hükümet sorumlu idi. cezasını işçilere İşçiler değil, Bu sorumluluğun çektirmeğe kimsenin hakkı yoktu. onra, enflâsyona rağmen İngiltere istihsalini ve endüstrisinin müstahsi- liyet derecesini artırabilmek için ya- tırımlara etmek sorunda idi. Bu hale göre, enflâsyonu ücret zam- larını geri çevirmekle değil, kâr ve temettüleri azaltmak suretiyle dur- durmak mümkündü Japonya 5.000 Japon işçisinin ücretlerine apılmasını sağlamak maksa- diyle giriştikleri grev hareketi (Bak. AKİS sayı 182) geçen hafta işçilerin zaferi ile sonuçlandı. Gerçekten işçi- lerin greve devam etmek hususunda verdikleri karar üzerine gemi sahip- leri denizcilerin ücretlerine yüzde 15.5 nisbetinde bir zam yapmayı kabul etmek zorunda kalmışlardı. Grev sü- resince 1.242 gemi limanlarda bağ- l1 kalmış ve gemi sahipleri bu yuzden 338.000 İngiliz lirası yani aşağı yu- VE İŞÇİLER. leketin iktisadi kuvvetleri ve kay- nakları her ne pahasına ve ne şekil- de olursa olsun harekete geçirilecek, bu hareket, arada milyonlarca in- sanın enflâsyondan, plansızlıktan ve. kontrolsüzlükten ıstırap çekme- sine ve ezilmesine bakmadan mem- leketi yarı feodal bir ziraat mem- leketi olmaktan çıkaracak ileri ka- pitalist bir seviyeye ulaştıracaktır. Esasen bugünkü ileri endüstri mem- leketleri de elde ettikleri ilerlemeyi ve başarıyı bu şekilde kazanmışlar- dır. Meselâ İngiltere, milyonlarca insanın çocuk ve kadının sefaletine, açlığına ve hastalığına kulak as- madan onsekizinci yüzyılda memle- ketin bütün iktisadi kaynaklarını harekete geçirmiş, fabrikalar, tez- gâhlar, maden ocakları durmadan çalışmış, küçük esnaf, küçük sa- nat sahipleri ortadan kalkmış, köy- lerden şehirlere akın başlamış ve bütün bu insanların çalışması ve di- dinmesi sayesinde İngilterede git- tikçe kuvvetlenen bir sermaye te- merküzü olmuştur. İşte bu serma- ye temerküzüdür ki, İngilterenin durmadan endüstrileşmesini, yeni makinelere ve fabrikalara sahip ol- masını mümkün kılmış ve memle- ket böylece kalkınmıştır. Vakıa ta- rihi bakımdan hâdiseler böyle ce- reyan etmiştir. Fakat — meselenin bir de başka cephesi vardır. İngil- terede, ve tabiatile diğer batı mem- leketlerınde bu endüstri hareketle- Tİ durmadan ilerleyip gelişerek bu memleketlerin iktisaden kuvvetlen- mesini mümkün kılan sermaye te- merküzleri ve terakümleri vücut bu- lurken öbür yandan milyonlarca in- san muayyen ellerde toplanan bu sermaye karşısında iktisaden git- AKİS, 16 KABIM 1957 karı 5-6 milyon T. Lirası tutarında sürastarya bedeli ödemişlerdi. Yeni zamların ise Japon gemi şirketlerine yılda 3.000.000 İngiliz lirasına malo- lacağı hesaplanmıştır Şili Potrerillos şehrinde bulunan ve Anacoda şirketine ait olan ba- kır madenlerinde 3.000 - işçinin grev tehdidi üzerine şirket işçi isteklerinin çoğunu kabul etmiş ve bir anlaşma imzalamıştır. Bu suretle, grev tehdi- dinin grevin kendisi kadar faydalı olduğu ve işçilerin, — işlerini bırakıp istihsalin azalmasına yer vermeden haklarım almağa muvaffak oldukla— rı bir kere daha görülmüş olmakta- dır. Türkiye B izde ise işçiler henüz teşkilâtlan- ma işlerini bile tamamlayamamış- lardır. Esasen sendika hürriyetinin tikçe zayıf duruma — düşmüşlerdir. Bunun bir.neticesi olarak ta toprak, köylerde ve şehirlerde muayyen bir sermayedar grubunun elinde temerküz etmiş, evvelce tarlasında ve dükkânında çalışan milyonlarca insan büyük sermayenin eline ge- fabrikalarda çen topraklarda ve çalışmak zorunda kalan ayrı bir sosyal sınıf halinde — gelişmiştir. Başlangıçta bu yeni sosyal sınıfın zayıf olması ve haklarını korumak imkân ve vasıtalarından mahrum bulunması dolayısile, sermaye te- merküzünün mahzurları — kolayca anlaşılmamış ve bir — memleketin kalkınması için bir zümrenin sı- kıntıya katlanması gerektiği naza- riyesi -insani olmamakla beraber- yer etmiştir. Kimse fakirleşmenin, işsiz ve parasız kalmanın sosyal bir hadise olduğunu anlamamış ve kabul etmemiş ve fakirleri bu hal- lerinin yegâne mesulü saymıştır. Zamanın ilerlemesi ve büyük ik- tisatçıların ortaya çıkmasıyladır ki gerçekler — anlaşılmış ve sermaye temerküzünün mahzurlarının gide- rilmesi için gayretler sarfedilmiştir. Yine bu suretledir ki iktisadi ve sosyal bir sınıf olarak bir işçi sı- nıfının varlığı ve hakları için mü- cadele etmesi kabul edilmiştir. Memleketimizde işçilere — karşı olan ilgisizlik; ve kalkınma hare- ketlerinin işçilere malolduğu feda- kârlıklar gözönünde tutulacak 0- lursa, sosyal gelişmenin bu "tabii nizam" anlayışı içinde ve tarihi sey- rine uyularak — gerçekleştirilmesi yoluna gidildiği açıkça anlaşılmak- tadır. Yani, Türkiye kalkınacak ve endüstrileşecekse bu birdenbire ve arada birkaç nesil feda edilmeden ÇALIŞMA de tam olarak saglandıgı söylenemez. Hakların alınabilmesi için herşeyden önce teşkilâtlanmak ve kuvvetlen- mek şarttır. Fakat bu da bizde son derece güçtür. Kanundan ve bazı i- dare adamlarının dar görüşlülüğün- den doğan, engeller meydandadır. İs- tanbulda binlerce temizlik işçisinin teşkilâtlanması tamamlanamamıştır, ama bu yolda bir ümit belirmiştir. Türk-İş İcra Heyeti Başkanı Nuri Beşer aynı zamanda lstanbul Beledi- ye Meclisine üye olmuştur. Belediye- nin temizlik ışçılerme yaptığı hak- sızlıkları, onların teşkilâtlanmasına karşı çıkardığı engelleri Nuri Beşe- rin Belediye Meclisinde ortaya atıp ilgililerden hesap — soracağı günleri ütün işçiler merakla beklemektedir. Esasen şimdi B. . de 6 işçi mil- letvekili vardır. Elbette bunlar ara- sından biri çıkıp, şu İstanbul Bele- diyesinde çalışan temizlik işçilerinin acıklı halini ele alaca una çare bulunmasını istiyecektir. Adil AŞÇIOĞLU yapılamayacak — zannedilmektedir. Kalkınmanın tarihi seyrini takip et- mesi beklenmektedir. " Memleket herşeyden önce yarı feodal bir zi- raat memleketi olmaktan çıkıp ile- ri kapitalist bir endüstri memleke- ti olmalıdır. Evvelâ bu sosyal ve e- ği meselelerle uğraşılması daha uy- gun görülmektedir. Yine tabii ni- " taraftarlarına göre, cemiye- timiz halen ruluş halindedir. Problemi imuş bir cemi- yetin degıl kuruluş halınde olan bir cemiyetin problemleridir. Gaye şu veya bu sınıfın menfaati değil, fa- kat memleketin ileri kapıtalıst bir safsızlığından ezilenler, zarar gö- renler varmış, bunlar o kadar ö- nemli sayılmamaktadır. Tabıatıle, böyle bir nazariye hiç te insani bir -felsefeye dayanmadı- ği için kabul edilemeyeceği gıbı, bir cemiyetin ilerlemesi için evve ki cemiyetlerin geçt ikleri tarıhı safhalardan geçmesine muhakkak bir zaruret yoktur. Vakıa, her ne şekilde olursa olsun endüstrileşme hareketleri işçilerin sayısını, eko- nomik mücadı e şuurun! tırmak bakımından faydalıdır Dı- ğer taraftan, sosyal terakkinin ta- rihi seyrini çabuklaştırmak hareket- leri de hiçbir üçümsene- afeyi apatması şöyle dursun kısalmasına bile yar- dım etmeyecegı ve bunı da en fazla Türk ışçısının zarar göreceği acı bir gerçektir