yordu. Halbuki Dulles'ın başında Kongre vardı, her biri ayrı türkü ca-. ğıran muttefıkler vardı. Bu sebeple propaganda yarışında Ruslar gibi kıvrak — davranamazdı. mağlübiyeti peşinen kabul edişi de ne , ne Trakip siyaset adamları lıyacaktı. Demokratlar herhalde ta— hammüllü. Dulles üzerine şimşekleri- ni yağdıracaklardı. . MacMillan da Dulles'tan daha az nazik bir durum- da değildi. Ateşli Bevan. İngiliz Baş- bakanını "bir parça moral cesaret" göstermeye davet ediyordu. Ama ne olursa olsun, İngiltere ve Amerika "temiz atom bombalarını tecrübe e- decekti. Düştüğü toprağı yangın ye- rine çeviren bombanın temizini pisini ayırdetmeyi, ne kadar nefes tüketil- se de kimse anlamaya yanaşmıyordu. Bilhassa nötralist memleketlerde ya- ratılan intiba çok üydü. Nüfusu bir milyara yaklaşan bu memleketler Amerikayı harpçı, Rusyayı sulhçu görmeye alışıyorlardı. Batı dünyası- nın propaganda sahasında an'ane ha- line gelen müdafaadan kurtulup ta- arruza geçmesi zaruriydi. Aksi halde ne taraftan vuracağını çok iyi bilen Krucef, birbiri ardına manevi zafer- ler kazanmakta devam edecekti. Ni- tekim Macarıstanın Kızılordu tarafın— dan "kurtarılış'” 'ının 13 üncü yılın- da Budapeşteye gelen yeni Rus Baş- bakanı, tekrar yerine oturtulan Sta- linin heykelı dibinde Batılılara mey- an okuyordu. Kruçef, "Eğer Eisen- hower hakıkaten propaganda maksa- diyle at ve hidrojen bombası de- nemelerını durdurdugumu inanıyor- sa, neden o ve diğer Batılı siyaset a- damları aynı propagandaya başvur- muyorlar ve kendi denemelerini dur- durmuyorlar?" sualini soruyordu. Ko- nuşmasının sonunda yaptığı davet, bir çok Batı çevrelerinde aksi, sada bulmaya namzetti: Yeni Başbakan "Sovyetler Birliği halkı ve Hükümeti namına Eisenhower'e ve MacMil- lan'a" hitabederek, onları Sovyetler Bırlıgının verdiği misali tekrarlıya- rak iyi niyetlerini gostermeye davet ediyordu. Böylece "beşeriyeti mes'ut edecekler ve bu asil hareketinin hatı- rası asırlarca unutulmıyacaktı." Ba- tılıların şımdılık yapabildikleri tek teşebbüs, zirve konuşmalarını ha- zırlamak için bir an evvel Dışişleri Bakanlarının toplanmasını ıstem k- ten ibaretti. Konuşma yeri olarak Moskovayı teklif ediyorlardı. Ruslar bu teşebbüse henüz cevap vermemiş- lerdi. Konferansa kimlerin katılaca- ğı, görünüşe göre mühim bir mesele olarak ortaya çıkıyordu. Ruslar diğer komünist ve nötralist memleketlerin de konferansa katılmasını istiyordu. Tito ve Nehru bu arzuyu çok müsait karşılı yanaklarını daha davet edilme- den belirtmişlerdi. Diğer taraftan Ba- ti Almanya. İtalya ve Türkiye de her- hangi bir kademede, Rusya'yla yapı- lacak olan müzakerelere katılmak is- tiyorlardı. Konferansa kimlerin ka- tılacağını tesbit etme işinin bır hayl AKİS,12 NİSAN. 1958. Camille Chamoun Hedef tahtası saman alması kuvvetle muhtemeldi. Kruçefin yeni sulh taarruzları için boştu Dulles'tan ha az miyop olan talihsiz cumhur- başkanı adayı — Stevenson'un 1956 yılında söylediği şu sözleri ha— mümkün değildi: Amerika atom denemelerini durdur- makta birinciliği almaz ve Ruslar ta- bu ufak manevi otoriteye sahip olamı- Bu arada meydan, tırlamama rafından geçilirse, Cemal Abdülnasır Tahtların Öcüsü .DÜNYADA OLUP BİTENLER yacaktır." Orta Doğu Hedef 2: Lübnan Suudi Arabistandaki — zaferinden sonra, "Ağanı açınca tahtları de- viren" Nasırın propaganda bataryar lan geçen hafta, Lttbnana yöneltil- mıştı Nufusunun yarısı hrıstıyan yarısı müslüman olan Orta Doğunun ısvıçresınd bile. Nasır taraftarları bir hayli kuvvetliydi. Hücum toplan Batı taraftarı Cumhurbaşkanı Camil- le Chamoun'a çevrilmişti. Chamoun Anayasayı — değiştirerek, bir — devre daha Lübnanın başında kalmak ka- rarındaydı. Nasır taraftarları her ne pahasına olursa olsun bu teşebbüsü önlemek ve Sami El Sulh Hükümeti- ni devirerek. Nasıra daha yakın bir idareyi işbaşına getirmek azmindey- diler. Arapların ,sesi Radyosunun hi- mayesinde, sokak muharebeleri başla- mıştı. Yalnız Lübaanda zafer, Kra Suuduır memleketinden daha zor ola- cağa benziyordu. Moskova' seyahati Maamafıh dünya halk efkârı, ge- çen hafta Lübnan hâdiselerinden çok, Nasırın Moskovayâ yapacağı se- yahatle meşguldü. Nasır iki sene dar evvel Moskovaya çağırılmıştı. A- ma Nasır Süveyş Kanalının millileş- tirildiği günlere Trashyan bu davete icabetten, Âmerikayı kızdırmamak için vazgeçmişti. 1957 yılı başındaki ikinci davet te, talihsiz Süveyş sefe- ri dolayısiyle Fransa ve İngiltereye karşı cephe alan Amerikadan külliyet li bir yardım geleceği ümidiyle redde- dilmişti. Ama artık Nasır kendını da- ha serbest hissediyordu. " oğu, ne Batı" — siyasetinden Vazgeçmemıştı. Moskova seyahatini kabul ederken, diğer taraftan da Batılılarla arasını düzeltmeye çalışıyordu. İçeride ko- münistlere karşı amansız bir mücade- leye girişmişti. Kremimden sonra, Rusya seyahatinin — tesirini silmek için Vatikanda Batının manevi baba- sı Papayla görüşmek niyetindeydi. Geigelelim İtalyan hükümeti sotf da- kikada davetini geri aldıgı için bu zi- yaret yapılamıyscktı "Ne Doğu ne Batı" siyaseti şim- diye kadar Nasıra yaramıştı. Gerek Doğu. gerek Batı talihsiz Süveyş se- feri istisna edilirse Nasırın favörlerini kazanmaya gayret ediyorlardı. Para- nın kötüsü olmadığına inanan Nası- rın kapıları. Dolara da. Rubleye de a- çıktı. Herhalde Moskovadan yeni yar- dım vaadleri elde etmeden dönmiye- cekti. Şimdiden Mısır Hava Yollarına Rusya'dan iet yolcu, uçakları gelme- ye başlamıştı. Eh. Saım Amca da ay- nı cömertliği göstermeye hazırlanma- lıydı. Küba Son perde Bu —haftanın başında, artık bütün Kübalılar diktatör Batistanın mut. laka, devrileceğine kanaat getirmiş 23