Hangi Hukuk? buhranının doğurduğu hazin dunun karşısında bütün kabine istifa etmiş iken Grubun sadece başkana itimat vermesi açık bir tenakuzdur, akla, siyasi ahlâka, si- yasi teamüllere aykırıdır" Celâl Yardımcı boan oku- duktan sonra, nefretle haykırdı: "Sana ne?" Ama Prof. Siyavuşgil Muhalefetın bütçe tenkidi hakkında "Oku- yorsunuz, okuyor: Fakat eski devrin müdafaa- sıyla başlayan beyanat bugunku devrin tenkidiyle bi- tiyor. Hani çare, dıyorsunuz. Yok. Lütfen bir tedbir. diyorsunuz. Yok. Yine yok. Merhameten bir teklıf diye feryat ediyorsunuz. O da yok" diye yazarken Ce- lâl Yardımcı neredeymış" Üstelik Prof. Siyavuşgil Ma- liye hocası da değil, yani, meşhur tabirle "dışardan ga- zel okuyor. Bunların hepsinden daha iyisi yar. Prof. Kübalı de- ki: "Bu tüzük.tadili Demokrasimizi çok yanlış ve zararlı Istıkamete sürükliyerek — mevcut re_ıım buhra- nını vahim şekilde arttırmak istidadındadır". Vay! Ce- lâl Yardımcı ateş püskürüyor. Bakınız, söylediklerine: "Bu beyanatın ilimle alâkası gayri mevcut ve ka- nunun men ettıgı günlük polıtıka ile uğraşmaktan baş- ka hiç bir mânası yoktur. Ki bu iddiamızın en son sü- büt delili soru sah lerinin mensup olduğu — muhalefet partisinin sözcüsü İsmail Ri salın beyanatı İle de sabıttır Aksal Mecliste —şöyle diyor: İktisadi ve sahada karşılaştığımız başarı- ika yorucu ve vaffakıyetın başlıca teminatını teş- kil eden gerçek demokratik bir idare için ve devamlı murakabe altında çalışmak yerine demokrat parti hü- kümetlerinin — murakabesizliğin — ve mesuliyetsizliğin rahatlığı içinde mer- keziyetçi hst bir idare sistemi- ne süratle kaymaları elde ettiğimiz geniş imkânlara ve şartlara, millet olarak katlandığımız bunca fedakâr- lklara rağmen bu gün iktisadi ve mali sahada karşılaştığımız başarı- sızlıkların, düzensizliklerin sıkıntı ve mahrumiyetlerin temel sebebini teş- kil etmektedir. dıyebılır misiniz — ki, arkadaşımızın, bu in — objektivitesini imdi, Ruşt sözleri İlimdir, — ilmi set değildir, Ve günlük politikadan uzaktır? taşır, siya- siyasi maksada matuf bulunmamaktadır? Elbette diyemezsiniz, işte Kübalı arkadaşımız ne demiş İse, İsmail Ruştu ar- kadaşımız da onu söylüyor. İsmail Rüştü neyi duşunu- yorsa Kübalı arkadaşımız ona tercüman olmuştur.' Kubalı ile Aksal nı fikri söylemişler ya.. Ta- Kü balının gunluk politika yaptığının şaşmaz delılıdır Pekı a Celâl Yardımcı ile Prof. Siyavuşgil aynı fikri soylerlerse bu, Sıy uşgılın gunluk politika yaptığının neden şaşmaz delili olm! u Celâl Yardımcının Meclis kursusunde soyledıklerı “"— Prof Kübalı hakkında ittihaz olunan karar münasebetiyle muhalefet partilerinin kopardıkları, ba- zı muhalif matbuatın yaptıkları hücumlar malümunuz- dur. Hükümetin bu kararı durmadan İstismar edildi. istismar Üniversiteyi Hükümet aleyhine tahrike, Hükümeti Üniversite düşmanlığı ile ithama kadar git- ti. Üniversitede seri halinde istifalar bekleniyor dıye heyecan uyandırıcı haberler yaydılar.... Üniversite İle AKİS, 18 NİSAN 1958 Hükümet arasında hiç bir mesele yoktur. Meseleleri- miz Hükümet ile Üniversite arasına — girenlerledir." Ve buyrunuz, Prof. Siyavuşgilin aynı mevzuda yazdıkları: Hâdiseyi parmaklarına dolayıp 'Hükümetle Unıversıteyı bırbırlerıne düşürmek isteyenlerin manev- ralarına da üzüntü ile şahit olduğumu belirtmek iste- rim.. Anlaşılıyor ki muhalefet, Üniversitede bir mey- dan muharebesi kazanmak istiyor. Arzusu, Üniversite hocaları ve talebesi arasında-bir İsyan psikozu yaratıp yakışıksız hâdiselere sebebiyet vermek Hükümeti şiddetli tedbirlere baş vurmağa mecbur ederek, müda- faa eder gibi göründüğü muhtariyeti kaldırtmaktır. Bu emeline nail olursa, gerek İçerde, gerek dışarda propa- gandasını bindirip dolaştıracagı bir küheylan kazanmış olacaktır. Ama arada, dosta düşmana karşı mıll“ itiba- rımız sarsılacakmış, 'münevverler ve hal a kü- secekmiş, böyle bir gerilemenin ilim ve genç nesıller Üzerinde.menfi tesirleri olacakmış, onun ne umurunda? Hazır eline seçim günü sandık başlarında kazanmayı umduğu zaferi sağlıyacağına inandığı böyle bir tak- tik geşmişken, millet çapında uğrayacağımız bütün bu kayıplara aldırış eder mi Bakınız Celâl Yardımcının söy- ledıkl K balınm kursusune iadesi mevzuuna gelince Şurasının bılınmesı lâzımdır ki bu keyfiyet ne bu ve emsali sözlü soruların baskısı, ne dava açılacagı yolundaki tehditler ve ne ta lebelere izafe edilen uyduıîna lg- raflar ve muhalif matbuatın tazyiki ıle olacak ışlerden değildir. Kübalı sadece kanu! k yolundan Unıversıtedekı vazifesinden uzak- laştırılmış olup, kürsüsüne iadesi de ancak ve ancak bu yoldan ve hü- kümetin — lüzu! umu ve takdiri — İle mümkün ol ur' Ve “aynı — mevzuda -gorulmemış selahıyetle- Prof. Si- yavuşgılın yazdı şışırerek müessif bir neticeye vardığınız bu son hâdise- lerden de umduğunuz nimeti bula- mıyacaksınız. Üniversiteye veda e- dip siyaset meydanına — atılanlar çoktan bellı olmuştur Profesor Kü- İ dai kür: balı üsünü — ter- cih etmiş olan hocaları aranıza çekmege beyhude uğraşmayın! Sunu da bilin ki, bu kadar ümit 'bağladığınız şu hadısenın kapanması sizin değil, Hükümetin zaferi olacaktır." rof Sıyavuşgılın yaptığı günlük politika mıdır" Ih- mal ki, hayır. Bundan dolayı bakanlık rine mi alınmalıdır" Asla Ama, madem ki Celal Yardımcının telâkkileri oyledır, bunun da böyle olması lâzım gelir. ak, alet bunu gerektirmez mi? Cöelâl Yar- dımcı of Sıyavuşgıl hakkında küçük parmağım da- uz hi kıpırdatmamışt « Zira . Kübalı "günlük politika yapmak cundan değıl günlük politika yaparken D. P. yi mamak suçundan; İsmail Rüştü Aksalla fikir mutaba- katında olmak suçundan değil, Celâl Yardımcıyla fıkır mutabakatı halinde olmamak suçundan bakanlık rine alınmış,, kürsüsünden uzaklaştırılmıştır. ir şey bu hakikati, bizzat Celâl Yardımcının Meclıs kürsüsündeki sozlennden iyi ortaya koyamaz, gözlerin önüne seremez. Ssu- u ll