SPOR dolaştığı bir sırada, bu sefer de Doğu Almanya maçının iptal edildiği habe- ri yayıldı. Buna sebeb olarak, Doğu Almanya ile siyasi münasebetlerimi- zin mevcut bulunmadığı gösteriliyor- du. Federasyon erkânı Ankara mah- reçli haberin verildiği şırada İstan- bulda bulunuyordu. Hasan Polat bu hususta malümatına müracaat edilen; tek şahıs olmuştu. İşin garibi o da birşey bilmiyordu. Hem o kadar bil- miyordu ki, sualin sorulduğu anda tek düşüncesi milli takımı nasıl bir tertipte Almanlar karşısına çıkarta- cağıydı. Tek seçici, Antrenör ve baş- kan bu nokta üzerinde düşünüyor ve bir karara varmaya çalışıyorlardı. Eğer Doğu Almanya maçı iptal edile- cek olursa, bu takdirde 5 Nisanda Kahirede Mısır milli takımı ile yapa- cağımız karşılaşmaya A mili takımı- mızla çıkmamış icap edecekti. Çünkü imza edilen protokolda Turkıyenın aynı tarihte iki maç yapacağı belir- tilmiş ve bu sebeble Mısıra B takımı çıkartacağımız kaydı — konulmuştu. Vasiyet değişince bu sefer ilân edil- miş olan B milli takımı ne olacaktı ? Esasen B milli takımının çalışmaları son derece hafifti. Arzulanan netice- yi bu şartlar altında Kahirede verece- ği şüphe götürüyordu. Belki A takı- mı gerek hazırlanış ve gerekse kad- rosundaki elemanlar bakımından da- ha iyi olması sebebiyle Almanya ma- çının iptali hayırlı bile olacaktı. Pek çok kimse bu haber üzerinde durdu, M pek çok kimse: "Biz ısır maçına müsaade — edilmiyecek — sanıyorduk, halbukı Almanya maçı suya düştü" dedile Genç tekim D oğrusu ne A ne de B milli takım çalışmaları arzulanan bir şekilde olmamıştı. Ama genç milli takımın hazırlanışı hakıkaten takdire değer- u komitede vazife alan şahıslar ve antrenor Cihat Arman birer fera- gat örneği verecek şekilde çalışıyor lardı. beri lunun muhtelif yerlerındekı grup maçları seyretmişler, sonra finallere yakın bir alâka göstermişler ve oyuncu tes- bit etmişlerdi. Şimdi sıra tesbit edi- len bu elemanları yan yana getirmek GENÇ NESLİN DEĞERLİ HİKAYECİLERİNDEN TARIK DURSUN K. NIN VEZİR DUŞU KİTABI ÇIKTI 100 KURUŞ YEDİTEPE YAYINLARI P.K, 77, İSTANBUL 34 Fuat Büte Beşiktoş—zede ve kollektif oyuna uydurmaya gel- mişti. Nitekim bunda da başarı gös- terildi. Genç namzetler geride bıraktı- ğımız haftanın Pazar günü Mithatpa- şa stadında ligin büyük takımlarından olan Adaleti rahat bir oyunla 3-2 ye- . Hele bır ara gol farla takımı bu mevsim ıçerısınde 3-0 mağlübiye- te düşüren bir babayiğit — yoktu. Gençler ümit verdiler. Gençler Mad- ritte yapılacak olan turnuvada üzer- lerine giyecekleri milli formayı tem- sil edecek kıvamda gözüktüler. Bu durum karşısında memnuniyet duy- mamak elden gelmezdi. Bunca hata- lar işleyen, hatta bu hataları daha ileri götüren Federasyonun bu vadi- deki çalışmasını minnetle anmak pekte yersiz bir iş olmıyacaktı. Klüpler Muhaliflerin kıyamı eçen hafta gazetelerin spor say- falarında gözü morarmış bir şah- sın resmi yer almıştı. Şakacı sekre- terler resmin altına: Beşiktaşı seven- lerin yaptığı toplantıdan bir manzara diye yazmışlardı. Gözü moraran şahıs Beşiktaşlıydı. Uzun seneler idare he- yetinde hizmet görmüştü. Bu yarayı Beşiktaş klübünün —kaderini elinde tutan bir idarecinin yumruğundan al- mıştı. Hadise polıse intikal etmiş, fa- kat yaralı Fuat Büte dâvasından vaz- geçmişti. Beşiktaş klübündeki kay- naşmalar ve muhaliflerin hareketleri geçen hafta gerginliğin son haddine varmıştı. Bu haftanın sonunda Beşik- taşın senelik kongresi yapılacaktı. Bu alâmetler ve bu nevi hâdiseler kong- renin hararetli geçeceğine bir işaret sayılıyordu. Sadri Usuoğlu "Biz ra- kiplerimizi gene mağlüp — edeceğiz" diyor, muhalifler ise "Biz Beşiktaşa değil Sadri beye muhalifiz" şeklınde konuşuyorlardı. Bakalım umumi he- yet hangi tarafa teveccüh gösterecek ve Beşiktaş klübünün kaderini hangi grubun eline teslim edecekti? Fenerbahçede sükünet Kavrakoğlunun istifası için bir ida- reci: "Bu sefer aksi oldu; kum git- ti, sel kaldı" eliyordu. Kalan Niyazi Seldi ve Umumi kaptanlığı eline al- mıştı. Ama Kavrakoğlunun istifasın- dan kazançlı çıkan sadece Niyazi Sel değildi. İkinci başkanlık da münhal- di. Kayrakoğlu iki vazifeyi birden tedvir ediyordu: Bu mevkie kimin ge- tirileceği geçen hafta içerisinde Fener- ahçe camiasını epeyce meşgul etti. Ertuğrul Akça hatıra gelmiyor değil- di. Ağzı lâf yapıyordu. Kavrakoğlu da öyle değil miydi? Doğrusu Fener bahçe klübü gibi popüler bir klübün başına natuk bir adamın getirilmesi icabettiğinde herkes müttefikti. Zira çok zaman sesi yükselmek icap edi- yordu. Bunu da ancak iyi konuşabilen bir şahıs yapabilirdi. Fenerbahçe fe- ragat sahibi ınsanların çokça bulun- uğu bir camia idi. Ama ikinci baş- kanlıktan ayrılan — Kavrakoğlunun mücadeleyi bir tarafa bırakıp münze- vi bir hayat yaşıyacağı tahmin edile- mezdi. O da şimdiden faaliyete geç- miş ve mevcut idare heyetine muarız olan şahıslarla temaslara başlamıştı Kavrakoğlu kendi ifadesiyle "Ben mücadele adamıyım ve Fenerbahçeyi seviyorum" diyordu. Bakalım bu sev- gisi nasıl tezahür edecek. Kemal TAHİR ESİR ŞEHRİN İNSANLARI Roman Esir Şehrin İnsanları, dün- yanın en büyük zaferlerinden birini kazanmış, en kudretli si- lâhlara sahip kuvvetlerin karşı- sına çıplak elleri, keskin zekâ- ları, kederli ve kızgın yürekle- riyle çıktılar. Sırası gelince — ölmesini bil- dikleri için yenmesini de bildi- er. 20 forma: 4 lira Martı Yayılrı. Nuruosmaniye No: 90. İstanbul Matbaası- İs- tanbul Tel : 22 85 87 AKİS, 30 MART 1957