S P OÖ R Fulbol Güneş, Çamur, Hakem eçen hafta içinde İspanyada oy- G nanan Türkiye . İspanya milli futbol maçını özel bir muhabirle ta- kip eden bir gazete, karşılaşmadan birgün sonra okuyucularma maçın cereyan tarzını anlatırken "Çok iyi oynadık. O kadar ki ekıbımızden Lefter, Kadri, Naci dörder yıldız ka- zandılar. Dıgerlerı de doğrusu fev- kalâdeydiler. Fakat kötü şans.. Bek- lenmeyen bir gol, arkadan haksız bir penaltı, nihayet bir ofsayd sayısı., işte 0-3 yenilmemizin sebepleri.. Da- hası var; çok kötü bir Portekizli ha- kem alışmadıgımız kaygan bir sa- " Doğrusu aranırsa, karşılaşma— yerınde takip ettiği 1çin tercihan bu tafsilâtı okuyan futbol meraklıla- rı herşeyden önce bir suali sorma- "Neden yurt dışı dan duramadılar: Türk milli ekıbının Madritlileri mağ- lup etmesi, hattâ berabere kalması, objektif bır futbol görüşüne sahıp insanlar için imkânsızdı. Bir tarafta kurulmuş, büyük maçlar — oynamış, modern futbolu ufak kademelerinden öğrenerek yükselmiş, yıldız futbolcu- ları olan bir ekip, diğer yanda henüz sahası olmayan, tertibi idari mülâ- hazalarla vücut bulan, henüz modern futbolu nazari olarak dahi öğrenme- miş, taktiksiz bir takım vardı, Türk ekibinin mağlubiyetini "Şans, ag hakem, haksız penaltılar la i- mur, zah etmek komı mesele, bizde en az Piza kulesi kadar eğri olarak yükselen sportif — zihniyetin doğurduğu — aksaklıklardaydı. Dış maçlarımız yakından kontrol edilirse görülecektir ki, bu temaslarda ekip- lerimize verilen sözde taktiklerin dahi, idare kademelerini işgal eden mesullerin durumları ile sıkı irtibatı İspanya - İsviçre milli maçında İspanyolların yediği gol Kaleci maçlarımızı hep kötü şansla kaybe- deriz? Hakemler her zaman aleyhi- mize mi çalışır? Sahalar hep kay- ganmıdı[" Güneş hep gözümüze mi gelir?" İspanya — mağlübiyetinin se- beplerı olarak gösterilenler de, lt zamankinden farklı şeyler degıldi. Futbol oynamayı bilmediğimiz gibi, bilenler karşısında uğradığımız yenıl— giyi kabul etmenin usullerini de öğ- renememiştik. İngiliz Adaları Üzerin- de ilk defa yenilen Britanya İmpara- torluk takımı idarecileri 6-3 lük Ma- caristan mağlubiyetinden sonra "Ma- car futbolu bugün İngiliz futbolun- dan çok daha ilerdedir. Bizden üstün . Kazandılar. Fakat çalışa- rak onları geride bırakacağız" der- ken,, usul ile ilgili mühim bir nok- tayı açıklamamışlardı. Ingılterenın Macaristan karşısında uğradığı mağ- lubiyet, İspanyanın Türkiyeyi yenme- sinden çok daha önemliydi. Çünkü 34 Ramellets ağlamıştı.. vardır. Türk futbol takımı yurt dışı maçlarında bir defans takımıdır. Ga- ye ekibin fazla gol yememesi veya ekseriya "zafer" olarak kabul edilen beraberliklerden hisse kapmasıdır. Böyle kurulan takımların, sportif ga- yelerin dışına çıkarak sadece yenil- memek için oynaması da d işarda uyar. nacak intibaın, hakiki sebebi sayıl- malıdır. Yakın'misal İspanya maçı- dır. ' Bütün İspan ol gazeteleri, Türk ekibinden " si. müdafaaya toplanmış bir kalabalık" diye bahset- mişlerdir. Aynı satırlara 1-0 galip geldiğimiz Polonya maçından sonra da rastlamıştık. İdari — sandalyeleri kaptırmamak gayesi ile verilen akıl- lıca değil fakat kurnazca taktikler, beyanatlar ve kulüpler yatıştırıcı tayizlerin kaybettırdıgı boş vakitler, ilerde, futbolu ve sporu —öğrenmeğe başladıgımız zaman kimbilir nasıl aranacaktır. Yerinde bir teslim Milli kadromuz, Ispanyada oyna- yacağı maça henüz çıkmadan, B takımımız İstanbuldaki maçını buyuk bir başarısızlıkla bitiriyordu. Neler olmuştu? Sabahın erken saatlerinde stadı dolduran binlerce meraklı ne- den bir tek defa olsun ekiplerini can- dan teşci etmemişler, alkışlanmamış- lardı? Sebep ortadaydı. Çünkü ekip- leri buna hak kazanmamıştı. Futbola benzemeyen bir top oyunuyla, ilk ya- rıda misafirleri şuursuz bir şekilde taciz eden hatların arasındaki bağ, i- kıncı kısımda yok olmuş, saha, hücum oyun tamamen İspanyol B lerin e- lıne geçmişti. Halk memnuniyetsiz- liğini alkışlamamakla göstermişti. Canı pek sıkılan bir grup yedekler a- rasında oturan bir oyuncunun ismini bağırınca saha kenarında top topla- makla meşgul bulunan tek seçici, bu defa da kurnaz bir taktikle hiç ol- mazsa bu grubu memnun etmiş, çağ- rılanı oyuna almış, ilk yarının belki de en çalışkan adamım bir işarette oyun dışı etmişti. Ancak pek de fut- bola benzemeyen bu maçı seyrettik- ten sonra stadı üzüntü içerisinde ter- keden seyircilerin — bıraktıkları yer- de, hakiki komedi oynanmıştı. Tek seçici, kendi oyuncularını teker te- ker alınlarından öperken "Bizi ihya ettiniz" diyo maçta giydikleri Ay Yıldızlı formaları yaşlı gözlerle ve ağlatıcı bir merasımle oyuncula— rına hediye ediyordu. ancak bundan sonradır ki beraberlıgı başa— rı sayan İspanyollar maçta birşey- ler yaptıklarına inanmışlardı. Golsüz bir beraberliğe eklenen üç farklı bir yenilginin bir gün sonra Basında u- yandırdığı i şiddetliydi. Tek seçici, idareciler amansız hü- cumlara maruz kalmışlardı. — Artık bu defa parlak beyanatlar, haberler kâr etmeyecekti. Tek seçi- cinin saha içerisindeki garip tavırla- rından, seramonideki şekilsiz diziliş- ten, ekibin tertibinden, oyunundan, maç sonrası ilgililerin manasız mem- nuniyetinden sabırları taşan kızgın kalemler sütunları kolayca dolduru- yorlardı Eğer bir hal çaresi bulunmaz a bu iki maç Federasyonun muhak- kak istifası demekti Fakat çare çok çabuk bulunmuştu. Basının şiddetli hücumları karşısında, resmi sıfatını kullanarak çalıştıgı bir gazetede çı- Seçici"nin yazısı tam bir teslimi ifade ediyordu. Aykac bu ma- kalesinde suçlu olduğunu kabul edi- yor ve basından hücum değil önümüz- deki iki mühim maç için yardım bek- liyordu. EFLATUN CEM GÜNEYİN Dertli Kaval ADLI ESERİNİN YENİ BAS- KISI YEDİTEPE YAYINLARI ARASINDA Fiatı 100 Kuruş Posta Kutusu 77, İSTANBUL AKİS, 16 KASIM 1957