Fransa Hürriyetin bedeli Bundan aşağı yukarı tam bir asır el, 2 Aralık 1851 günü Paris soğuk, çok soğuk bir güne gözlerini açtı. Ama günün en mühim hususiye- ti, havanın soguklugu değildi; 2 Ara- hk 1851 günü Pariste, unutulmasına imkân olmayan bir hâdise cereyan etti. Sabahın erken saatları idi. Mont- martre'deki bir evde, yatak odasının kapısı asıldı. İçeri, tamamiyle giyi- nik, orta boylu, yakışıklı, kıvırcık açl iki yaşın arasında bir adam girdi. Yatakta, gene iki yaşın arasın- da, güzel bir kadın yatıyordu. Gece Millet Meclisi, Cumhurbaşkanı maka- mım işgal eden Prens Bonaparte'a bağlı kuvvetler tarafından sarılmış, içerdekiler tevkif olunmuşlardı. Prens -Başkan, hükümet darbesi yapıyor- du. Niyeti Cumhuriyete son vermek ve hakımıyetını— etrafındakılerle be— raber- devam ettirmek, alıştığı lüks ve ihtişamdan olmamaktı. Montmart- re'daki adam, yataktaki karısına- ka- dın gazete okumakla meşguldü- va- ziyeti anlattı. Mutlaka çarpışma ola- caktı. Kadın, -adamın karısı idi-, sordu: — Ne yapacaksın?" Kadın kocasımn boynuna sarıldı, —- Yolun açık olsun!" dedi. Victor Hugo, sokağa fırladı. Hakikaten orta boylu, yakışıklı a- dam o tarihte Fransanın ve bütün Avrupanın en büyük şairi olan Vic- idi. Yataktakı kadın işe, Adele Hugo.. Servet, şöhret, saadet... Victor Hugo'da bunların hepsi var- dı. Prens-Başkan, kendi yanında böy- le bir adamı görmekten son derece emnun olurdu. Fakat Prens - Baş- kan hürriyetlerin dostu değil, düş- manı idi. Hakimiyetini muhafaza ede- bilmek için tertibini dikkatle ve itina ile hazırlamıştı. Ordunun ve polısın başına kendi adamlarım — geçirmişti. Mecliste milletvekillerinin — bazısının gevşekliğinden, bagısının dahaletin- den, bazısının da ihanetinden fayda- lanarak, kendisine boyun eğenlere icazet dağıtarak hükümet darbesini kolaylaştıracak kanunları teker teker geçirmişti. Bu kanunların herbiri u- zun ve kanlı mücadelelerin neticesi olan bir hürriyeti yok ediyordu. Mil- letvekili bulunan Victor Hugo her se- ferinde Meclisin ve Milletin gozlerını icmaga çalışmıştı. Ama, vaffak alamamıştı. Prens - Başkan ın altın- arı ve sopası şairin sözlerınden daha tesirliydi. eclis binası bir vel sarıldığında, mılletvekıllerı Han- nayı Konyayı anlamışlardı. Heyhat! çok geç kalmışlardı hapishanede iki oğul Yictor Hugo elbette ki bir şairdi. öşesinde — rahat, huzur içinde otu- Victor Hugo Tarih onu böyle yazıyor rabilirdi. Memleketinin hali ile alâka- dar olmayabilirdi. Polıtıkadan ona ne idi? Ama Avrupânın büyük şairi öyle duşunmuyordu Hurrıyet ıçınde yaşamak ısteyen herkes, hürriyet içinde, yaşamak için elinden gelemi yapmalıydı. Victor Hugo, niyetleri açık zihin- ler için çoktan belli Prens Bonaparte ile uğraşmak maksadıyla "L'Evene- tnent — Hâdise" adlı bir gazete kur- muştu. Bu gazetede, gözbebeği gibi sevdıgı iki oğlu François-Victor Hu- go ıle Charles) Hugo ve yakınl Paul Maurice, Auguste Vacguerie ça- lışıyordu Fransız basınının ya satın alındığı, ya susturulduğu günlerde g zete Cumhurbaşkanını şiddetler tenkıt etmekten, gözleri açmaya çalışmak- tan çekinmemişti. Prens-Başkan, Vic- tor Hugo'ya büyük bir kin besliyordu. Kendisine nasıl kafa tutabilirdi? Ya- nına geçip, bütün nimetlerden isti- fade edilebilirken bir takım deliler için karşısına geçip, ağızlarında “"Hürriyet, Hürriyet" diye bir kelime, uğraşıyorlardı ? Prens Bonaparte'ın emrinde yal- nız askeri kuvvetler yoktu. Hükümet darbesine hazırlık devrinde hakımler de -boyun eğenler-, boyunduruk al- Cumhurbaşkanı işare- tini verdi: Prensın adlıyesı evvelâ Charles Hugo'yu hapse tıktı, Ne "L'Evenement" rotasını değiştirdi, ne Victor Hugo milletinin insan gibi yaşaması dâvasını elden bıraktı. Gaze- te yola gelmıyordu, ha!. Prensin adliye si yeniden cüppesini sırtladı: Franço- is-Victor Hugo ve Paul Maurice 9'ar, Auguste Vacguerie 6 aya mahküm e- dildiler. Sonra, "L'Evenement" mene- dildi. Onun yerine "L'Evenement du tına alınmıştı. Peuple — Halkın Yükselmesi" adlı gazete çıkmaga başladı. Victor Hu- gün go her hapishaneye gıdıyor, -buna musaade etmişlerdi-, iki oğ- lunu ve iki ostunu — görüyordu. Montmartre daki ev, elbette ki hü- içinde idi. Mme. Adele Hugo ıkı evlâdından, babaları vasıtasiyle haber alabılıyordu Ama, gönlü huzur dolu idi. Bu ınandıkları dâva uğrunda çarpışanların kazancı idi. Avrupânın en büyük saırı, ıhtılale, Prens-Başkanın hükümet darbesi gü- nüne işte böyle erişti. Hangı safta çarpışacağı, tabif ki belli idi. Milletin uyuşukluğu ğer sene 1851 değil, 1951 olsaydı Prens-Başkan hükümet darbesi yapmak değil, Elysees Sarayından bur nunu. dışarı çıkarılmazdı. Zira. 1951 Fransız milleti hakların nasıl korun- duğunu -hatta Cumhurbaşkanlarına karşı bile- ogretımış olacaktı. a, 1951'e varmak için, 1851'den geçmek lâ dı et düşmanı devlet başkanı, darbesını hakikaten iyi hazırlamıştı. Halk pasifti. Demokrasinin ne oldu- ğunu bilmiyordu. O tarihlerde ışın ba- şında bulunulduğu, için rejimin ni- metlerinden, pek istifade edilmemiş, müşküllerinin eziyeti çekılmişti. Hür- riyete inananlar Victor " Hugo'lar, o- nun gibi aydınlar ve yetişen genç ne- sildi. Millet ve bilhassa Paris halkı aksü- lamel göstermeyince hükümet dar- besi kanlı olmakla beraber başarı ka- zandı. Prens-Başkan "Başkan" sıfatı- nı terkediyor, İmparatorluğunu ilân ediyordu. Polisleri, — milletvekillerini tevkifle meşguldü. En çok arananlar- dan, biri de, tabiatiyle Fransanın ve Avrupanın en büyük şairi Victor Hu- go idi. Menfaya gidiş ynı Aralık ayının 11 inci günü Pa- tisin şimal istasyonundan bir adam Brüksele hareket ediyordu. Elindeki pasaporta nazaran adı Jacgues- Firmin Lanvin idi. 48 yaşında idi, mürettipdi. Pariste Jeünennrs sokağının 4 numa- rasında oturuyordu. Boyu 1.70 idi. Saçları aklaşmak üzere, kaşları ve gozlerı kestane rengi,. sakak beyaz, çenesi yuvarlaktı, Üüzerinde bir işçi kasketi ve siyah pelerın vardı. Trene bindi. Heyecanlı görünüyordu. Heye- canı, ancak Fransayı geride bıraktık- tan sonra dindi. Bu mürettip aslında. Fransanın ve Avrupanın en büyük sairi Victor Hugo idi. Hürriyetlerin düşmanı Bonaparte ile uğraşmak için Belçikaya gidiyordu. Menfa hayatı tam 19 sene sürdü. Bu 19 sene boyunca İmparator Lu- is - Napoleon Bonaparte Fransayı ıstedıgı gıbı idare ransızların demokrası fikirleri henüz zümresi, dev, vazifelerinin ne olduğunu müd- riktiler. Fransa, hürriyeti şu veya bu adamdan beklememeliydi. — Fransa hürriyete, Fransız milleti buna lâyık AKİS, 30 MART 1957