amerikan hâkiminin önüne ge- lecekti İngilizler de boş — durmuyorlardı. Atom denemelerine son vermek için daha başka bir usul bulmuşlardı. Bu haftanın sonuna doğru binden fazla atom aleyhtarı Londralı, Atom Silah lan Araştırma Müessesesinin bulun- duğu Aldermaston köyüne doğru 200 kilometrelik bir protesto yuruyuşu yapacaklardı. ,Aldermastona yürüyüş komitesi, heveshlere yatak yorganla- rını beraberlerınde getirmeyi tavsi- ye etmekteydi. Okullarda, kiliselerde, evlerde bin kişi için yatacak yer ha- zırlanmıştı. Her gün elli kilometre yürünerek, yürüyüş dört günde ta- mamlanacaktı. Bu haftanın başında MacMillan'a gönüllülerin bir listesi verilmişti. Herşey İngilizlere yaraşan bir şekilde inceden inceye hesaplan- mıştı. İlk gece Londra yakınında Hounslow'da konaklanacaktı. Houns- OLUP Dulles *Ben de diktatör olsam..." low'un Muhafazakâr Belediye Mecli- si, kasabanın toplantı salonunu yürü. yüşçülere vermeyi reddetmişti. Ama başka bir yer bulma zor olmamıştı. Aldermastondaki nihai "toplantı için de İngiliz Hükümeti, aynı aksiliği göstermişti. Fakat Komıte Atom Si- lahları Müessesesinin hemen yakının- daki bir tarlada toplanabilme imkânı nı temin etmişti Toplantı hürriyeti- ni baltalayan bir kanunun mevcut ol- madığı lngılterede Hükümetin yürü- yuşçulerın önüne dıkebılecegı mania- lar bundan ibaretti. Bu maların 'üstünden atlamak da zor Ur iş değil- BİTENLER di. Zaten hükümetten yardım görmi- yen atom aleyhtarları, halk tarafın- dan tasvip edildiklerini biliyorlar— dı. Yol üzerindeki lok nt a ve kahve' haneler şimdiden, yişçiler 1ç1n her saat açık duracaklarını bildirmek teydi. Köylüler ise yiyecek vermeye amadeydi. : Yürüyüşçüler İngiliz, Amerikan " ve Rus Hükümetlerinden "Atom si- lâhlarının tecrübesinin, imalinin ve stok edilmesinin derhal durdurulma- sını" istiyeceklerdi. manyada kaynaşma devam e- diyordu. Alimlerin protestolarından sonra iş siyasi partilere düşmüştü Parlâmentoda, Alman tom silâhları verilmesine mâni olamı- yan Sosyalistler kararı "temyiz" yol- larım arıyorlardı.. Umumi bir grev fikrinden şimdilik vazgeçilmişe ben* ziyordu. Sosyalist Partisi hâlen bir referandum peşindeydi. Federal Mec- liste referandum fikrinin kabul edil- meyeceğini bilen — Sosyalistler, bu işi feâere devletler kademesinde gerçek- leştirmeyi düşünüyorlardı. Mutlak ço- gunluga sahip' bulundukları Hamburg Brem ve diğer Laender'ler halkı, teşebbus muvaffak olursa, atom si- lâhlarına "evet" veya "hayır demeye çağırılacaktı. Dulles'ın ıstırapları usların tek taraflı olarak atom bombaları denemelerine son ver- meleri, beklendiği gibi, Batı Dünya- sında atom bombasına olan düşman- liğı arttırmıştı. Dulles beyhude yere, zaten denemelerini tamamlayan. ların propagandadan — başka bir şey yapmadıklarım anlatmaya çalışıyor- du a bu hususta Batı halin Neh- rudan farklı düşünmüyordu. — Sulh güvercini Hindistan Başbakanına gö- re Rusların tecrübelerini tamamla- dıktan sonra işlerine en uygun gelen bir anda, bu kararı aldıkları iddiası doğru olabilirdi. "Ama ne zardan a- tılırsa atılsın iyi bir adım, iyi bir a- ımdı." Batı Dünyasında âlimlerin, yazarların, kilisenin — gittikçe artan bomba aleyhtarlığı bunun deliliydi. Dulles bile, Rusların bir propaganda zaferi kazandıklarını kabul etmek Zo- runda kalıyordu. Dulles, zaferin sebe- bini, diktatörlerin kimseye — hesap vermek zorunda olmamasında — görü- Ama, Nasırın benim etrafında dönmesi lâzımdı, yahu. 22 AKİS, 18 NİSAN 1958