SİNEMA nin yarattığı kompozisyonun kudre- tine sinema tarihinin pek az sanatçı- sında rastlamak mümkündür. İlk de- fa büyük bir oyuncu olduğunu ispat eden Aşlida Valli, kontes Livia'nın bü- tün endişe ve ihtiraslarım — başarıy- la yaşatır. ve seyircilere duyurur. Amerikan yıldızı Farley Granger 1se Franz rolünde kendisinden bekl miyecek kadar ölçülü ve anlayışlı bir oyun çıkarır. "Günahkâr Gönüller - Senso" ta- rihi konuları ele alış bakımından si- nema tarihinde bir önüm noktası- dır. Luchino Visconti'nin seyircilerin hem aklına, d arına hi- tabede bilen üslübu, filmi seyrine do- yum olmayan bir şaheser haline ge- tirmiştir. "Büyük Aşkını" ngiliz sinemasının en kudretli re- jisörü olarak tanınan Carol Reed, şövalye olup "sir" ünvanını kazanalı- beri değerinden çok şey kaybetti. Ge- çen' haftalarda gördüğümüz "Tra- ' tamamen ticari — maksatlarla çevrilmiş, duygu ve duşunce fukara- sı bir filmdi. Sinemaya an Out - Ölümden de Kuvvetl Fallen Idol - Meşum Kadın" gibi e- serler verebilen sanatçının, bu film- de şahsıyetını keşfedebilmek i sinemacılığa ilk başladıgı günleri aradığını hisset- tirmekte "Büyük Aşkım" Londra'nın fakir yahudi mahallesinde yaşayan kü- çük insanların hayallerini ve ümitle- rini gösteriyor. Hayat şartlarım ken- dı gayretlerıyle yükseltemiyecekleri- anlayan bu insancıklar kaderleri- ni, tesaduflere ve mucızelere . 20 yıl önce a Gr Holliday" — gibi filmlerde küçük semt halkını usta- lıkla yaşatabilen Reed, aynı işi bu filmde de başarıyor. — Filozof tavırlı ihtiyar terzi David —Kossoff, küçük Jonathan Ashmore, annesi Celia Johnson, mMmahallenin Apollon'u Joe Robınson sevgilisi Diana Dors, gü- reşçi Primo Carnera hep canlı kişi- ler. Ama kişiler ve çevrelerinin tabi- iliği yanında pek zorlama. Konusu, insanları, mesel leri bakı- mından Vittorio De Sica'nın "Milano Mucizesi"ni — hat ırlatan "A Kid for Two Farthings" söylemek istediğini onun kadar acık ve belirli ortaya koyamıyor "Milano Mucizesi"nde İyi Toto'nun güvercinin mucizeler ya- ratmasını beklediği — gibi küçük Joe da tek boynuzlu keçisinin uğur getir- mesini bekliyo Terzinin yakışıklı kalfası parasızlık yüzünden sevgili- siyle evlenemıyor Paraya kavuşabıl— mek için de tek ümidi pankreas gü- esi şampiyonunu yenip büyük mü- kâfat alabilmek. Carol — Reed insan üstü kuvvetteki güreşçinin yenilmesi mucizesini meşru gösterebilmek için onu seyircilere kötü tanıtıyor. Hal- buki fizik kuvvetinden başka bir 32 varlığı Polmayan güreş şampiyonu da pek ala küçük insanlardan biri, onlar kadar sıkıntı ve ihtiyaç içinde.. Buna rağmen Reed tek boynuzlu ke- çinin getirdiği uğur ile yanlış gücü ezmekte ısrar ediyor, küçük Joe ile çevresindekiler bu sayede — saadete kavuşuyorlar. Başarılı Eastmancolor fotograflar— la çekilen filmin bilhassa ilk sa leri şiirli. Bunda Carol Reed'in çev— reyi bir çocuk gözüyle görüldüğü gi- bi verebilmesinin mühim rolü var. Ama bu emresionist ifade yerini ve şiirli hava film sonuna doğru, -Pri- m Carnera'nın keçiyi ele ge- çirmeğe çalıştığı, Diana Dors'a sar- kıntılık yaptığı sahnelerde — olduğu gibi - ekspresıonıst anlatım şekilleri- ne bırakınca eserin bütününde uslup farkı doğuyor. Fakat' akademik si- nemacı Carol Reed teknıgı ile kusur ların Üstüne şal ört ebılıyo A Kid for Two Parthings in 1 sanları ve sürükleyici anlatışlarıyla güzelce bir film olmasını sağlıyor. Humphrey Bogart ve Van Sansüre "Denizde İsyan" merikan donanması — gemilerinde hiç isyan olmadığını bildiren bir açıklamayla başlayan — filmde anla- tılan isyanın, ne derece samimiyet ve dogruluk mahsulü olacağı orta- dadır. "Belâlı Kaptan -. Mister Ro- berts"de subaylar, terfi edebilmek için zujme varan disiplin tatbik eden kaptanlarına .isyan ediyorlardı. "De- der n - The Caine Mutiny"de ise isyan edilen ruh hastası bir kap- tandır. Ayaklanmayı her iki filmde de böyle sudan sebeplere bağlamak Amerikalı sinemacıların — sansürden ne kadar çekindiklerini ortaya koy- maktadır. Herman Wouk'un Pulitzer mükâfatı kazanan aynı isimli roma- nının sinema adaptasyonunda baştan Johnson "Denizde İrs'yan"da isyan edemedikten sonuna kadar kararsızlık hissedil- mektedir. Meseleler büyük bir ihti- yatla ele alınmakta, belirli bir neti- ceye bağlanmadan bırakılmamakta- dır. Zaman zaman, çözümlenmeyen bir meselenin arkasından başkaları çıkmaktadır. —Edwar ytryk'in mekanik mizanseni olayların gerısın— de onları doğuran sebeblere nüfuz edememektedir. Müsamaha ve bilgi- yi sıkı disiplin ve kılık kıyafete ter- cih eden film, kaptan Oueeg'in uzun yıllar denizde neden ve nasıl yıpran- dığını, niçin ruh hastası olduğunu açıklamaya yanaşmıyor. Anlatılan her yeni olay seyircide yeni şüpheler yaratmakla birlikte, mphrey Bo- gart ile Fred MacMurray ın bilgili o- yunları, Edward Dmytryk'in akıcı üslübu "Denizde Isyan ın sıkıcı bir film olmasını önlüyor. "Berduş" Berduş u yapanlar hiçbir zaman i kaygularından, ortaya at- sinematik biçim tıkları meselelerden, sonra,. imkân- sızlıklardan ve benzeri bahanelerden denemelerinden, iyi niyetten, söz açamazlar. Bu filmin yapılışında tek ve biricik gaye — seyircinin Zzayıf noktalarından istifade edip kazanç temin etmek. Hindli "Avare" İstan- "Berduş"un en yakın akraba- sı. Soya çekme kanunundan kaçıla- mıyacağı için kahramanlar birbirle- rinin benzeri oluyorlar. Raci-Bedri, Nergis,.- Filiz, Kaya - Berduşun ağa- beyi kılığında seyircilerin — karşısına çıkıyor. Bu çeşit hikâyelerin dedesi, Victor Hugo'nun "Sefiller"i de unu- tulmuyor, çifte şamdan çalma mo- tiflyje birlikte, rahıp, din ve cinsiyet" değiştirerek günün 24 saati namaz kılan kör ve yaşlı bir kadın olarak senaryoda yerini alıyor. "Sefiller"in AKİS,29 ARALIK 1956