T İ YA T R O Istanbul Merdivenlerin ettiği ki tiyatro aşığı, sanat dostu İr- fan Ertemle, eski Küçük Sahne aktörlerinden Mücap Ofluoğlu bir araya gelerek Beyoğlunun yan so- kaklarından birindeki Ertem Gale- risinde bir "Oda tiyatrosu" kurdu- lar. Bu tiyatronun perdeleri açılın- caya kadar başa gelen zorlukların, çekilen çile ve zahmetlerin neler olduğunu bu işin içinde olmayanlar imkânı yok anlıyamazlar. İşte İrfan Ertemle Mücap Ofluoğlu da, bir kaç ay içinde bu çileyi çekip türlü güç- lükleri yenerek bomboş bir salonu şirin bir oda tiyatrosu haline geti- rinceye kadar canları çıkaşıya ça- lıştılar. PPerdelerini açabilecek bir sahne kurmuş, ışık tertibatım ha- zırlamış, — sahnenin onune de kol- tuklar yerleştirerek salon ora- sını burasını düzeltmişler Ve içerisi— ni seyircinin girip rahatça bir oyunu seyredebileceği hale — getirmişlerdi. Sonra en aşağı bu işler kadar yorucu bir başka faaliyet başlamıştı. Oda Ti- yatrosunu yürütebilecek güvenilir bir kadro kurmak. Bunu da halletmişler- di. Hattâ öyle ki, bir piyes seçilmiş, provalara başlanılmış ve bu iş de so- nuna getirilmişti. Bütün bu işler ö- mür törpüleyen bir çalışma istiyor- du. Bu işde çalışan sanatçılar bir tek şeyin, perdelerini açacakları günün ümidiyle, bütün bu sıkıcı ve yorucu günleri büyük bir şevk içinde geçir- mişlerdi. Sahne tozunu yutmuş insan- lar için yemden ramp ışıklarına ka- vuşmak ve hele kendi kurdukları bir tiyatronun perdelerini açmaktan daha güzel bir şey tasavvur edilemezdi. Nihayet yorucu günlerin sonu gel- mişti. Oda Tiyatrosunda herşey ta- mam ve yerli yerindeydi. Son prova- lar dahi tamamlanmak üzereydi. Afiş ler duvara çıkarılabilir, gişe — açılıp seyircilere "buyurun" denebilirdi. O- a Tiyatrosu kurucuları bu sevincin ıçındeydıler Yağ da, un da, şeker de herşey hazırdı. Geriye bir helva yapıp yenmesi kalıyordu. Ama ansı- zın bu sevincin üstüne karabir perde iniverdi. Komedi, melodrama dönmüş- tü. Günün birinde Belediyeye İmar Müdürlüğünden bir heyet çıkıp gel- miş ve ortalığı enine boyuna ölçüp biçtikten sonra tiyatronun bu şartlar altında açılamıyacagı yolunda bir ra- por hazırlayıp gitmişti. Zira salona çıkılan merdiven yalnızca 100 santim genişliğindeydi. Halbuki Belediye ta- limatnamesine göre bu genişliğin 150 santim olması gerekiyordu. K ar, ne yapacaklarını, ne diyeceklerini şaşırmışlardı. Avrupa- nın dört bir tarafında ne mahzen ti- yatroları, ne cep, ne oda tiyatroları vardı. Bizim Belediye nizamnamele- rimize göre bunların hiç biri aranan evsafa uygun değildi. Dolayısı ile de bunların hiç birinin perdelerini ve AKİS, 16 KASIM 1957 kapılarım açmamaları lâzımdı. Çün- kü bu tiyatroların çoğunda ne 150 santim genişliğinde merdiven, ne de salona açılan üç-dört kapı vardı. Oda Tiyatrosu kurucularının ilk şaşkınlığı geçtikten sonra hemen Be- lediyedeki ilgililere ve hatta Beledi- yenin en üst kademelerindekilere ka- dar müracaat ettiler. Tok nasıl ki açın halinden anlamazsa, sanatçı ol- mıyanların, sanatla uzun boylu alâka- sı olmıyanların da sanatçının dertle- rini anlamasına imkân yoktu. Hattâ salonu gezen büyük söz sahibi ilgili- lerden biri: "Ne olur canım —demış— ti- bir tiyatro da eksik oluversin." Bir merdiven bütün ümitleri kırı- yordu. Üç beş sanatçı, elleriyle kur- dukları minicik tiyatrolarının kapısı- nı açamiyorlardı. Sahneleri karanlık- tı. Ramp ışıklarını yakamıyorlardı. Sadece dağın ardındaki son ümidi, kendilerine uzanacak yardım elini bekliyorlardı. Festivaller Başlayan festival KİS okuyucuları bu satırları o- kudukları sırada İstanbul şehri, bilhassa üniversite ve tiyatro çevre- leri son yıllar içindeki en mühim sa- nat hâdiselerinden birinin en hara- retli devresine girmiş olacak Ayın 13 ünde başlıyacak olan "İkinci, İs- tanbul - ya Üniversite Tıyatrola— TI Festıvalı çeşıtlı memleketlerin Üniversite tiyatrolarının verecekleri temsillerle tam on gün sürece Geçen sene tertıplenen birinci Fes- tivale bazı siyasi sebepler yüzünden yabancı memleketlerden pek az tiyat- ro katılabilmişti. Fakat geçen hafta içinde bir basın toplantısı yapan fes- tival komitesi bu yılki festivale onüç yabancı tiyatroyla birlikte altı tane de Türk ÜUniversite Tiyatrosunun ka- tılacagını açıklamıştı.. Komite uzun çalışmalardan — sonra Belediyeden Dram tiyatrosunu muvakkaten alma- apılmış olacaktı ki bu da festival komitesinin başarılı bir icra- atıydı.. Komite ayrıca bir de festivali şe- ref üyeliği ihdas etmiş ve İlk üyeler olarak da Max Mainece, Vasfi Rıza ve Tunç Yalmanı seçmişti seneki festivale Almanyadan üç, Yugoslav adan iki, — İtalyadan, Bulgaristandan, Fransadan, Belçika- dan, Şiliden ve Yunanistandan birer, İstanbuldan beş ve Ankaradan bir tiyatro katılıyordu. Festivale ne taraftan bakılırsa ba- kılsın bu sene yüklü bir programla ve tam manasıyla başarılı bir organi- zasyon içinde geçeceği ve İstanbullu sanatseverlere unutulmaz günler ge- çirteceği umulabiliri. Okuyucu mektupları Seçimler — hak, zanmasından berı D.P. lenlerinin Ankaraya ne gibi kında nkarada seçimi C.H.P. nin ka- lieri ge- ceza receklerini merak ve heyecanla bek- liyoruz. Acaba başkenti, bu yıl fiilen başkentlik yapmış olan İstanbula mı taşırlar? Tahut Çankaya ilçesi- arlar Ankarayı ilçe halıne mı getırırl Mustafa Ozhanoglu Ankara ecim sonuçları artık rejimi- mizin sağlam bir yolda oldu- ğunu gosteı'mesı bakımını memnunıyet verici olduğu gıbı hem iktidara h C. H. Mil- letın yaptıgı ihtar bakı d n çok Sarih olarak görülüyor . H. 62 de İktidarın fa- vori adayıdıı' O halde şimdiden bu şerefli vazifeye olan liyakatini is- batla mükelleftir. yapılacak bazı şeyler lat yatmamalı, zayıf old Bunun iç var: Te ki- in de uğu yer- leri önümüzdeki dört senede kazan- maya bakmalıdır. bilhassa kalite bakımı vetli olan kar temasını seçim zal Meclise giren, kuv- ndan dro da Milletle olan manın: memelidir. Bu kadrodan esaslı bır Meclis çalışması beklemek hakkı mızdır. Bunun için hemen ge kabine kurup ilân e ki, Türk i dört yıl tıdara getırebılecegı ekibi tanısın ve tartsı Sahir Dağ S on sayılarınızda ne C. de Hür. P. M.P. den ne den bahsedıyor- sunuz. Ne oldu? Yoksa partileri polıtıka hayatımızdan sı- linmiş mi kabul ediyorsunuz? Eğer öyleyse iyi veya kötü iki partının aldığı bir milyona yakın yapacaksınız" Mecliste az reyi ne mılletve kili ile temsil edilmek bahtsızlığı- na uğradılar diye bunları gönülden çıkaralım Murat — Ali T 'emiz Hapıshaıg:ler büsbütün - Ankara hakkında 181. sayısında Ankara Müddeiumumisinin hapıshane- ler hakkındaki tekzibin rada Metin Tokerın hastalıgına ha- piste çare bulunduğunu — okuduk. Dertlerine deva bulamıyan vatan- daşlara bir kere de Ankara hapis- hanesine müracaat etmelerini tavsi- ye ederiz. Unal Ünsal - Ankara nkara Savcısı Rahmi Ergilin muanızın — Adalet sındaki tekzibini okudun. sayfa- AKİSin Rahmi Ergili gerektiğinde vesi- de kalarla ikna edebileceğini dum. Nitekim etti de. umuyor - ayet Sa- yın Ergil, bu defa da ikna edılme- mişse birkaç ay değilse hapisliğin yet! bile bir eri kadar kaç günlük butun hakikatleri kendisine Ögrete- bi di ileceği kanaatindeyim yüklerimiz "Bir musibet, sihatten ileridir" dememi Taran Tuglu ira bü- bin na- işler . Kelkit 29