DÜNYADA —OLUP Orta Doğu Bermuda hediyesi G eçen hafta Bermuda'dan Ameri- kanın Bagdat Paktı Askeri Ko- mitesine girmeyi kabul ettiği haberi- nin gelmesi, Orta Doğu memleket- leri için büyük bir. sürpriz oldu. Mac- Millan bile Bermuda'ya hareket et- mezden önce, Ike'ı Bağdat Paktına daha aktif şekilde katılmaya ikna e- debileceğinden pek emin görünmü- yordu. Amerikanın bu kararı katen beklenmiyordu. Eisenhower doktrini, Bağdat Paktı üyeleriyle di- ğer Arap memleketlerini bir arada ko- münizme karşı birleştirmek gayesiy- le ortaya konmuştu. Suriye, Mısır, Ürdün ve Suudi Arabistanın açıkça düşmanlık gösterdikleri Bağdat Pak- tı, Arap dünyasını ikiye bölüyordu. kaç dolara hürriyetlerini satmıyacak- larını söylüyordu. Mısırın Amerikaya Eisenhower doktrinini kabul edemiye- ceğini el altından bildirmiş olması kuvvetle muhtemeldi. Uzun zamandan beri Rusyanın da Nasırı Amerikanın Orta Doğu plânını reddetmesi husu- sunda iknaya çalıştığı da meçhul de- ğildi. Son buğday mahsulünün ümitle- rin fevkinde iyi olması Rusyanın Mı- sıra yardımını kolaylaştırıyordu. Amerikanın kararı, askeri olmak- tan ziyade siyasiydi. Zira — Bağdat Paktının iki üyesi - Türkiye ve İn- giltere - NATO'ya mensuptu. Pakis- tan SEATO'ya dahildi. Yani bu mem- leketlere karşı yapılacak herhangi bir tecavüz karşısında, —Amerika se- yirci kalamazdı; Bu memleketlere karşı taahhütleri mevcuttu. Esasen A- merikanın Bağdat Paktının askeri ko- Ike ile Mac'ın Bermuda'da karşılaşmaları Kabak Nâsırın başına... Amerikanın gayesi bölmek değil, bir- leştirmekti. Suriye ve Mısırı yola ge- tireceğinden ümidini kesmemişti. Aksi halde, şimdiye kadar Bağdat Paktına katılmamasının sebebini anlamaya imkân yoktu. Son karar, MacMillan - ın ikna kabiliyetinden çok, Amerika- nın Nasırı yola getirme ümidinin kuvvetten düşmesinin eseriydi. Ma- amafih gene de Amerika Nasırla her türlü anlaşma kapısını kapâmıyor- du; sadece komünizme karşı Bağdat Paktına: iltihak ettiğini, bölgenin i- çındekı ihtilaflara karışmadığını söy- ordu. Nasır, blöf ve şantaj politi- kasında çok ileri gitmişti. Vaadlarına rağmen, Mısırın Gazze meselesinde takındığı tutum, —Amerikanın Nasır hakkındaki duşuncelerını değiştir- mekte büyük ölçüde müessir olmuştu. Esasen Mısır basını ve radyosu aylar- dan beri Eisenhower doktrini aley- hinde negriyat yapıp duruyordu. Bir- 16 mitesine katılma kararı, bu memle- ketlere yeni bir garanti getirmiyor- du. Amerika bu garantiyi birkaç ay önce vermişti. Gaye daha ziyade si- yasiydi. Eisenhower doktriniyle A- rap memleketleri arasında bir tefrik yapmıyacağını ilân eden Amerika, Ruslarla flört etmekten vazgeçmeyen Mısıra karşı, Bağdat Paktı memle- ketlerinin yanında cephe aldığını i- fade ediyordu. Nasıra meram anlat- mak için tatlı dilin nara etmediğim, getirdiği bunca tecrübeden sonra iyi- ce anlamış bulunuyordu. Haber Londra ve Pariste de sevinç- le karşılandı. Zira bu kararıyla Ame- rika, iki Batılı müttefikinden ayrı bir siyaset takip etmekten caydığının de- lilini veriyordu. Daha bir ay evvel ulles, Amerikanın İngiltere ve Fran- —adan ayrı bir Orta Doğu siyaseti o- lacağını iftiharla Senato önünde söy- lemiş ve iki müttefikim son derece BİTENLER kızdırmıştı. Bugün Amerika fikir de- ğiştiriyordu. Artık üç Batılı dev- let müşterek bir siyaset takip edebi- leceklerdi. Amerika böylece, İngilte- re ve Fransanın talihsiz Süveyş Se- ferine de zımnen hak vermiş oluyor- du. Tıpkı Londra ve Paris gibi, Na- sırın anlıyacağı tek lisanın kuvvet ol- duğunu teslim ediyordu. İsrail de A- merikanın Mısıra karşı cephe alması- nı' memnuniyetle karşılamıştı. Ame- rika artık İsrailin haklarını, Kahireli Diktatöre daha enerjik bir şekilde müdafaa edebilecekti. Amerikanın deneme maksadıyla bir İsrail gemisini Süveyşten geçirmeye teşebbüs edeceği söyleniyordu. Fakat gene de İsrail kendini pek fazla haya- le kaptırmıyordu. Zira Bağdat Paktı üyesi Arap devletlerinin de Mısırdan daha az Yahudi düşmanı olmadığını çok iyi biliyordu. Suud, Akabe kör- fezinin Hacı yolu olduğunu, İsrailin bu yoldan istifade etmesine müsaade edemıyecegını söylüyordu. Irakın Nu- ri Sait Paşası, İsrail — meselesinde memleketinin Mısırın peşinde olduğu- nu açıkça söylemişti. Orta Doğunun en makul ve Amerikaya en yakın A- rap devleti Lübnan bile, İsrail mese- lesinde, hiç değilse resmen Mısır gibi düşündüğünü söylüyordu. Arap - İs- rail meselesi Amerikayı daha bir hay- Daha şimdiden li üzecek, tereddüdlü günler yaşata- caktı. Diğer taraftan Nasır ve Rusyanın, İsrail meselesini propaganda vesilesi yaparak diğer Arap memleketlerin- deki halk kitlelerini ayartmaya ve karışıklıklar çıkartmaya uğraşacak- tan muhakkaktı. Bağdat Paktı memleketlerinde A- merikanın kararı son derece sevinçle karşılandı. Talihsiz Süveyş Seferin- den beri tam kadroyla toplanmaya muvaffkk olamıyan Pakt üyeleri ni- hayet bir masa etrafında toplanabile- ceklerdi. Daha iki hafta evvel Pakis- tan Dış İşleri Bakanı, İngilterenin pakt toplantılarına katılmasına razı olmadığı için Irakı acı acı tenkit e- diyordu. Irak artık bu yasağı kaldıra- caktı. Zira Amerikanın son kararı Nuri Saitt hükümetinin — durumunu kuvvetlendiriyordu. Kararın Suriye ve Mısırın hiç ho- şuna gitmediği aşikârdı. Artık Ame- rikanın müsamahasından istifade ede- rek, cambazlık yapmak imkânı orta- dan kalkıyordu. Yıllardan beri de- vam eden bu akrobasi numaralan ni- hayet Amerikanın sabrın» tüketmişti. Rusyanın Amerikan Bağdat Paktı- nın Askeri komitesine katılmasından üzüntü duyması için pek sebeb yoktu. Bilâkis memnun bile olabilirdi-. Zi- ra. Mısır ve Suriyeyi kendi tarafına ekmek şansı fazlalaşmıştı. Filhaki- ka Rusya bir ara, Mısır ve Suriyenin Eisenhower doktrinini kabul edecek- lerim ve bu suretle Orta Doğunun kendisine tamamiyle kapanacağını zannetmişti. Şimdi Mısır ve Suriye, Eisenhower doktrinine karşı cephe AKİS, 30 MART 1957