SİNEMA men duymayan kalmamıştı. Ameri kan eğitim sisteminin aksaklıkla- rım, gençlik suçlarım işleyen film Amerikanın Roma elçisi Claire Boot- he Luce'un şahsi teşebbüsü ile 1955 Venedik' film festivalinden çekilmiş- ti. Bu yıl memleketimize gelen film- ler arasında — bulunma gereken "Blackboard Jungle memleketimiz- deki Amerikan Haberler Bürosunun müdahelesiyle MGM listesinden çıka- rılmıştı. Bu durumda sansürün yanın- a şimdi bir de karşımıza Amerikan r d mektı terilmesini onlemekle il bir esir kazanmış oluyordu "Bla kbo- ard Jungle" hemen hiçbir. Avrupa Ameri- ulkesınde yasaklanmadığı kan Haberler Burosunun da hıçbır ülkede bir filmin gösterilişine mani olacak kadar söz sahıbı Almadıgı da ayrıca belirtilmelidir seyircisi zav allı bır sansur anlayışından sonra şim e Amerikan müşavirliği- nin ınsafıyla İiyi ülm gorebılırse gö- recekti. Bu hâdiselere bakarak ilerde ola- cak bir takım vaziyetlere dair şim- diden tahminler yuı'ut ebilmek müm- kündü. Bu yılın en mühim sinema hadıselerınden bırı Charlıe Chaplin'- in son eseri "A King in New-York- New-Yorkta bir Kral"ın gosterılmege başlanışıdır. Amerikaya dair yapılan en mükemmel hiciv eserlerinden biri sayılan bu filmin Teni Dünya sinema- arında oynıyacağı pek şüphelidir. İ- şın şupheye meydan bırakmıyacak ta- rafı isi "A Kin erikada gösterilmediği Turkıyede de gosterılmeyecegıdır Ne yaptığım bilmeyı ansür, bir de şimdi buna eklenen Amerikan mü- şavırlıgı sinemanın bu bırıcık efsane- vi k. anının son eserini seyret- mek ıçın aşılması güç bır engel ola- rak ortaya çıkmaktadır. Filmler "Sessiz dünya" Dokümanter filmlerin pek sey- rek uğradığı mem leketımızde "La Monde du "yı Seyretmek iyi ve zevkli Yves Cou ve hasırladığı "Sessiz Dunya deniz-altı araştırmal derinlik- lerdeki hayatı bütün ca lılıgıyla tes- bit ediyor. Ilk olarak 1949 ve 1951 Cannes Festıvallerınde "Epaves - Kalıntılar" ve "Carnet de Plongees - Dalışlar Günlüğü" adli iki fılmıyle dikkati çeken denızcı-sınemacı Co- yardımcılarının ekibin usteau çalışmalarının en yüksek nok- tasına 1956. Cannes Festıvalı buyuk mukafatım kazanan. " Sessız Dünya" ile ulaşmış bulunuyor. İM yıl önce Walt Disney'in çöl hayatını anlatan "The Laving Desert - Yaşayan Çöl" adlı eseriyle dokümanter lîlmlerın zevkıne varıp, geçen yıl gene Dis- ney'in "The Vanishing Prairle - Çöl Esrarlıyla hayal kırıklıgına uğra- yanları Cousteau'nun eseri yeniden bu türe baglıyacak dokümanter film- lerin değerini, önemini, öğreticiliği ve guzellıgını bır kere daha ispat e- decektir. ssiz Dünya" mükemmel deniz- altı renkli fotoğraflarıyla, — anlatılı- şındaki tertip ve titizlikle sadece öğ- retici olmakla ka lmıyor, plâstik gü- zelliğiyle de seyirciyi başından so- nuna kadar sürüklüyor. İngiliz dokü- mantercılıgının kurucusu John Gri- erson'un "ge rçegın yaratıcı bir şe- kilde ışlenışı diye tarif ettiği dokü- manter fılmler tanınmış yaratıcıla- rından birçoğunun ölümü, nın da çalışmamalan, yahut başka sahalara atlamaları yüzünden Hlarda bir — sarsıntı geçırıyordu Natüralist gelenegın çok başarılı bir örneği olan "Sess a" dokü- manter filmlerin şerefını kurtarmak- tadır. Cousteau im araştı- rirken tesbit ettıklerını, bütün tabi- ılıgı içinde, o g gibi seyirciye ver- kımdan karşısında / tar afsız lıgını aZ: eden, gerçeği eğlence için başka tür- lü anlatmayan usteau nefis bir deniz-altı — röportajı veriyor. Yunus balıklarının yarışı, batmış bir gemi- nin araştırılması, Cousteau'nun ge- misi Calypso'nun pervanesi tarafın- dan yaralanan bir kaşalot yavrusu- nun köpek balıkları tarafından par çalanıp kolay kolay hatırdan çıkmı— yacak sahneler. Derinliklerdeki ha- yata seyircinin başlangıçtaki şaşkın- lığı ve hayranlığı bir müddet sonra alışkanlığa hatta dostluğa çevrili- ousteau ve — yardımcılarının tropik denizlerin birinde arkadaş ol- dukları ve Jojo a verdikleri ko- caman, uysal bön fakat sadık balık- tan ayrılışlarına en az onlar kadar biz de üzülüyoruz. "Sessiz Dünya" üç yönden takdir edılmelıdır Seyırcıye bılınmeye ir âlemi tanı , bir S - larak t knık ver estetık başarısı, bu işin üstesinden gelen beşeri cesaret e fizik mukavemet. birden bunyesınde toplıyabilmesi Co- usteau'nun eserinin değerim kat kat arttırıyor. Seyirci sadece deniz dibi ayatım kendi tecrübe edemiyeceği kadar yakından ve dikkatle görmüş olmuyor fakat bütün bir film süre- since insanı saran, büyüleyen renkle- rin meydana getırdıgı devamlı bır tablo seyrediyor. "Sessiz Dünya" niz derinliklerinin kendine ahsus, karanlık, esrarlı şiirini verdiği gibi, bunları tesbit etmeyi başaran kısan zekâsı, enerjısı ve cesaretinin de yük- sek bir örneği olarak ortaya çıkıyor. Okuyucu Mektupları Seçimler - hakkında azetelerde Istanbu]da İlk O- arifesinde çıkarılmış bir — havadis lması uhtemelse de, haber istikbalde — memleketi ruları böyle barakalarda okutmak hazin değil mi? ' Cevdet Arkat - İstanbul ir zamanlar, "Hürriyet, demok- rasi" diyenlere "baraj, santral, fabrika" diye cevap veren iktidar çı- ğırtkanlarının dillerine pelsenk et- tikleri Göksu santralından son gun— vermiyeceği hakikati karsısında ne derler acaba? Yüksel Güneri - Konya A nkara - İstanbul - İzmir rad- yolarından muhtelif saatlerde 1949 senesinde su kadar bindi, şim- di bu kadar milyona çıktı sesleri yükselirken, 20.15 saatindeki naka- rat da geri kalmıyor: "Hadi sevgi- li dinleyicilerim, bu gün de sizinle Üsküdara gidelim" Vallahı pes. Bu patan düğmesidir!. A. Ünvar - İstanbul Gazeteciler hakkında C ihadını kalemiyle yapan bir mücahid öldü. Gazeteler 0- nün ölümüne mümkün olduğu kadar geniş yerler ayırmaya çalıştılar. Hakkında makaleler, başmakaleler kaleme alındı. Fakat bir — gazete var ki, Yalçının vefat haberini ne- redeyse yazmayacaktı. Ondan, an- cak bir iki satırla bahsetmek kulfe— Zafercilerden birisine birşey olur- sa -ki insandırlar muhakkak olacak- ezeli akıbete düçar olduklarında bu haberi gazetelerin ilana — müteallik sütunlarında bulabilecek miyiz aca- ba? M. Erol Erdem . Ankara AKİS, 2 KASIM 1957