12 Nisan 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 11

12 Nisan 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA Ulaştırma Unutulan demiryolları (Kapaktaki — Bakan) Bu haftanın başında bir gün öğle- en sonra, Devlet Demiryolları enel Müdü lgu Neşriyat Servisi Şetî Servet Zenginin odasımn kapısı İçeri giren memur hanım, şe- finin masasının Üzerine bir gazete kupürü koydu. Servet Zengin son de- rece neş'eli görünüyordu Aylardan- beri beklediği izni nihayet çıkmıştı. aharın en güzel günlerinde İzmirde, deniz kenarında geçırecegı tatlı gun— lerin hayaliyle gevrek gevrek gü- lüyordu. Ama memur hanımın getir- diği gazete kupürüne şoyle bir göz atınca rengı aniden değişti — y Allah, dedi. Tam izne gi- deceğim gün mü buldular bunları yazmayı?. Simdi otur, Istanbullara telefon et, meseleyi Öğri mum Yaz gelecek, Müdüre arz et. Sonra Ankara gaze- telerine, mesele oyle değil de böyle di- ye tekzıp yazdırt!" Neşriyat Şefinin onundekı gazete kupurunde son rda sık sık görüldüğü gibi bir tren kazasının tafsilâtı yoktu. Sadece "ışıksız tren ler" den bahsediliyordu. Uzun sefer yapan trenler dahil, Haydarpaşa- A- n kısa mesa- dapazarı arasında 1şle feli trenlerde bile ampulsuzl k yü- zlünden elektrik yanmıyordu. Bütün yolcular şikâyetçi idiler. Ayrıca cam- lar da kırıktı. Herkes soğuktan do- nuyordu. Muhtelif zamanlarda idare- ye bu mevzuda şikâyetler gelmişti. Fakat ampuller takılmamış, yolcular penceresi kırık camların önünde don. muşlar, ışıksızlık yüzünden türlü re- zaletler cereyan etmişti Fakat bu, iane gıdeceği gün Ser- vet Zengini bekleyen tek sürpriz de- ğildi. Gazeteler başka sütunlarında başka bir haber daha veriyorlardı ve 12 OLUP BİTENLER, K Ka Üi bi Sipariş edıldıgı söylenen vagonlardan biri yoncalar bitecek de... ikincisi, birincisinden çok daha feciy- di, Haydarpaşadan 21.45 de kalka- cak olan Erzurum postası saat 18'de. manevra makinistinin idaresinde pe- rona sokulurken, numarasız üçüncü mevki yolcuları, yer kapmak için, tren daha durmadan içeri hücum et mislerdi Tehacüm arasında kimi ka- pılara, kimi basamaklara, kimi pen- cerelere asılan çilekeşlerden 32 yaşın- daki Mehmet Erdoğmuş ve 25 yaşın- daki İsmail Gül kendilerini trenin al- tında bulmuşlardı. Bu tehlikeli yer kapmaca oyunu, zaten Erzurum pos- tasının her gün şahit olduğu sahne- lerden biriydi. " grence bacaklarını kaybettiren kaza, ilgilileri hiç şaşırtmamıştı. Böy- le bir hâdisenin vukuu her an bekle- niyordu. Nitekim İşletme Müdürü Rüştü Sarp kaza sebebını saklama- ya bıle luzum görm r akşam 2145 de hareket eden Erzurum Dostasının üçüncü mev- ki yolcuları daha sabahtan itibaren gelmeye başlar. Tren perortaj gırer ken de vagonlara hucum ederler, tre- nin orasına burasına asılırlar. Yer kapmak için çok ileriden atlayıp be- lâlara saklananlara bile rastlanmış- tır.. Tren daha durmadan pencere, kapı demeden girerler, içeri girme- ye muvaffak olanlar: — Hey Hasan buraya gel, Ver bavulunu Mehmet, gibi sozlerle birbirlerini çağırmayı 'da ih- mal etmezler. Tabii bu anda tren ha- lâ durmamıştır. Bugün de aynı şekilde olmuş Yer kapmak ısteyenlerden ikisi tren al- tına gitmiştir Günlük haberler gün aynı şekilde olmuş- tu. Aynı şekilde olmuştu ve ge- ne aynı istimin daima ar- kadan geldiği memleketimizde, testi kırıldıktan sonra, ezeli 'tedbir alına- cak" lâfı ortaya atılmıştı. Soğütlü- çeşmeden Haydarpaşaya kadar uza- nan bir duvar yaptırılacak ve gara giriş koni rol altına alınacaktı! Tabii ki bu landarma tedbiri, illâ trene bı- nebimek için her turlu tehlikeyi gö- ze alan — çilekeş Anadolu yolcuları- nın derdine melhem getirmekten ço uzaktı. Asıl mesele yolcunun ihtiya- cını karşılıyacak kadar tren kaldıra- bilmekti. Gelgelelim D. D Y. idare- sının takati buna müsait değildi. -Zi- a Görülmemiş Kalkınmanın tama- miyle ihmal ettiği mevzulardan biri demiryollarıydı. Eski iktidarın canla başla giriştiği demiryolu — siyasetine 1950 den sonra mola verilmişti. Bu durumda demiryollarının devamlı bir şikâyet ve tehlike kaynağı olmasına şaşılmamalıydı. Vaziyet de zaten buydu. Karayla ak akikaten trenlerden dert yanma, adeta günlük mevzu haline gel- mişti. Gü geçmiyordu ki bir kaza haberı gazetelere aksetmesin. Geç hi ket eden ve geç gelen katarlar, va- gonların bakımsızlığı, personelın ki- fayetsizliği, emniyet — tedbirlerinin noksanlığı... Bunlar daima birinci sayfalarda yer işgal — ediyordu. Zira bunlar halkın gündelik dertleriydi. Gerçi alâkalılar, iki yoldan buna mukabele ediyorlardı. Evvelâ Basın kanununun meşhur tekzip maddes: vardı. Savcılıga iki satır yazdın mı, O yazı ertesi gün gazeteyi donatıyor du. Daha mühimi zaman zaman. Demiryolları idaresi bir boru çalıyor- du. Bilhassa iktidar organlarının ve radyonun iltifat ettiği bu boru sesin- de ne vaadler, ne parlak istikballer yatıyordu. Demıryolları işletmesi bü- yük bir kalkın hamlesine giriş- mişti. Her şeyi yenı baştan düzelti- yordu. Yeni lokomotifler alınıyor, ye- ni vagonlar ısmarlanıyordu. Hattâ ve hattâ her türlü ihtiyacımızın mem- leket dahilinde temin edilmesi için ' bile yapılıyordu Yakın bir gelecekte -her meselede olduğu gibi- demiryollarında da mesut günler bizi beklemekteydı V.s. V.s. mit gem elgelelim bu mesut istikbal ede- biyatı tekrarlana tekrarlana bü- tün sinirini kaybetmişti. Sekiz yıllık beklemeden sonra herkes istikbale değil, hâle bakıyordu. Halen ise tren- ler her bakımdan kötü, işletme her- bakımdan — yorgun ve — imkânsızdı. Tren seferleri muntazam olmuyordu. Yolcu miktarı ile vagon adedi birbi- rini tutmuyordu. sık kazalar vu- ku buluyor. * vatandaşlar ölüyordu. Bu işlerin beklemeye takati kalma- mıştı. Buna rağmen lokomotifler si- pariş etmek, vagon — getirmek sonu gelmeyen bir hikâye halinden çıkarıl- mamıştı. Gazetelerde vagonların ge- leceği, lokomotiflerin Amerikan 1i- manlarından yola çıkarıldığı haber- leri sık sık görülüyordu. Fakat iz- dihamın — önüne geçildiğini, trenle- AKİS, 12 NİSAN 1958

Bu sayıdan diğer sayfalar: