YURTTA OLUP BİTENLER müsavat teminine dayanması icap e- deceği hatırdan çıkarılmamalıdır." Fatin Rüştü Zorlu 7 Eylül 1955'de, gene Londra Konferansında Cum- huriyet Hükümetinin şartlarını şöyle ifade etti: "Adanın statüsünü kendi görüşüne göre Aanlayan ve Self De- termination yoluyla Adanın kendisine iltihakını düşünen Yunanistan bu id- diasından vaz geçmedikçe Self Go- vernment, yani dahili idare şeraitini görüşmek ve bu mevzuda — Yunanis- tanla bir teşriki mesai kurmak hiçbir veçhile kabili telif değildir". Nitekim Cumhurıyet Hükümeti Muhtariyeti görüşmek üzere toplanması İngilte- re tarafından teklif edilen Konferan- sı reddetti ve Fatin Rüştü Zorlu Türkiyeye döndü. bir basın toplantısı Eylül 1955'de pusları tertipledi ve 5 söyledi: "(Yu- İ Hatta dönmeden, di ciddi, meselâ Adanın taksimi gibi; hal çarelerini düşünmek lâzımdı. Böyle söyleyen hatipler, kapak gü- rültüleri arasında kürsüden indirildi- ler. Ada taksim edilemezdi. Ada Tür- kiyenindi ve. Türkiyenin — kalacaktı. Kimsenin pay istemek hakkı yoktu. 25 Şubat 1956 tarihinde Fatin Rüştü orlu, Dışişleri Bakanlığı bütçesinin muzakeresı sırasında hükümet adı— na konuştu ve alkışlar arasında "İn- giltere giderse Kıbrısa bız gehrız dedi. Meclis ekserıyetı bu görüşü ha- raretle tasvip etti. Başka bir hal ça- resi kabul etmemiz imkansızdı. Yunanistana ihtar Ancak 1956 yazındadır ki Cumhu- riyet Hükümetinin Kıbrıs politi- kasında başka bir faktör — kendisini gösterdi. 12 Temmuz 1956 tarihinde H. MacMillan - Selwyn Lloyd Majestenin iki dış, işleri bakanı nanistan) ya Kıbrıs üzerindeki hak- sız iddialarında ısrar edecek, yahut da Türk dostluğunu tercih edecek- tir.” 1955 sonbaharında — Cumhuriyet Hükümetinin tutumu işte buydu, Meclisteki gürültüler sene Türkiye Büyük Millet Mec- lisinde de Kıbrısla alâkalı müza- kereler cereyan elti. D.P. Grubu Cumhuriyet Hükümetinin görüşünü destekliyordu. Fakat iki — müstakil irkaç vesileyle bu görüşün müsbet netice vermesinin imkânsızlığım kür- süden ifade etti. Hamdullah Suphi Tanrıöverin ve Hikmet Bayurun tek- lifleri, realist olunmasıydı. — Adayı bize vermezlerdi. Bunu hatırdan çı- karmamak lâzımdı. —İngiltere gide- cek, yerine Türkiye gelecek! Bu, ha- yaldi. Buna mukabil şimdiden, cid- 6 D.P. Meclis Grubu bir tebliğ, yayın- ladı Kıbrıs'tan "Anavatanın bir par- çası” olarak bahsediliyordu. Adanın "Türkiyeye iadesinin zaruri olduğu" bildiriliyordu. Yeni faktör ise şuydu: Yunanistan ısrar ederse "Türkiyenin e ileri sürülecek iddiaları vardır ve. tüttün Garbi Trakya ile 12 Ada me- selelerinin yeniden mevzuu bahis ol- ması icap edecektir." Böylece Yunanistanı. Cumhuriyet — Hükümeti iddialarından — vazgeç- mesi için tekrar ikaz ediyordu. On- dan bir bucuk ay sonra, 28 Ağustos 1956'da Birleşmiş Milletler nezdinde- ki delegemiz Selim Serper Washing- ton'da televizyonla yayınlanan bir beyanat verdi. Beyanat suali cevap- lıydı. Kendisine soruları sual şuydu: "İngiltere Kıbrısı terkederse, Türki- ye Adayı almaya tevessül edecek mi- dir?" Selim — Sarperin cevabı şu ol- du: "Bu takdirde hasıl olacak boşlu- ğun Türkiye tarafından doldurulma- sından tabii hiçbir şey olamaz." Beklenilmeyen dönüş 20 Aralık 1956 dadır kı Cumhuriyet Hükümeti, —Kıbrı mevzuunda bambaşka bir tavır takı— nı verdi. Konuşan Başbakan Adnan Menderesti. Adnan Menderesin ko- nuşmasından evvel mesele ne Büyük Mecliste ve ne de D. s Gru bunda görüşülmüştü. 29 Aralık 1956 da Cumhur 1yet Hükümeti Radclıffe plânını bir "maku müzakere m zuu" sayıyordu. Halbuki ne Radcliffe . plânında ve ne de Lennox-Boyd'un Avam Kama- rasındaki sözlerinde statükonun mu- hafazası, yahut Ada üzerindeki İn- giliz hükümranlığının kaldırılıp Ada- nın bize verileceğine — dair en ufak, ama en ufak bir işaret, bir ima dahi yoktu. Halbuki 20 Aralık 1956'ya ka- dar bunlar bizim koştuğumuz asgarı azami şartlar olarak Türk umumi efkarına bıldırılmıştı İngiliz politikasının gelişmeleri I ngiltere de tıpkı bizim gibi -veya biz 1955 senesine kadar meselenin mevcudiyetini kabul etmedi. 28 Tem- muz 1954'de Sömürge işleriyle gö- revli Devlet Bakam Henry Hopkins son derece kati bir lisanla Avam Kamarasında "There can be ne gues- tion of any change of severegnty Cyp rus—Kıbnsta hükümranlığın — değiş- mesi dıye bır mesele bahis mevzuu o- lamaz" Hakikaten İngiltere Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun o yılki toplantısında Kibrisin İngilte- re nin bir iç işi olduğu tezini savun- du ve meselenin gündeme alınmama- sını istedi. Meselede gündeme alın- madı. 1955'e kadar Majestenin hü- kümeti aynı görüşü muhafazada de- vam etti. Yunanistan Ada üzerinde bak id- dia edinceye kadar İngiltere Adadaki Yunan ekalliyeti Türk ekalliyetin a- leyhine tutmuş, arazi ihtilâfı anıtla daima Yunanlılar haklı — çıkarmış, Türk cemaatin gelişmesine mani ol- muştu. O kadar ki Lefkoşede İş Ban- kasının bir şube açmasına müsaide edilmesi bile bir siyasi hâdise netice- sinde sağlanabilmişti. O zamanki Ge- nel Vali Sir Robert Armitage Anka- raya geldiğinde Dışişleri Bakam Fu- ad Köprülü İngiltere Büyük Elçisi tarafından metilen — ziyafete gitmeyi reddetmiş, "bir Türk bankasının Kıb- rısta şube açmasına müsaade etme- yen bir Genel Vali şerefîne tertiple- nen toplantıya katılm diye ber göndermişti. Şube, ancak bu ha- rekat netıcesınde açılabilmişti. İngil- tere Türk ekalliyetin Kıbrısta yaşa- dığım, Yunanistan Adayı Memeye ciddi sakilde başladıktan sonra far- ketmişti. Bunun hangi sebebe istinat ettiği de açıktı. AKİS,29 ARALIK 1956