30 Mart 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

30 Mart 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ssviyeye gelince kavuşacaktı. 19 sene Victor Hugo yılmadı. Hür- riyetleri gaspeden İmparatorun, en kudretli olduğu günlerde, sair söyle diyordu: Fena günler, sayıları meksizin geçip gidecektir. Ve mesut halk, gölgenin, eğilerek "bu da geçti, yahu!" cektir Menfada şairi karısı ve bitiren oğulları takip etti. Victor Hugo. evvelâ Belçikada kaldı. Sonra, Belçika Fransa İmparatorunun hış- mından çekindiği ve kendisi de rahat durmak niyetinde olmadığından Fran- sanın açığındaki, fakat — İngiltereye ait âlâlardan Jersey'e gitti. Orada aılesı ile yerleşti. İmparatora evvelâ "Küçük Nupoleon" adlı bir kitapla hücum etti. dahi bilin- uzerıne diye- cezalarını Devrin en büyük adamı, Mösyö Bonapar- meçhul bir adam haykırıverir: Bunu retlidir. Ama işte, te'in önüne silik, geçer ve suratına yapamıyacaksın!" Victor Hugo bu mücadelesini ya- parken, gönül huzuru içinde idi. Ba- kınız karısı da, henüz kocasının ya- nına gıtmemışken ona Paristen ne ya- zıyordu: " Hayatımın karardığını hissediyo - rum. Kalbbim senin menfandan, ço- cuklarının, dostlarının hapsinden bir- az üzgün. Ama iç dunyam tamamiyle huzur içinde. Beni üzen geçicidir. Halbuki beni müftehir kılan his, var- lığıma ebediyen bağlıdır". Böyle olunca, insan mücadele et- mez mi? Menfada ıstıraplar F akat geçen asrın ortasında da menfa — hayatı, rahat bir hayat de- Hürriyet Beldesi Paris Âbideyi asırlar... bütün kudretine rağmen Fransanın müstebit İmparatoruna şöyle diyor- du: "Evvelâ Mösyö Bonaparte, insan vicdanının ne olduğunu bir nebze öğ- renmelisiniz. Şunu kafanıza koyun ki bu dünyada iyi ve fena mlen iki şey vardır. Size öğretmek lazım Ya- lan söylemek iyi değildir, ihanet fe- nadır, cinayet daha da beter... Bunlar belki faydalıdır ama işte yasak edilmişlerdir... Evet dımız yasak edilmişlerdir. Peki kım mâni oluyor? Kim set çekiyor? Kim bu prensibi müdafaa ediyor? Mösyö Bo- naparte'in 8 milyon reyi vardır; kü- çük zevkleri için 12 milyonu Vardır; içinde M. Sibour gibi adamlar mev- cut bir senatosu vardır; orduları, topları, kaleleri, dalkavukları var- dır; Mösyö Bonaparte zalimdir, kud- AKİS, 30 MART 1957 ve insanlar dikti ğildi. İngiltere ile Fransa, Kırım har- binde müttefik olunca, İmparator ile Kraliçe Viktorya arasında resmi, zi- yaretler başlayınca Londra Hüküme- ti Victor Huğo'ya iyi gözle bakmama- ya başladı. Daha 1854'de Sir Robert Peel İngiliz Avam Kamarasında şöy- le, diyordu:. "Bu adamın, Fransız hal- kı tarafından hükümdar olarak seçi- len muteber şahsiyetle hususi bir kavgası vardır". Bir mü sonra şâirin Jersey'deki ikameti yasak edil- di. Hugo ailesi bunun üzerine kalktı, adalardan bir başkasına geçti. Halbu- ki Fransaya avdeti mümkündü. Hü- kümet darbesinden bir yıl sonra, 1852 Aralığında "Küçük Napoleon" af ilan etti. Hugo buna metelik vermedi. Ka- lemiyle hayatini; kazanabiliyor, İm- parotora hücum edebiliyor, ama böy- lece Fransızlara mutlaka alçak olma- TARİH ya lüzum bulunmadığını ispat ediyor- du. Aradan zaman geçti; "Küçük Na- poleon" gerisini çahnmış tâhtâ daha sıkı yapıştırmış bulundugundan biri af daha ilân etti. Sene 1859 idi. Hu- golar tam dokuz yıldır menfada idi- ler. Başlarına siyasi felâketlerde başka,, türlü ailevi dert gelmişti Adele Hugo artık eskisi kadar metin değildi, evlenemeyen kızına üzülüyor- du. Memlekete dönmekiyiidi. Ama şair, istihfaf ettiği "Küçük on"dan gelen bir affı elbette ki kabul edemezdi. Gene aldırmadı. Kendisiyle beraber, aynı dâva uğrunda Fransa' dan ayrılmış birçok kimse döndüler. Üstelik İmparator, kendisine bağla- nanları nimetlere garkediyordu. "Hürriyet istemeyin de, ne isterseniz isteyin." Bu soytarı gayet iyi biliyor- du ki Fransızlar Hurrıyetın kıymetin öğrendikleri gün. ilk önce kendisini çöplüğe atacaklardı. Bir çok Fransız aydını "Küçük Na- poleon"un 19 hükümdarlığı, zamanında onun gölgesinde yan gelip yattı. Ama Seine nehrinin köprüleri altından sular boşuna akıp gitmiyo- du. Fransız milleti, hürriyetleri, bu zalimin elinden söküp almakla işi bitmediğini, meselenin onu muhafaz etmek olduğunu anlıyordu. Elbette Victor Hugo da, diğer birçok arkada- şı gibi 1859 affından istifadeyle ge- lebilir, nimetlere kavuşur, mücadele- sini terk edebilirdi. Ama eğer buna yapaydı, 1951, bu kadar çabuk geç- mıyecektı Vıctor Hugo'nun, kendisi- ne olduğu kadar, mılletıne karşı bu vazıfelerı vardı. Hakikaten 1859'da Hugo Fransaya dönmeyi kabul etmi- yince, Milyonlarca; Fransız; derin bir nefes aldı. Victor Hugo, şöyle diyor- du: "Vicdanıma karşı taahhüdün sadık kalarak, hürriyet menfasını so- nuna kadar devam ettireceğim. Hür- riyet dönünce, ben de döneceğim". hiç bir şeyden anlamadıgı sanılan uyuşu uk bilinen, hareketsizliğiyle "Küçük Napoleon un. İktidarı eline geçirmesine yol açan Fransız halkın tutumun asaletini kavrayamayacaktır kadar gözü kapalı değildi. Dönenle ve dönmeyenlere aynı notu vermedi. O tarihlerde İmparator son derece kudretli görünüyordu. Kendisi, ailesi ve etrafı işitilmemiş lüks 1ç1nde idi. Ah, şu Victor Hugo ve onun gibi de olmasa! Sanki, havayı bozmakta mâna mı vardı? İşte, af bile çıkmış- tı. Fransız halkı da tevekkül içinde idi, rejimi kabul etmişti. Öyle ki bir avuç aydına ne oluyordu? Üstelik Hugo politikacı da değildi, şairdi. turup şiir yazsa, bol para kazanan İmparatorun atıfetindenfaydalanan Ama, hayır! Münasebetsiz adam, raşıp duruyordu. Ama kudretli Impa— ratorun unuttuğu bir nokta var , Victor Hugo —kendisiyle yılmadan tam 19 sene uğraştığı içindir ki Fran- sa bir asır sonra dünya demokrasi içinde, insan hakkına saygı bahsi bir numaralı yeri işgal edecektir. 5

Bu sayıdan diğer sayfalar: