Okuyucu mektupları Mecmua hakkında ayın — Nurettin n Amasya -Sayı 187- erkek okuyucusu daha fazla olan AKİS'in kadın sayfalarını bizim evde üzere dört kadın AKİS okur. — Neriman Aydın - İstanbul KİS'te fanla hataları artık olağan halde yürüyor. Halis özel isim olan Türk kelimesi hemen hep küçük harfle yazılmaktadır. Bunun tahsili az, imlâsı bozuk mürettipler tarafından yapılmak- ta olduğunu sanıyorum. Halbuki 135 sa- yılı dergideki imzalı yazılarda bile, bu imla hatası yapılmıştır Bırıncı sütu- ortalarda Türkler, Türk» Mısır kel tanele- ri hep küçük harflerle yazılmıştır. İmlâ kuralları değişti de ben mi bil- miyorum bilmem. Bir eski hoca sıfatıy- la bunu merak ediyorum. Nuri Öner - Ankara * KİS'in "Kendi Aramızda" sütunu- nu -hakikaten- kendi aramıza bırak- masını hoş karşılanmayanlar olduğu gibi, bu guzel Jestı başka veren bir mecmua yapabilir. Tabii var- Onun bu hareketini "İstanbul Ka- lemgörleri"nin hareketleriyle 'karıştıran re. AKİS'in AKİS'e benzememesine üzülenler lütfen satırların üzerine biraz eğilirler mi? M. Er 1 Erdem - Ankara on çıkan kanunlar muvacehesinde baş makale yazmaktan vaz gecen bazı gazete baş yazarları gibi sizin de "Kendi Aramızda" sütununu okuyucu mektuplarına tahsis ettiğinizi görmek beni üzdü. Siz ve arkadaşlarınızın üstüste çar- pıldığı bir iki mahkümiyetin sizleri ıhtımahnı şimdilik ki en müşkül ihtimaller karşı- sında Atatürk gençlıgının yılmaz mü- cadele azminin müstesna Örneklerini neşir hayatına gırdıgınız günden berı verdiniz, neden bu ğ N B e o - £: a o - £ B mahkümiyetleriniz sütununa yazdıgınız yazılardan da rıdır. Mesele karanlıkta yol bulmak ve yola devam edebilmektedir. Bu gün AKİS'in yalnız imtiyaz hakkı — sizde, tasarruf hakkı biz okuyuculardadır. mecmuanın haftalık ka- mahiyetindeki devam etmenizi. Cevdet Ünel - İstanbul CEMİ YET İ Neriman Agaoglu Kalkınma Galiba İktidar ileri gelenleri "İk- tisadi istiklâl savası" hikâyele- rine artık kimsenin kulak vermedi- ğini gördüklerinden başka bir çareye baş vurdular. Şimdi bu —savaşın ge- rektirdiği fedakârlıkları radyolar- dan bakan refikaları anlatmaya baş- ladılar. Geçen hafta Pazar sabahı Türkiyede pek az sıkıntı bulunduğu- nu, 4gACSUP TP gelişme — içinde ol- ufak tefek dar- lıkların çok küçük bir zümrenin ese- ri sayılmak gerektiğini, zaten hiçbir savaşın fedakârlık yapılmadan kaza- nılamıyaocağulıı ev kadınları Neriman Ağaoğlunun ağzından dinlediler. riman Ağaoğlu, —İşletmeler Bakanı Samet Ağaoğlunun refikasıdır. Ev kadınları aynı konuşma sırasında kahve ithal edilemiyorsa da sanayi maddelerinin ithal olunduğunu öğre- nerek ferahladılar, zaten —kahvesiz de bir evin "gül gibi" idare edilebile- ceğini haber aldılar ve kocaları tara- fından kendilerine verilen parayı sarfederken israfa kaçmamaları, ha- sis davranmaları lüzumunu Kocalarının aylık olan memur hanımlarının İşletmeler Bakanının refikası tarafından veri- len bu son nasihatten bilhassa fayda- landıkları muhakkaktır. * Mıgros kadınlar kolu üyelerinden yirmi hanım Amerikalı bir kadın gazetecinin iştirakıyla toplanarak iktisadi işleri görüştüler ve neticede kahve darlığımı ittifakla ve şiddetle protesto etmeğe karar verdiler. Mem- leketimizin Üzerinde bulunduğu nur- lu kalkınma yolunu anlamayan, İk- tisadi İstiklal Savaşının cezbesine tu- ulmamış, vatan sathından habersiz "ilâ kahve isterük!" diye tutturan bu kadınlar İkidar adına tel'in olu- nur! * Basın Kanunu tatbikatının bir ne- vi tecrübe tahtası haline gelen İs- tanbul Adliye koridorlarının bir nu- maralı müdavimi Hatip Tahir Burak, mahkümiyetler zuhur etmeğe başla- dıktan sonra da katiyen soğukkanlı- lığını kaybetmedi. Dudagında herza- manki ince tebessümiyle, üzgün yüz- lü dostların m sırtlarımı sıvazlıyarak "Sigaralar senden, köfteler şundan" diye hazin bir vazife taksimi yapı- yor. * I_ran Şahının eniştesi Mr Hillyard İstanbula geldi. Karısından ayrıla- cağına dair rivayetler duymuş olan muhabirler hemen etrafını alarak su- al yağmurunatuttular. Lâkin Mr Hill yard bütün —dedikoduları yalanlaya- rak "Hayır, böyle birşey yok, ayrı- lık çok fena şeydir, büyük fedakâr- lıklar pahasına da olsa insan geçin- meğe bakmalıdır" dedi. Lâkin bu fe- dakârlıkların ne olduğunu tasrih et- medi. * ene sonunun en güzel toplantısını İstanbul Vilâyet Meclisi yaptı. Va li Fahrettin Kerim Gökay'ın “Profe- sör".Orhan Köprülüye hizmetleri ve alâkasından dolayı — teşekkürlerini bildirmesi kimyevi bir "zincirleme reaksiyonu" şeklinde şükran arzetme coşkunluğuna yol açtı. Bu arada ü- yelerden Mesut Selen Başbakan ve ÜÇ bakana teşekkür telgrafı çekılme— sini teklif edince heyecan so addi- ni buldu. Nihayet Başka bir üye sa- londa hazır bulunan belediye müdür- lerine de — Meclisin teşekkürlerinin bildirilmesini teklif etti. Bu teklifin kabulünü müteakip tevazudan pem- beleşen müdürler hep bir ağızdan ko- ro halinde "Aman efendim... estağ- furullah., ne demek... vazifemiz!" di- ye bağırışarak mahcubiyetlerini ifa- de ettiler. Bu göz yaşartıcı sahneyi heyecanla temaşa etmiş olan dinle- yiciler oradan, vatan sathında hiç de- ğilse bir tek salonda —böyle ahenkli bir iş birliğinin tezahürlerini görmüş bulunmanın huzuruyla ayrıldılar. * emleketünizden ayrılmakta olan Ortadoğu Çalışma Enstitüsü Müdürü Mr Koch'un şerefine Denızcı— lik Bankası Umum —Müdürü Yusuf Ziya Önişin kızı Latife Öniş tarafın- dan bir kokteyl parti verildi. Davetli- ler son derece neşelendiler, gittikçe coşarak rock'n roll danslarıma varın- caya kadar son eğlence modasının bütün kaidelerini tatbik ettiler. Bir kenarda boynumu bükmü Mr. Koch'un ise, keyif — istihsalimde kullanılan bütün bu nerjiyle çalış- ma sahasında neler elde edilebileceği- ni düşünür bir hali vardı. AKİS,29 ARALIK 1956