Erol Dallı 'Haydi — Eyvallah!" nu kadar geniş olan holde Valiyle karşılaştığında Tarhanın yüzü hid- detten kızarmıştı. Vali ilk söz olarak: : rol Bey, yazdığınız bu ya- zılan nereden buluyorsunuz?" diye sormuştu Tabit ki hazır bulunanların nazar- ları, Erol Dallının üzerine çevrilmişti. Dallı, yazdıklarının yalan — olmayıp, gozle görülebilecek hakıkatlar oklu- ğunu söyleyince Vali ir tane maç salonu kalmamıştır" demişti. Aksilik bu ya, Erol Dallı da Vilâyete gelmez— den onbeş dakika öncesine kadar yoğlunda dolaşmış, Çocukların ıkışer— buçuk lirasına "üçte haftayın, altıda biter" oyunu oynadıkları maç salon- larından üç tanesini gözleri ile gör- müştü. Dallı, Valiye bunu anlatmış, inanmayan Tarhan ise, "Nerede var, bir tane gösterin" diye konuşmuştu. Nihayet sabrı tükenen Dallı, "buyu- run da göstereyim” demişti. Fakat Tarhan işi olduğunu ileri sürmüştü. Sonra Tarhan D l1 Aarasında uzunca bir geçmişti. Tarhana göre Dallı bir takım arka niyetlerle 'hareket e- den ve yazılar yazan bir muharrir- i. '(Maksatlı neşriyatınızın mahiye- tini bulup çıkaracağım" diyordu. Mü- teakiben Tarhan — ayrılmış ve Erol Dallı da, Beyoğlu Kaymakamı ile bir- likte kırmızı bir polis otomobiline bin- muhavere AKİS 12 NİSAN 1958 ditilerek yola çıkarılmıştı Dallı hem e Beyoğlunun göbeğinde Uç tane maç salonunu, İçerde en hararetli bir şekilde maçlar yapılırken kayma a- ma göstermiş ve "hadi eyvallah" de- yip gülümsiyerek ayrılmıştı. Huzurdaki delikanlılar Erol Dallı hadisesinin üzerinden to- pu topu bir iki güç geçmişti. Gene rengi kızarmış olan Tarhanın huzu- runa bir sabah iki delikanlı getirildi. m de ne getiriliş! Oyle Dallınınki gıbı Hususi Kalem Müdürünün dave- | ti ile değil, Emniyet Birinci Şubenın celbedilerek . delikanlı" dan biri, Londra - Kıbrıs Türktür Cemıyetı Baş- Necati Sağer. diğeri Türkiye Milli Talebe Federasyonu ikinci Baş- kam Celâl Hordandı. Vali Tarhan, bu iki genci bulup getirmesi için bizzat Emniyet Müdürü Hayrettin Nakiboğ- luna emretmiş, Nakiboğlu da bece- rikli bir polis olarak vazifesini derhal yerine getirmişti. Vali, ilk olarak Londradan gelmiş olan Necati Sağere, döndü ve "Lond- radan kalkıp buralara gelirsiniz, bu şehrin bir Valisi olduğunu unutur, tutar bunlarla temas edersiniz" dedı Bunlar" dediği, T. İkinci Başkam Celâl Hordandı. Sonra devam etti memurları vasıtasıyla Bu iki ' daki G nçliği bunlar temsil etmiyor. Milli Türk Talebe Birliği var, onlar aktır bunlar kara! Bunlar paşaların— dan emir alırlar." Necati Sağer de, Celâl Hordan da şaşırdılar. Daha buraya neye çağı- rıldıklarım bile anlayamadan haşla- nıyorlardı. Hem de ne haşlanma! İstanbulda vaktiyle kapatılmış o- lan Kıbrıs Türktür Cemiyetinin ye- niden açılması İçin bir takım teşeb- büslere girişilmişti. Necati Sağer de, ta Londradan bu maksatla gelmiş ve YURTTA OLUP BİTENLER İstanbulda bu işle uğraşan Celal Hordanı bulmuştu. Zaten bu arada da Cemiyetin yeniden açılabilmesi i- Çin mahkemeden bir ilâm alınmıştı. Ama nedense Vali bu ilâmın verildi- ğini duymamış ve yapılan teşebbüsle- ri büyük bir kızgınlıkla karşılamıştı. İşte "ıkı delikanlı", bunun İçin huzu- runa çağırılmıştı. Bunun için haşlanı- yorlardı. Bunun için 45 bin üyesi o- lan Türkiyenin en büyük talebe te- şekkülü, bir takım isnatlar altında bırakılıyordu. Vali — Tarhan, sonra gazetecileri, istanbullulardan! onlardan sonra da gençleri aleyhine çevirmeğe muvaf- fak olmuştu. İşte geçen haftanın so nunda Ankarada T. M. T. F. nun ge- nel merkezinde yapılan basın toplan- tısında Vahye "teessüflerini" bildiren, bu gençlik teşekkülüydü. Ve Valiyi sözlerini isbata davet ediyordu. Mümtaz Tarhan, saat itibariyle' fazla çalıştığı halde — muvaffak ola- mayan, bu yüzden takdire değil, ten kide muhatap kalan, fakat bunu ken di muvaffakıyetsızlıgı yerine insan- ların nankörlüğüne, kadir bilmezliği- ne veren başka idare adamlarının ruh haletine düşmüşe — benziyördu Her tarafta "kötü maksatlı" gazete çiler, talebe teşekkülleri görüyor, her taşın altında "Paşa"yı arıyordu. Doğ rusu istenilirse bu, sadece Mümtaz Tarhana has bir rahatsızlık değildi Ama İstanbul Valisi, şehre ilk geldi- ğinde boynuna taktıgı şirinlik mus- kasına yeniden kavuşmak istiyorsa vakit geçirmeden hemen bu yakınlar, da şöyle sükunet içinde bir an düşün meli, başım dinlemeli, hakikatlar gormelı ondan sonra Napolyondaı aktardığı cümleyi bir defa daha rotu şa tabi tutup muvaffak olmak için gerekli üç şartı "Müsamaha, müsa maha, müsamaha" diye saymalıydı. Ethem özdemirin basın toplantısı ispat hakkı tanıyan — başkan