YURTTA OLUP BİTENLER edilen basın mahkümiyetleri — haberi yer alıyordu. Muhalefete mensup mil- letvekilleri teşrii masuniyetleri kalk- mış olarak hâkim huzuruna çıkarılı- yordu Aynı anda bir çok ilmi veya huku- ki konferans, türlü bahanelerle men- ediliyordu. daha garibi vardı; bir konferansa müsaade edenler, mevzuu veya hatibi hoşlarına gitme- yen başka bir konferansa — müsaade ekmiyorlardı Gene geçen haftanın yandan Çalışma Bakanı, Üniversite ve Sendikalar, bir müca- dele gıttıkçe kızışıyordu Çalışma Bakanı isim tasrih etmeksizin, vak'a zikretmeksizin, delil Vermeksızın "Ba- zı kimseler"i komünistlikle itham et- mişti. Menedilen konferansın mevzu - unun Sendikacılığın Türkiyede Kar- şılaştığı Müşküller” olması İktidar gazetesine men kararım haklı gös- termeye yetiyor da, artıyordu bile... - Aynı hafta zarfında Ulus gazetesi, İIstanbulda dört hâkimin "Adalet Ba- kanının idari ve 1 tasarrufu" neticesi tekaüde sevkedildiklerini bil- diriyordu. Gene bu hafta bir çok politikacı, meşhur Toplantı ve Gösteri Yürüyüş- leri kanununun garip tatbikatına şa- hit olarak şaştılar. Bu kanun şahısla- ra ye partilere nazaran ayrı mâna al- makta devam ediyordu. Herşey göste- riyordu ki "munis tenkit" istediğini bildiren İktidar, tenkidin munis olup olmadığını takdir hakkını kendi üze- rine alıyor ve bu takdire göre arzula- sonunda, bir öte yanda dığı muameleyi yapmakta kendini Serbest sanıyordu. Bahar havasının neticesi akat, bilhassa C.H.P.'nin "edep dairesinde konuşma" politikası Ik- İki Mahküm Daha KİS'in bu sayısı baskıya ve- rilmek üzereyken temyiz U- çüncü Ceza Dairesinin iki ga- zeteci hakkındaki bir mahkü- miyet kararını daha tasdik etti- ği duyuldu. Bir yazısında Necip Fazıl Kısakürek'e hakarette bulunan Bursada münteşir mi- zahi Çivi gazetesinin sahibi Ne- cati Akgün 4166 lira para ceza- sı ödiyecak; yazı işleri müdürü Yalçın — Kaya — 833 lira 33 ku- ruş Öödedikten başka 5 Ay hapis yatacaktı Yalcın Kaya, bir aya kadar baba olacak, fakat — çocuğunu ancak hapishaneden çıktıktan sonra kucaklayabilecektir. tidarın bütün "mukni delil "lerini sü- ratle yerle bir ediyor, bunların "incir çekirdeğini doldurmaz" — mahiyetini şimdiye kadar görülmemiş vuzuhla ortaya koyuyordu. D.P. hiç bir za- man böylesine haksız duruma düşme- mişti. Sadece bir hafta zarfında yeni yeni gazetecilerin hapse takıldığı, Ba- kanların yeni yeni ithamlarda — bu- lundukları, ilmi konferansların veri- lemedigi yeni yeni hakimlerin "ka- nuni tasarruf "tan başka sebeb söyle- meksızın tekaüt edildikleri bir yerde "rejim buhranı yoktur" denmesi yağ- mur,altına bikini ile çıkmaktan fark- sız. oluyordu. Halbukı İktidar, bunu ileri sürecek yerde, "işte, bir zaruretin neticesi o- lan sert kanunlar, bu zaruret ortadan kalkıp muhalefet edepli tenkide baş- layınca bakınız nasıl birer birer kal- kıyor" deseydi belki tarih önünde ge- ne nakli çıkamazdı ama, bugünkü kadar "kontrpiye"de de, şüphesiz kal- mazdı. ,Bu hafta içinde pek çok kimse İk- tidardan, böyle bir salim vaziyet al- maşım bekliyordu. C. H. P. Ustad profesörün mektubu eçen haftanın sonunda Cuma gü- nü, lâcivert elbiseli, kır saçlı, şiş- man bir zat Ankara Palasın yemek salonundaki telefonun başına gitti ve santrala kendisini 21435 numaralı te- lefona bağlamacını söyledi. Kır saçlı, lâcivert elbiseli şişman zat, eski ikti- darın Maliye Bakanlarından C.H.P. Meclisi Üyesi Şevket Adalan idi. 21435 ise, Ankara Telefon Rehberin- de üstad profesör Nihad Erimin is- minin karşısında yazılı numaraydı. Santral muhavereyi temin edip iki eski arkadaş konuşmaya — başladığı bir sırada, bir sinema yıldızı kadar yakışıklı, eski bakanlardan Vedat Diclelinin de oturduğu masadan kal- karak Şevket Adalanın yanına gel- diği, hatta bir ara ahizeyi Şevket A- dalanın elinden alarak Nihad Erim- e uzun ve hararetli bir konuşmaya daldığı görüldü. ÜUstad profesör, ar- kadaşına C.H.P. Meclisinin sabahki toplantısında İnönüye yazmış olduğu bir mektubun bahis mevzuu edildiği- ni haber aldığını söylüyor ve bu mek- tubun Parti Meclisinde okunmasının teminini istiyordu. Hakikaten; C.H.P. Maeclisinin top- lantısında Genel Başkan İnönü, üs- tad profesörün kendisine böyle bir C.H.P. Meclisinin son toplantısından görünüş Bahar havasının neşe verici tesiri AKİS, 30 MART 1957