Haftanın içinden Mahküm Edilen Sistem Turk milleti demokratik rejim içinde, D. P. sözcüsü sayın Emin Kalafatın verdiği manada değil, — batı memleketlerinde tatbik edilen şekliyle demokratik re- jim içinde yaşamaya azimli olduğunu belirtmiş bulunu- yor. 27 Ekim seçimlerinden çıkan ilk mana budur. D P. nin 2 Mayıs seçimlerinden sonra "İnce demokrasi- e paydos" diyerek bu topraklar üzerinde kurmak is- tediği sistemi, seçmen, ekseriyetle reddetmiştir. İkti- dar Mecliste murakabe altında tutulacaktır. İktidar yalnız seçimden seçime değil, her talep vukuunda hesap verecektir, basın hürriyeti, toplanma hürriyeti, hakim istiklâli, profesör muhtariyeti iade edilecektir. Türk parlâmentosu dikensiz bir gül bahçesi olmayacaktır. Tamamile aksine, İktidar koltuğu dikenli bir sandal- ya sayılacaktır. Keyfi idare, totaliter idare — ortadan kalkacaktır. Vatandaş hak ve hukuku korunacaktır. Daha rasyonel bir iktisadi politika takip edilecektir. “Hürriyet yerine azot fabrikası" sloganı makbul adde- dilmemiştir. Hürriyet içinde azot fabrikası talep olun- maktadır. Seçmenin, ekalliyette kalmasına — rağmen iktidarı muhafaza eden D. P. ye ilk direktifi budur. 27 Ekim seçimleri bir başka hakikati daha gözler önüne sermektedir. Türk seçmeni demokratik — rejimi bol partiyle dejenere etmek niyetinde değildir. Sandık ba- şına şuurla gitmektedir. Reyini hangi istikamette kulla- nacağını bilmektedir. Fakat verdiği reyin karşılığında, bir âdil esas dahilinde sandalya istemektedir. Eğer nis- bi temsil sistemlerinin en mütekâmili olan Alman umum rey yekünu- Hür. P. milletve- kili cikaramayacaktı. Gene o sistemin tahditleri icabı P. fazla bir varlık olmayacaktı. Demek ki biz- de demokratik rejim, seçim kanununun bütün aksak- lıklarına rağmen, yalnız ve yalnız milletin şuuru saye- sinde İki partili bir sisteme doğru gitmektedir. Gidişi kolaylaştırmak, hattâ süratlendirmek de D. P. ye ve- rilmiş bir vazifedir. Bu derslerden bası sayın A: li telkinlere kulaklarını yola sapması rejimi selâmete götürecek en emin ça- redir. Fakat bugünkü manzara ve bilhassa D. P. or- ganlarının, radyonun iddiaları fazla ümit vermiyor. D. P. li başyazarlar hâlâ "Muhalefet öldü, bitti" havası- nın terennümüyle meşguldurler. İddialarına göre mil- let, Muhalefetin şikâyetlerini varid bulmamış, itima- dını gene D. P. ye göstermiştir. Bu demektir ki D.P. istifade edilecek midir? İktıdarm nin tuttuğu yol doğrudur. Bir rejim — buhranı yoktur, bir iktisadi buhran yoktur. Muhalefete rey — verenler aylardan bert devam eden zehırlı telkın lere kapılan- lardır. Buna rağmen D. P ste üçte iki bir ekserıyet alması icraatının tasvip edıldıgınm deli- lidir Halbuki değildir. Hâlbuki bu, sadece bizim seçim sistemimizin aksaklığının delilidir. Muhalefetin bütün şikâyetlerini bırakalım. Radyonun kullanılış tarzından seçim kütüklerine, sarfedilen milyonlardan dini si ve sadece sandıklardan çıktığı bizzat İktidar tarafından ilân edilen reylere takalım. Meclisteki o üçte iki ek- seriyeti sağlayan D P bu reylerin yarısını dahi alama- mıştır. Bu mu ta Muhalefetin tasfiyesi ? Tasvip edilen Muhalefetın programı, tasfiye olunan D. P. büyüklerinin idealidir AKİS, 2 KASIM 1957 Metin TOKER İktidarın sayın başı D. P. nin yeni seçimlere, huzur içinde çalışmak için gittiğini bildirmişti. Seçmen, reyile, İktidarın sayın başının arzusuna yerine getirmiştir: Hu- zur içinde çalışmanın yolunu göstermiştir. İşareti yan- lış anlamamak lâzımdır. Hatalı bir tefsir, eski yolda inad, batılı demokratik rejimin bütün prensiplerini anak- ronik sayma hevesi insanın başına tahayyülü imkân- sız gaileler açar. Zira s sinde. 1946 ya nazaran muazza tiğini de seçimlerden bu yana göstermiştir. Türkiyede seçmenin istediği olacaktır, başkasının değil. Bunu böylece bilmek lâzımdır. Zaten bu neticeyi görmek için kâhin olmaya lü- zum yoktu. On iki yıldan beri çok partili bir sistemin tadını almış bulunan, hele gözlerini o sistem içinde si- yasi hayata açmış büyük kütleler elbette ki başka re- jimleri reddedeceklerdi. Demokrasi tecrübesi Türkiye- e kat'i olarak muvaffak olmuştur. Bütün — namüsait şartlara rağm eclise sokulan iki yuze k yakın yıda milletvekili arkalarında mille ekseriyetinin altında çalışacaklardır. Ekseriyetin liyette kalmış olmaları kendilerine son derece mühim vazifeler yüklemektedir. İstikbale, belki çok yakın istikbale değil ama, onun biraz ötesindeki günlere ümitle mamak için hiç bir sebep yoktur. Büyük seçmen kütlesi omuzuna aldığı vazifeyi başarıyla yerine getirmiştir. Şimdi, — bilhassa münevver, nöbeti devralmalıdır. Köylünün yanlış is- tikamette rey kullanmadığı anlaşılmıştır Kendisini kandırmak için — yapılan bütün propaganda boşa çık- ıştır. Yedi senedenberı radyoyu istediği gibi kulla- nan, köylü saatlerinde D. P. yi ve "Yavuz Menderes"i göklere çıkaran zihniyetin yedi sene sonunda va tek netice hüsrandır. Büyük seçmen kütlesi ışığın ne- rede olduğunu görmeyi bilmiştir. Ne para, ne yobaz- lık, ne palavra ona memleketin, milletin — selâmetini unutturmamıştır. Münevver de bunu — unutmamalıdır. Ne menfaate, ne korkuya kapılarak.. Eğer Muhalefet her şeye rağmen daha da fazla rey alamadıysa asıl sebep, o büyük seçmen kütlesinin münevver tarafından iyi tenvir edilmemesidir. Yoksa D. y bakımın- dan ve hem de sandalya hesabıyla pek âlâ ekalliyette kalabilirdi. 1957 seçimlerinin neticesi Türk milletine sadece şe- ref, sadece itibar sağlayacaktır. Demokratik rejim bu topraklar üzerinde benimsenmiştir. O rejimin âşıkla- rı ekseriyettedir. Üstelik millet çok partili sistemin de- jenere o retini vermiştir.. takip etmesi gereken yolu i 1954-57 metodlarının bir İktidarı göstermiştir. ancak zayıflattığı hakikatini en ufak münakaşayı kaldırma- yacak şekilde gözlerin önüne sermiştir. İnce demok- rasiyi yok etme yolundaki bütün teşebbusler seçmenın mleket kazanır. gecikme anı, mesuliyeti biraz daha arttıracaktır. Üstelik işaret öylesine veciz, reylerin taksimi o ka- dar manalıdır ki anlayamamış olmak asla mazeret sa- yılmayacaktır. 5