YURTTA OLUP BİTENLER, Prof. Turhan Feyzioğlu Şahidi, bir D. P. li böyle bir teminat, ilk defa olarak ve- riliyordu Heyecanlı talebeler kat aynı gün, hemen aynı sa- atlerde İstanbul — Üniversitesinin Hukuk Fakültesinde başka bir sah- ne cereyan ediyordu. Salı sabahı, fa- kültenin birinci sınıfına Prof. Küba- lının dersi vardı. Bu dersin bizzat hö- ca tarafından verileceği söyleniyor- du. .Dekan Timur böyle bir ihtimalin çok kuvvetli bulunduğunu, kendisiy- le görüşenlere çıtlatmıştı. Daha ev- vel de 5 Nisanda Prof. Kübalının çilesinin tamamlanacağı ifade olun- muştu. Talebeler sevgili hocalarını dinlemek ve alkışlamak için gel-, mislerdi. Fakat ders saatı çaldıgın— Kübalı değil, Tarık. Tunaya girdi. sından bir uğultu yükseldi. Bazı ses- ler' — Profesor Kübalı nerede?" di- ye sor Tunaya bu suallere cevap ver- memeyi tercih etti. Kapının kapan- masını istedi. Dersine başlayacaktı. Fakat salonu dolduran gençlerın ya- rısından fazlası dışarı çıktı. yı dinlemek için — gelmişlerdi. lıyı istiyorlardı. Anlaşılan bir başka haftaya kalmış"tı İktidarın tereddütleri ğrusu istenilirse İktidar tarafın- Üniversiteye Prof. Kübalı- nın Vazıfesıne iade olunacağı rilmişti ama, bir tarih söylenmemiş- ti. Unıversıtede "dört ahbap çavuş- diye anılan dörtlü heyetin Baş- bakanla yaptığı yemekli ve yemek- sız temaslarda daha ziyade işin pren- sip kısmı üzerimde durulmuştu İkti- dar ileri gelenleri, "canım, Muhalefe- » tin sözlü soruları var, Mecliste On- lar görüşülmeden bu işi nasıl yapa- rız" diye itirazda bulunmuşlardı Mec- liste sorular 4 Nisan günü görüşüle- cekti. O yuzden ortaya 5 Nisan ve 6 Nisan tarihleri çıkmıştı. Aslına ba- kılırsa İktidar için asıl yapılması gereken Prof —Kübalıyı sözlü soru- ların görüşülmesinden evvel İşine i- ade etmekti. Böyle yapılsaydı Celâl Yardımcının elinde kendisim haklı olmasa bile, mazur gösterecek bir koz bulunurdu ve b kan iki — Muhalefet SsÖZCÜSÜ urhan Feyzioğlu ve Prof. Fethı Çelıkbaşın onundc geçen haftanın sonundaki cuma günü uğra- dığı hezimete uğramazdı. Haklı olma- yan dâvaların müdafaasındaki guç— lük bir yana, Celâl Yardımcı o gün' formunda da değildi. Bundan da anlaşılıyordu ki Bakan, söyledikle- Prof. Fethi Çelikbaş Haklı bir dâva peşinde rine inanmıyordu. Hakikaten Celâl Yardımcının, bilhassa, kendisine Se- nato kararının ittifakla değil, ek- seriyetle alınacağı hususunda verilen teminatın tahakkuk etmemesi üzeri- ne Prof. Kübalıyı bakanlık emrine sokmamak için dırendıgı başkentte hiç kimsenin meçhu değildi. Ce- lâl Yardımcı yukscklerden gelen tazyikler karşısında "gönül katlanır" diyerek - ve tabiil, dünyada bir de ıstıfa müessesesi bulunduğunu hatı- rına dahi getirmeksizin- boyun eğ- mişti. Meclıstekı konuşmasında da i- kide bir "canım; tutturmuşsunuz bir Bakan, bu Bakanın etrafı var, kütüp- hanesi var, arşivi var" demesi bun- İmar hareketlerine devam edilmektedir. Besimde işaretli blok da istimlâk edilmiş ve yıkılmasına (Foto: T. S.) başlanmıştır AKİS, 12 NİSAN 1958